Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin

  • 2
  • 12863
Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin
Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin
Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin
Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin
Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin
Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin
Beykoz’un Efsaneleri – 2… Hüseyin Ali Zengin

​Beykoz’un Efsaneleri yazı dizimizde ağırladığımız 2. konuğumuz Hüseyin Ali Zengin.

Beykoz Spor Kulübü tarihinde yeri özel olan isimlerden birisi… Hatta bir özelliği ile de tek kişi konumunda.

O,  Sarı-Siyahlı forma altında futbolculuk zamanında da Şampiyonluk yaşayan, sonrasında Kulüp Başkanı olarak da aynı heyecanı yaşayan bir isim, üstelik Beykoz Çayırında yıllarca kullanılan sahaya Beykoz Stadını yapan kişidir Ali Zengin.

Ali Zengin ile geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen bir Televizyon çekimi esnasında sohbet etme fırsatı bulduk, bazılarını Bein Sport Ekranlarında izledik, işte o izlenmeyen bölümlerde anlattıkları ile ne kadar büyük bir Beykoz Sevdalısı olduğunu bir kez daha gördük.

Ali Zengin gençlik zamanlarında kah A Takımda yer alan abilerinin kramponlarını alıp sırtına yükleyip tamire götürmüş, kah o zaman ağır, çamurlu sahalarda zarar görmüş topları alıp bir köşede gliserin ile yağlamış biri. O dönemlerin renkli simalarından Takım Malzemecisi Nuri Baba’nın yardımcılığını yapardı.

Kendi dönemindeki birçok futbolcu arkadaşı gibi Beykoz’daki fabrikalarda çalışan isimlerden idi… Sümerbank Deri-Kundura Fabrikasında çalışırken, Beykoz Takımında maçlara çıkar ama yorgunluk nedir bilmezdi.

Ali Zengin’in Beykoz forması ile çıkmış olduğu maçlardan birçok anısı bulunmakta… Bunlardan birkaçını anlatmasını istedik, kısacası tam anlamı ile bir Beykoz Nostaljisi yaşattı bize…

“Ankara Şekerspor maçında yaşadığım bir pozisyon sonrasında ayağımda müthiş bir ağrı hissetmiştim… Sonrasında yapılan kontrollerin ardından ayağım alçıya alındı…bir sonraki hafta çok önemli bir karşılaşma olan Kırklarelispor maçımız var idi…Maç öncesinde Perşembe günü fabrikanın doktorunun yanına gittim, alçıyı çıkarttırdım, bandaj sarıldı. Beyoğlu’nda meşhur bir masor vardı, Yorgo Tagar idi adı yanlış hatırlamıyorsam. Onun benzetmem gerekirse çamaşır makinası gibi bir tedavi kazanı vardı, ayağımı onun içine sokup tedavi ettirmiş maça da çıkmış idim…bizim zamanımızda, yok tırnak battı, yok parmak kırıldı diyerekten maça çıkmama durumu kesinlikle yoktu, ne yapar eder mutlaka maçımıza çıkardık.”

Ali Zengin anılarını paylaşmaya devam ederken sözü, şimdiki spor malzemeleri ve formalara getirdi.

“Tabii ki her dönemi kendi şartları ile değerlendirmek gerekir…bizim oynadığımız yıllarda şimdilerdeki gibi bir sezonda 3-4 değişik forma giyme durumu yoktu…sökülen, yırtılan formalar dikilirdi…futbol topumuz da bir alemdi…siboplu topların yerine memeli toplar vardı ki neler çektirirdi bizlere…bir parmak boyunda sibopu vardı bu topların, topun içine sıkıştırılır idi. Zamanla maç esnasında yıprandıkları için o sibop kısmı dışarı çıkar, mesela hava topuna yükseldiğimizde kafamıza batardı, ne acı verirdi ama…maçları oynadığımız sahalar bir başka alem idi…hangisini söyleyeyim ki bir elin parmak sayısı kadar iyi saha vardı desem yanlış olmaz sanırım. Zonguldak’da saha zemininde kömür tozlarını hatırlarım, İskenderun Sahası ise bildiğimiz çakıl serili idi… Beykoz’un idmanlarını yaptığı sahayı, Belediye Başkanlığımız döneminde başlayan çalışma ile Beykoz Stadı haline getirmiş idik.”

Beykoz’un Efsaneleşmiş isimlerinden olan H. Ali Zengin Beykoz isminin eskiden futbolda bir marka olduğunu hatırlatırken, bunu da yaşadıklarından alıntılar ile aktardı…

“ Bilindiği üzere Beykoz Kulübü üç büyüklerin ardından kurulan kulüp olarak bilinir. Bizimle birlikte Vefa ve Üsküdar Anadolu’da 1908 yılında kurulan kulüpler idi. Yıllarca 1.Ligde yer almış bir takım olarak kendine has seyircisi olan bir takım idi Beykoz. Bizler 3. Ligde, 2. Ligde Sarı-Siyahlı Formayı giyerken de Beykoz’a bir sevgi vardı, sevilirdik. Mesela bir Sivas maçımızı hatırlıyorum, maç öncesi gün Sivas’ta caddede dolaşırken, peşimizde onlarca kişi bizle yürür muhabbet ederdi. Şimdilerde takımların ve seyircilerinin bir birlerine ne saygıları ve de sevgileri kaldı. Tamam bazı maçlarda saldırıya da uğramadık da değil, otobüsümüzün camları paramparça da edildiği maçlar yaşadık ama Beykoz nereye giderse gitsin İstanbul’un, Türkiye’nin en köklü kulüplerinden biri olarak bilinirdi.”

Peki, Beykoz futbol takımının maçlarını izlemeye gidiyor muydu Ali Zengin? Mevcut durumu nasıl görmekteydi?

“ Maalesef Türk Sporunun Asırlık Çınarı olan Beykoz’umuz bugün İstanbul Amatör Liglerinde mücadele etmekte… Genç neslin çoğu profesyonel ligde oynadığı yılları görmemiştir… Tabii ki insan üzülmeden duramıyor. Mesela ben Amatör Ligde iki maçı izlemeye gittim, eziyet içerisinde 90 dakikayı zor tamamladım. Adeta kahroldum, üzüldüm geline nokta için. Bunun sebepleri belli, herkes nerede hata yapıldığının da farkında. Temennim o ki Beykoz eski günlerine geri dönsün. İsmini ilk kez duyduğum takımlar ile maçlar oynamak Büyük Beykoz’a yakışmıyor.”

Ali Zengin’den okuyucularımız için bir anı daha aktarmasını rica ediyoruz…maceralı bir maç yaşamışlar… Uşakspor ile deplasmanda oynayacakları maçtan önce bakalım neler yaşamışlar.

“ Uşakspor ile deplasmanda maçımız vardı, Otobüs ile yola çıktık, o zamanlar yollar da bugünkü gibi de değil sallana, sallana gitmekteyiz. Maç öncesinde Uşak’ta bir Otel ile anlaşmış sayıyı bildirmiş , tahmini varış saatimizi de iletmiş idik…takımda oynayan şimdilerde tanınmış bir Tur Firması Sahibi olan Sinan Vardar, ben yolu biliyorum diye, geçti şöförün yanına …sağdan gir, soldaki ikinci aralıktan geç falan yolu tarif etmekte. Hayda yanlış üzerine yanlış yollara sapıp duruyoruz…neyse gece yarısına doğru otele ancak ulaşabildik, bir de ne görelim bize ayrılan yer vaktinde gelemediğimiz için hali ile satılmış. Gel şimdi gece yarısı Uşak’ta başka bir otel ara dur…bir otel bulduk ama ne otel…mevsimde Kış olacak ki ortada yanan bir soba ile ısınmakta tüm otel…üçer, dörder sıkışa sıkışa yatabildik, sabah nasıl kalkabildiğimizi siz tahmin edebilirsiniz…yorgun argın Uşak Stadında maça çıktık, yorgunluk oyunumuzu çok etkilese de Boncuk Ahmet'in frikik golü ile yenip dönmüştük”

Ve Ali Zengin’den son bir maç anısı, bu kez yine Ege deplasmanında Aydınspor ile çıktıkları maçtan…

“ Bir anımı daha aktarayım son olsun… Aydın maçı için deplasmana çıkmış idik…biz nerede maça çıksak ayakkabıcılar geldi derlerdi. Sümerbank Beykoz Deri Kundura Fabrikasının ayakkabıları yurdun her yerinde Beykoz Kundurası olarak satılırdı. Benim takımdaki lakabım Kalaycı idi. O zaman Kalecimiz Kel Aydın ( Kral ) idi. Hakem bir pozisyondan sonra ona kırmızı kart gösterince oyundan atıldı. Kaleye ben geçtim. Maçın son 10-12 dakikası falan idi diye hatırlıyorum. Aydın Tribününden tezahüratlar yoğun şekilde gelmekte, bir ara ben kaledeyim ya Kalaycı, Kalaycı diye duydum tezahüratları, hayda dedim bunlar benim Kalaycı Lakabımı nereden öğrenmişler diye düşünmekteyim. Maç sonunda arkadaşlara takıldım, bakın Aydın’da bile beni tanıyorlar dereken gülmezler mi meğerse benim kalede iken moralimi bozmak, dikkatimi dağıtmak için Kaleci, Kaleci diye bağırmakta imişler, ben ise o yöresel dille Kalaycı’yı çakan kelimeyi kendime pay çıkarmışım.”

Ali Zengin ile yaptığımız sohbette yine günümüze dönüş yaptık… Peki dedik Beykoz’da ne hatalar yapılmakta ki, yılların Beykoz’u bu hallere düştü…

Tabii ki işin idari yönetim boyutu da var, maddi boyutu da var, daha başka sebepleri de var… Mesele ben şunu sormak istiyorum 250 bin nüfuslu Beykoz’da Kulüp sayımız, Takım sayımız acaba fazla değil mi? Düşünün ki 4 5 mahallesi olan bir ilçede 42  kulüp var…öte yandan bir de futbol okulları çıktı, üç büyüklerin ve diğerlerinin okulları. Buralardaki yetenekli gençler, çocuklar futbol simsarları tarafından kapılıp götürülmekte. Bizlerin zamanında ve sonraki takip eden yıllarda herkes Beykoz A Takımında oynamak isterdi, hedefi orası idi. Şimdilerde Beykoz’da bile oynamak istemeyen futbolcuların olması ne kadar acı. Birçok futbolcu ise hemen profesyonel liglere kendini atma düşüncesinde. Tabii ki bu bir bakış açısı olsa da dolaylı yoldan Beykoz Takımında yörenin yetenekli isimlerinin oynamalarının önüne geçen bir konu. İlçemizde bir tane Belediye, bir tane de 112 yıllık mazisi olan bir Spor Kulübümüz var, Belediye Spor Kulübü var ama futbol branşı yok, o halde Beykoz’a sahip çıkmak gerekmekte. Mutlak surette ortak bir noktada buluşulmalı. Herkes gereken fedakarlıkları yapmalı, mevcut durumda payı olanlar şapkayı eline alıp düşünmeli ve gereğini de yapmalı.

 

Evet, değerli okuyucularımız Beykoz’un Efsanelerinde işin her yönünde vazife üstlenmiş hem forma giyerken hem de Başkanlık döneminde şampiyonluklar yaşamış değerli bir büyüğümüzü konuk ettik. Güzel ve keyifli bir sohbet oldu, ancak bir taraftan da burukluk yaşadık, Beykoz Takımımın Amatör Liglerde mücadele ediyor olmasından. Bir başka Beykoz’un Efsaneleri yazı dizimizde buluşmak üzere…

Dost Beykoz Spor Servisi / Talip ERCAN

İhanetin dik alası, FETÖ ve 15 Temmuz
Önceki İhanetin dik alası, FETÖ ve 15 Temmuz
Müslüm Gürses'in duyulmamış şarkıları Beykoz'da tanıtıldı
Sonraki Müslüm Gürses'in duyulmamış şarkıları Beykoz'da tanıtıldı
Yorumlar (2 Yorum)

Numan Görmüş (4 yıl önce)

Beykozda bir çok kişi oynamıştır fakat herkes efsane olamamıştır. Ali Zengin, Mustafa abi, Erdoğan, Kamil, Oral, Recep abiler benim benim seyrettiklerim ve efsane olanlar.. Bugünkü şartlarda oynasalar Türkiye de efsane olurlardı. Her şeyden önce iyi örnek bir insanlar sağlıklı ve mutlu günler dilerim. Efsaneleri gençlerin öğrenmesi açısından güzel araştırma, teşekkürler..

Murat Sakal (4 yıl önce)

Güzel bir röportaj olmuş

Yorum Yaz