Açıklamada, "Beykoz Belediyesi’nin Riva ve Poyrazköy gibi halkın nefes aldığı, ailece vakit geçirdiği ve Beykoz Belediyesi tarafından işletilen, sosyal bir değer olan plaj alanlarında alkol satışına izin verilecek olmasına dair karar, Beykoz’da ve nezdimizde büyük bir infial uyandırmıştır." denildi.
Halkçı belediyecilik vurgusu yapan belediyecilik anlayışının, halkın hassasiyetlerini görmezden gelindiğini ifade eden Dursun, "Bugün Beykoz’un plajlarında alkol satışı serbest bırakılırken, yarın neyin sıraya gireceği konusunda toplumun endişesi büyüktür. Beykoz’un her sorunu çözülmüş de sıra plajlarda alkol satmaya mı gelmiştir? Alt yapısı, ulaşımı, gençliği, eğitimi, spor olanakları, sosyal destekleri ve ekonomik kalkınma planlarıyla tam anlamıyla örnek bir ilçe hâline mi gelmiştir ki, şimdi “halk plajlarında alkol satmak” gibi önceliklerden uzak bir uygulama hayata geçirilmektedir? Kamuya ait alanlarda, hele ki plaj gibi ailelerin çocuklarıyla gittiği ortamlarda alkol satışının teşvik edilmesi, Beykoz’un sosyal dokusuyla bağdaşmaz!" ifadelerini kullandı.
Dursun, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Bugün bu kararı alanlar şunu çok iyi bilmelidir: Burası Şişli ya da Beşiktaş değil, BEYKOZ’dur! Beykoz’un kendine özgü değerleri, yaşam anlayışı ve kültürel hassasiyetleri vardır. Bu hassasiyetler masa başında, kapalı kapılar ardında alınan kararlarla yok sayılamaz. Riva ve Poyraz plajlarında alkol satışı kararı alınırken;
Beykozlunun fikri sorulmuş mudur?
İlçedeki siyasi parti temsilcilerine, muhtarlara, sivil toplum kuruluşlarına danışılmış mıdır?
Bu kararı alanlar kimlerdir?
Plajların yakınında bulunan okullar, çocuk oyun alanları ve ailelerin yoğunlukla bulunduğu ortamlar göz önüne alınmış mıdır? Taşkınlıkların, kamu huzurunu bozacak davranışların sorumluluğunu kim üstlenecektir? Plajda içki içip çevresini rahatsız eden, alkolün etkisiyle toplumsal düzene zarar veren kişilere karşı nasıl bir önlem alınacaktır? Zabıta ve kolluk kuvvetlerinin müdahalesi hangi çerçevede olacaktır? En önemlisi: 18 yaş altı çocukların da bulunduğu bu alanlarda, alkol tüketimini olağanlaştırmak hangi toplumsal faydaya hizmet etmektedir? Bu karar, toplum sağlığını ve aile yapısını tehdit eden, kamu huzurunu zedeleyen bir adımdır."
Alkolü tercih edenlere kimsenin karışmadığını ancak kamu alanlarında teşvik edilmesinin toplumsal yapıya ciddi bir müdahale olduğunu söyleyen Dursun, Beykoz'un değerlerinin sadece seçim zamanı akla gelmemesi gerektiğini söyledi.
Dursun, "Beykoz’da yaşayan her kesimden vatandaş, kendi yaşam alanına dair böylesine önemli bir konuda söz sahibi olmak ister. Bu karar, istişare kültüründen uzak, tek taraflı bir irade beyanıdır ve Beykozluyu yok saymaktır. Uyarıyoruz: Bu karar, Beykoz’un huzurunu bozar, sosyal bir çatışma alanı oluşturur ve kamusal alanlarda yaşam kalitesini düşürür. Bizler, Milliyetçi Ülkücü Hareket olarak; bu kararın tam karşısındayız ve uygulanmaması için tüm demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Valilik başta olmak üzere, ilgili tüm merciler nezdinde girişimlerde bulunulacak; gerekirse konu TBMM gündemine taşınacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Dursun açıklamasını, "Bu karar, BEYKOZUN İRADESİNİ temsil etmemektedir ve bu sebeple kabulü mümkün değildir! Bu karardan derhâl dönülmelidir! Aksi hâlde oluşacak tüm olumsuzlukların mesuliyeti, bu kararda imzası bulunanların omuzlarındadır… Beykoz için, Beykozlunun değerleri için, kamu düzeni ve huzuru için bu yanlıştan bir an evvel dönülmesini talep ediyoruz." ifadeleriyle tamamladı.
Haber Merkezi