Talip ERCAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 02/09/2011 00:11
  • 13.202

Bir Mübarek Bayram günlerini daha coşku ile yaşamaktayız…

Mezarlıklar ziyaret edildi, akrabalara gidildi, gençlerimiz ise sevdikleri ile buluştu,hasretler giderildi…Bu bayram bir kez daha farkına vardım ki, Beykoz İlçesinde müthiş bir genç yoğunluğu bulunmakta.Tabii ki birkaç sene sonra gençlik önemi başlayacak olan bizim çocuk da düşünüldüğünde gelecek adına endişelenmemek elde değil. Siz ne kadar Üniversite bitirirseniz, bitirin şansınız yaver gitmezse bir işe girebilmeniz mümkün görünmüyor. Allah (cc) yardımcımız olsun…Bu yazımızda biraz daldan dala atlayacak değişik konulara dalacağız, umarım memnun kalırsınız.

DİKKAT BİRKAÇ KUŞAK SONRA NE AMCA NE DE TEYZE KALACAK?
 
Tanıyanlar Beykozspor sevdamızın yanında sıkı bir de kitap okuyucusu olduğumu bilirler. Geçtiğimiz günlerde bir dergide yayınlanan bir haber dikkatimi çekti. Semerkand Aile Dergisi idi sanırım… Haberi ilginç kılan nokta bir iki nesil sonra –Amca ve Teyzesiz mi kalınacak?- idi. Merakla okumaya başladım. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürü Doç. Dr. Ayşe Gürcan, “Bir iki nesil sonra bu şekilde giderse tek çocuklu ailelerde ne amca ne de teyze kalacak” diye konuşmuş. Aynı kurumun yaptığı araştırmaya göre; baba, anne, baldız, enişte, yeğen, kuzen….gibi değişik adlarda aile isimlendirmesinde bu sayı 41’e kadar çıkmış. Gürcan açıklamasının devamında can alıcı noktaya vurgu yapmış ve demiş ki,” Bir iki nesil sonra tek çocuk olan ailelerde ne amca, ne hala ne de teyze kalacak. İki jenerasyon sonrasında tüm bağ kopacak”
 
BEN DE YANDIM DESENİZE !
 
Demek ki sayın Başbakan ısrarla evlenen her çifte 3 çocuk yapmalarını öğütlerken bir şeyleri, kendisine ulaştırılan uzun vadeli yıllara uzanan araştırmaları da dikkate almış. Düşünün ki benim tek çocuğum erkek çocuğum var, abimin ise bir tek kız çocuğu. Bu böyle kalır, yıllar içinde birkaç kuşak devam ederse bizim ailede amca çocukları tarafından durum sakata binecek !!!
 
Kendi özel Blog çalışmalarımın birinde yeni bir projemi hayata geçirdim. Eğer ki bu düşüncem iyi bir yere gelirse bunları Dost Beykoz okuyucuları ile de yapmak isterim. Efendim, bilirsiniz ki bayağı bir Beykoz sevgimiz vardır. Aman ha burada bir anti parantez açayım, bizleri yaratan Yüce Yaradan her zaman sevgimizin zirvesinde bulunur, sonra ailemiz sonra eşimiz dostumuz akrabalarımız…neyse uzatmayayım Blog sayfamda kullanma patenti bana ait olan BBSS adlı bir sınav yapmaktayım. Yani uzun açılımı ile Beykozluluk Bilgi Sınama Sınavı. Burada Beni takip edenlere Beykoz’a ait sorular sormaktayım. İlk 10 sorum kısa bir araştırma yapanlar, İnternet-Google dan indirebilenler için kolay gözüktü. Ancak ikinci 10 soruda bizzat 1970-80 li yıllar ağırlıklı,yani kendi çocukluk günlerimin Beykoz’undan bizzat yaşanıp, görülen, duyulan konulara girilince pek çok Beykozlu dostum sınıfta kaldı. Ayrıntıları diğer yazılarımda bulabilecekseniz, hatta sürpriz sorularla birlikte.
 
BEYKOZLU NEREDE ÖPER?
 
Gelelim merakla beklediğinizi umduğum yazımın son bölümüne. Efendim bendeniz bir özel şirkette 21 senedir çalışmaktayız ki pek çok arkadaşım bile bunu bilmez. Bizim ısrarla gönüllü bir çalışma olarak, boş zamanlarımız değerlendirme olayı olarak baktığımız medya çalışmalarımızın ana mesleğimiz olduğu kanaatini taşır. Oysa tam 21 yıldır Boğaziçi’nin karşı yakasına işime gidip gelmekteyim. Bekarlık hayatımda İstanbul kazan ben kepçe gezer dururdum. İddia ediyorum benim kadar İstanbul’u karış karış arşınlamış, Pendik’ten Sarıyer’e, Fatih’ten Çekmece’ye kadar gezip dururduk. Çoğu zaman da uzun mesafeleri yürürdüm, sporu seven bir kişi idik neticede. Bu gezintilerimizde abartısız söyleyeyim Beykoz’dan kaçıp gelmiş sevdiği kız ya da erkek ile gezip tozan, dedikodulardan uzak kalma niyetindeki birçok tanıdık simaya rastlardım. Allah için samimi de olsam görmezden gelirdim, rahatsız olmamaları için. Bakırköy İstanbul Caddesinde de, Yıldız ve Emirgan Parklarında da, Beyoğlu İstiklal Caddesinde de, Maçka Parkı ve hemen altında bulunan Lunapark’ta da rastlardım tanıdıklara. İşte onları masumca bir birlerini öperken görür idim, hem de defalarca. En son bir arkadaşı, tanıdığı Mecidiyeköy Cevahir Alışveriş merkezinde kızla halvet bu işi icra ederken görüp kafamı çevirdim. Dedik ya Beykozlu dışarıda öper diye…pek de haksız sayılmayız değil mi. Beykoz sahilinde aralarında bir metre mesafe varken gezen gençler havasından mı suyundan mu karşı yakaya geçince bir yakınlaşıyorlar ki sormayın gitsin…..  

Yazarın Yazıları