Süleyman ÇALIK
  • 28/09/2023 Son günceleme: 28/09/2023 10:54
  • 11.345

Uzun bir süredir yazılarıma ara vermiştim. Sebebi ise en değerli varlığımız olan annemizin rahatsızlığıydı.

Annemizi rahatsızlığından ötürü Beykoz Devlet Hastanesi’ne yatırdık. Bütün tetkiklerini yaptırmamıza rağmen tam bir  hafta yatmasının sonucunda iyileşmiş gibi taburcu edildi. Bizde sevinmiştik.

Fakat aradan bir ay geçmeden tekrar rahatsızlanması sebebi ile Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi’nde gerçeği öğrendik. 

Beykoz Devlet Hastanesi’nde bir hafta kalmasına rağmen hiçbir sonuca varamamışız. Bilakis zaman kaybetmişiz. Oysa Beykoz Devlet Hastanesi’nde yeterli donanımlı kodrolar ve donanım olsaydı biz ve bizim gibilerin tedavilerinde geç kalınmazdı.

Şimdi bunları niye yazdım?

Seçimlerden önce bir milletvekili Dost Beykoz Gazetesini ziyarete geldi ve bizlerde köşe yazarları olarak toplantıya dâhil olduk.  Sohbet esnasında Beykoz Devlet Hastanesi ile ilgili şikâyetler artınca başhekimin görevden alındığı konuşulmuştu.

Bende şahsı olarak, ‘Başhekimi görevden almakla neyi düzelteceğinizi sandınız’ diye bölge milletvekiline serzenişte bulundum ve dedim ki, ‘Sayın vekil siz başhekimi almakla sorunu çözdüğünüzü mü sanıyorsunuz  Beykoz Devlet Hastanesi’nin başhekim sorunu yok, yeterli kadro sorunu var. Başhekimin sosyal ilişkileri gayet iyi ve başarılıdır bir yönetici. Oysa siz buraya donanımlı doktorlar göndermediğiniz, ekipman kurdurmadığınız sürece sorun devam eder.

‘Velev ki, gece çocuk rahatsızlandı, acilde çocuk doktoru yok.  Başhekim mi girecek muayeneye, acil bir hasta kalp krizi olsa kardiyolog yok.  Hasta bölümleri, gastroloji yok, çağımızın vebası olan kanser hastalarımızın alması gereken kemoterapi yok.  İlçe dışına aracı olmayıp toplu ulaşımı kullanarak giden komşularımı duydukça içimiz sızlıyor. Bunlara Başhekim ne yapsın’ diye kendilerine iletmiştim. Şaşkınlıkla baktı…

Bundan sanırım iki yıl önceydi. Belediye Başkanımız Sayın Murat Aydın başkanımıza bir toplantı esnasında Beykoz’un acil öğrenci yurduna  ihtiyacı olduğunu söylemiştim. Sayın Başkanda yurt işinin hükümetin işi olduğunu söylemişti. 

Biz artık buralara bir cam fabrikası, bir tekel kundura fabrikası açamayız.  Ancak biz boğazın incisi Beykoz’u eğitim ve turizm cenneti yapacağız. Beraberin de üniversite kenti yapacağız.

Peki, üniversite yaparken bölgemize yaklaşık 40 bine yakın öğrenci gelirken, neden yurt düşünülemedi.  Neden yurt yapılması planlanmadı. Oysa Sayın Başkana, kira artışlarının olacağını ve ciddi bir krize yol açacağını iletmiştim.  Gelin görün ki, kiralar 10 bin liradan başlayarak 20 ve 25 bin civarlarına fırladı. Kiracılar ev sahipleri ile birbirlerine girme noktasına geldiler, daha da kötü durumlar bekleniyor. İşin daha vahimi kontrolsüz öğrenci evleri!  

Gelelim Riva yolundaki ölümcül trafik kazalarına. 

Gün geçmiyor ki bir kaza duymayalım. Öyle acı ki hepside ölümcül!

3. Boğaz Köprüsü yapıldı.  Trafikte aşırı yoğunluğa sebebiyet verdi. Dolayısıyla yollarımızda ne bariyer nede ikaz tabelaları var. Oysaki bu yol otoyol değil ama otoyol gibi kullanılıyor.  Burası artık bir otoyolsa, neden bariyerler ile bölünmüyor, daha çok ölümler mi bekleniyor?

Eğitim yılı Beykoz’da sancılı başladı. 

Beykoz’da 9 okul kapandı bu öğrenciler muhtelif okullara dağıtıldı. Dağılan okullarda ise sınıf sayıları yetersiz ve ikili sisteme girdiler. Bu ekonomik şartlarda servis sorunları yaşıyorlar. Sabahçı ve öğlenci sabah dersi 7.30, öğlen 1.40 - 1.50, akşamda 7.30 sabahın köründe gecenin karanlığında. Bu revamı? Bu kapanan okullar depreme dayanıksız ise tatilde niye yıkılmadı?

Sahil yolu trafiği

Her şey çok güzel araçlar niye yol kenarlarında? 

Daha öncede huzur toplantısında dile getirmiştim hazirunun önünde. Beykoz’da itfaiye yolu üzerinde iki otobüs yan yana geldiğinde yarım saat trafik kilitleniyor. Allah muhafaza yangın olsa herhalde sadece itfaiye külleri toplamaya gelir.

Dün olduğu gibi bu gün de hiçbir gelişme yok.

Yazarın Yazıları