Beykoz'un başında aylardır dolaşan bir gaile var. Köpekler...
Defalarca dile getirilmesine, şikayet edilmesine rağmen , insanları sevip sevmedikleri meçhul birkaç "hayvansever" in (!) faaliyetleri neticesinde bir türlü başa çıkılamayan, sokaklarda başıboş oraya buraya saldıran köpeklerden artık hepimize gına geldi.
Okula giden çocuklar, işe giden genç kızlar hatta köpek fobisi olan koca koca insanlar tek başlarına sokağa çıkmaya korkar oldu.
Bugün Beykoz'un hangi mahallesine gitseniz,sokakta gezen herhangi bir vatandaşa sokak köpeklerini sorsanız; çocuklara kadınlara saldıran bir sürü başıboş köpeğin mahallelerinde dolaşıp durduğunu, belediyeyi defalarca aramalarına rağmen bir türlü gelip toplayan olmadığını söyleyeceklerdir.
Belediye görevlilerinin barınakta yer yok mazeretinin arkasına sığınarak,görmezden geldikleri bu problem Beykoz'da her gün birilerini mağdur etmeye devam ediyor.Özellikle sabah erken saatlerde okula giden çocuklarımız, genç kızlarımız gün geçmiyor ki bir köpeğin saldırısına uğramasın.
Geçtiğimiz aylarda, işe giderken bir sokak köpeği tarafından ısırıldıktan sonra psikolojisi bozulan bir kız kardeşimizin aylarca tedavi gördüğünü yakından biliyorum.Yine geçtiğimiz günlerde hamile bir kardeşimiz köpeklerin saldırısına uğradı. Ya o kardeşimiz korkudan ya da köpeğin verdiği zararla çocuğunu düşürme tehlikesi geçirseydi. Bu yazının yazıldığı günün sabahında ise komşumuzun 6 yaşında ki oğluna bir sokak köpeği saldırdı.Hayvanları çok sevdiğini söyleyen(!) bir başka komşumuzun beslediği bir sokak köpeği.Neyse ki babası yakında olduğu için zarar görmeden kurtardı oğlunu.
Olaydan önce belediyeyi aramamıza, üstelik de artık köpekler yüzünden insanlar arasında kavga çıkacak dememize rağmen kimse gelip bu köpekler nerde diye sormadı.Sonunda mahallede ilk köpek kavgası da çıkmış oldu.
Şimdi soruyorum; yukarıda bahsettiğim olaylar da yada çıkan bu kavgada bir insana zarar gelse köpeklere zarar gelmesinden daha mı iyi olacaktı? Beykoz'un köpekleri Beykoz'un insanlarından daha mı değerli?
Bizler Allah'a, Kitabullah'a iman etmiş insanlarız.Hayvanları sevdiklerini iddia edenler kadar bizde hayvanları seviyoruz.Hiçbir yaradılanın canını yakmaya da kıyamadığımız için bu işler buralara kadar geldi.Ama artık iş insanların zarar görmesi noktasına geldiyse, değil köpeklerin,yeri geldiğinde insanlığa zarar veren insanların dahi itlaf edilmesinden yanayım bu da böyle biline...
Bu İşin Çözümü Kolay...
Aslında kimse zarar görmeden bu işi çözmenin de bir yolu var.O da şu; Beykoz Belediyesi temizlik, güvenlik, ulaşım işlerini nasıl taşeron bir firmaya havale edip hizmeti satın alıyorsa, tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sokak köpeklerini toplama işini de bir firmaya ihale etsin.Bu işin maddi kaynağı yok diyorlarsa; Beykozlulardan emlak vergisiyle aldıkları ve nereye harcandığı bilinmeyen kültür vergisi gibi; hane başına ayda 1 lira alarak maddi kaynağını da oluştursunlar. Adına da "Sokak Hayvanlarını Koruma Vergisi" desinler.Buna hiçbir Beykozlunun itiraz edeceğini zannetmiyorum...
Bu parayla hem daha büyük bir barınak yapılır, hem bu işi üstlenecek taşeron firmanın parası çıkar,hem hayvanlar sokaklarda aç kalmaz,hem de insanlarımız mağdur olmaz.Üstelik Belediye başkanlığı taşeron firmaya işçilerinin Beykozlu olması şartını da koyarsa üç beş kardeşimiz daha iş ekmek sahibi olur.Böylece de hem hayvan severler, hem Beykozlular, hem de biz mutlu sona ulaşmış oluruz. Tabii yönetmen isterse...
