Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kader Gür
Kader Gür

Beykoz’dan kim ne istiyor? İnşallah bulacağız!

Beykoz'da gerçekten olağanüstü günler yaşıyoruz. Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'in 3 gün süren yargılanmasını çok dikkatli takip ettik. Kim ne söyledi? Kim ne anlattı, kim nereye mesaj verdi? Bunları birebir dinleme fırsatımız oldu.

Beykoz’dan kim ne istiyor? İnşallah bulacağız!

Beykoz’da gerçekten olağanüstü günler yaşıyoruz. Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in 3 gün süren yargılanmasını çok dikkatli takip ettik. Kim ne söyledi? Kim ne anlattı, kim nereye mesaj verdi? Bunları birebir dinleme fırsatımız oldu.

Gerçekten mahkeme safhası Beykoz’da olan bitenler hakkında enine boyuna analiz edilebilecek çok büyük argümanlar oluşturdu. Bundan ziyadesi mahkemenin Alaattin Köseler’in tahliyesine karar vermiş olması, hem siyasi hem de vicdani açıdan Beykoz’da gerçekten olumlu bir hava estirdi.

Fakat Alaattin Köseler’in tahliye kararının ardından yürütülen sürecin iyi yönetilemediğini düşünüyorum. Sebebine gelince, hiç kimse Alaattin Köseler‘in ilk mahkemede tahliye olabileceğine ihtimal vermiyordu. Fakat mahkeme böyle bir takdir gördü ve Köselerin diğer tüm sanıklarla birlikte tahliye edilmesine karar verdi.

Sürecin hemen ardından Köseler’in Paşabahçe’de halkla kucaklaşması sırasında oluşan görüntüler farklı mecralara çekilip yanlış yorumlara yol açtı.

Sanki verilen kararın üzerine tepinme gibi bir durum ortaya çıktı. Sanki birileri rencide olmuştu… Köseler’in halkla kucaklaşmasında herhangi bir parti bayrağı vesaire yoktu, bir parti toplantısı değil halkla kucaklaşma olsa da, itiraz süreçlerinin tamamlanmasını beklemek daha yerinde ve doğru bir hareket olurdu.

Ben düşüncesini ve yaşam kültürünü hiçbir zaman gizleme gereği duymayan birisi olarak şunu çok rahat söyleyebilirim. Alaattin Köseler’in devletle ve kanunlarla kavga edecek birisi olmadığını, devletin kararları üzerine farklı stratejiler kurgulayıp devletle çatışma ortamı oluşturacak bir anlayış taşımadığını bilenlerdenim.

Alaattin Köseler’in DSP’den seçilip daha sonra CHP’ye geçiş sürecini ve MHP’den aday olduğu seçimleri çok yakından takip edenlerdenim.

Köseler’in tahliye edilmesi sonrasındaki süreci kim yürüttü bilemiyorum. Köseler’i kim yönlendirdiyse yanlış yönlendirdi. Yuşa Hazretlerine akşam namazı kılması aslında yeterli ve bir o kadarda anlamlıydı asında… Fakat sonrası olmadı… Bu şu anlama gelmesin, Köseler’in halka buluşması birilerini rahatsız mı etti? Hayır, öyle değil…

Köseler en az bir hafta evinde dinlenmeli ve o arada da itiraz sürecini takip etmeliydi. Sürecin tamamlanmasıyla Köseler’in heyecanı da geçmiş olacak daha sağlıklı girişimlerde bulunabilecekti.

Köseler’in tahliyesinden hemen sonra ortaya koyduğu program Beykoz’u hareketlendirdi. Adeta gündemi değiştirdi. Hemen ardından ise bir üst mahkemenin itiraz sonucu Köseler’in yeniden tutuklanmasını istemesi kamuoyunda birçok açıdan olumsuz bir atmosfere neden oldu. Kararın hukuki ve psikolojik boyutu önemlidir. Prestij kaybına yol açmıştır…

Ben öyle görüyor ve düşünüyorum ki, bu dava Beykoz’da çok daha tartışılacak ve ortaya çıkan sorulara cevap aranacaktır. Dost Beykoz’un, “Büyük Dava Başlıyor… Tüm sorular cevap bulacak” ifadelerinden oluşan başlık aslında çok şeyin habercidir.

Köseler’in mahkeme aşamasında söyledikleri çok önemlidir… Davanın siyasi bir dava olmadığına ısrarla vurgu yapması, hükümetle bir bağlantısının olmadığını açıkça dile getirmesi ve diğer davalara yönelik uydurulan “Siyasi Dava” söyleminin bu dava için geçerli olmadığını tekrarlaması CHP’de tepkilere yol açsa da, bu söyleminden vazgeçmemesi dikkate alınmalı ve iyi analiz edilmelidir…

Köseler aslında ifadelerinin bütünüyle ‘Kumpas’ söylemlerinin içini doldurmaya çalışırken, kamuoyunun da kendisini anlamasını bekliyor. Gerek duruşma öncesi mektuplarında gerekse mahkeme sırasındaki ifadelerinde sürekli Özlem Vural Gürzel’e vurgu yapması bana göre ayrı bir dosya konusu olabilecek kadar önemli, araştırılması ve manşetlere taşınması gereken bir durumdur.

Özel Kalem Müdürü Veli Gümüş’ün İBB ve Ekrem İmamoğlu’nu açıkça telaffuz ederek,  ‘kumpas’ söylemlerine ışık tutması bir ayrışmayı ve İBB ve Beykoz Belediyesi arasındaki çatışmayı işaret ediyor.  Ve bu çatışmanın içinde Özlem Vural Gürzel’in İBB tarafında yer aldığını açıkça söylüyor.

Yine ikinci kez tutuklamanın ardından Köseler’in avukatı Çiğdem Kezer’in açıklaması çok anlamlı ve önemli mesajlar içermektedir. İyi okunması gerekir… Sürekli “devlet” vurgusu yapılması, aynı zamanda yargıya duyulan güvenin dile getirildiği açıklamada diplomatik bir üslup kullanılması devlet ciddiyetine uygun bir yaklaşım oluşturmuştur.

Köseler aslında göreve dönmesi durumunda hukuk çerçevesinde Beykoz halkına ayrım gözetmeksizin hizmet vermek için çalışacağının mesajlarını vermişti.

Hukuki sürecin yanında, Beykoz’da belediye eksenli de bir süreç yürüyor. Beykoz’da hiçbir şey iyiye gitmiyor. Özlem Vural Gürzel ile ilgili her gün yeni bir tartışma başlığı açılıyor.

Şile operasyonunda ortaya çıkanların Bayan Gürzel’in başını ağrıtacak gibi görünüyor.

Gerçekten Beykoz olağanüstü ve çok kötü günler yaşıyor. Her gün farklı bir konu ortaya çıkıyor.

Beykoz’dan kim ne istiyor? Bunun cevabını arıyoruz ve inşallah bulacağız

Kader Gür
Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER