Beykoz Özgür-Der: ‘Tek üstünlük takvadadır!’

  • 2
  • 7673
Beykoz Özgür-Der: ‘Tek üstünlük takvadadır!’
Beykoz Özgür-Der: ‘Tek üstünlük takvadadır!’
Beykoz Özgür-Der: ‘Tek üstünlük takvadadır!’
Beykoz Özgür-Der: ‘Tek üstünlük takvadadır!’
Beykoz Özgür-Der: ‘Tek üstünlük takvadadır!’

Özgür-Der Beykoz Şubesi, Kasım ayı seminerlerinin ilkinde, milliyetçilik ve ulusalcılığın ayrıştırdırdığı kişileri 'ümmet' etrafında birleşmeye davet etti.

Özgür-Der Beykoz Şubesi, Kasım ayı seminerlerinin ilkinde, milliyetçilik ve ulusalcılığın ayrıştırdırdığı kişileri 'ümmet' etrafında birleşmeye davet etti.

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der)'in Beykoz Şubesi'nde gerçekleştirilen aylık toplantıların Kasım programlarında, konuklar Gazeteci-Yazar Selahaddin Eş Çakırgil ve Gazeteci-Yazar Hamza Türkmen'di.

Gerçekleştirilen sohbette ise iki yazarın, özetle şu düşünceleri sunduğu anlaşıldı:

1) Bir Müslümanın zihinsel dünyasında, değerler skalasında, doğuştan gelen özellikler, onlar ne olursa olsun, bir "üstünlük" vesilesi olarak ele alınamazlar. Ya da "aşağılanma" küçük görülme meselesi haline dönüştürülemezler.

2) Dil ve renk gibi farklılıklar, Kur'an'ın ifadesi ile Allah'ın ayetlerinden/işaretlerindendir ve bunlar asla bir ayrımın, dışlamanın konusunu teşkil edemezler. Ancak zenginlik, çeşitlilik olarak ele alınabilirler. Ele alınmalıdırlar da... Doğuştan getirdiğimiz farklılıkların ayrıma değil, çeşitliliğe ve zenginliğe işaret etmesi imanî / itikadî bir düsturdur.

3) Yaratılış farklılığını bir üstünlüğe ve fitneye dönüştüren ilk kişi "ateşten yaratılmayı, topraktan yaratılmaya" karşı daha tercihe şayanmış gibi sunan İblis olmuştur. Hz. Peygamberin cahiliye fanatizmi (asabiye) olarak lanetlediği kavmiyetçilik, bu gün de lanetlenmesi gereken bir kötülüktür.

4) Kavmiyetçiliğin değişik makro ya da mikro yansımaları olabilir. Bu illetin aile, aşiret, grup, köy, bölge veya ülke renkleri ile kendisini takdim ettiği görülebilir ya da bir takım yalan-yanlış isimler ile milliyetçilik, ulusalcılık gibi anıldığı da olabilir. Her ne şekilde ve isimde olursa olsun, Kur'an'a iman eden bir insan için bütün bu nitelemeler, sahiciliği olmayan suni ayrıştırmalardır. "Arap'ın Arap olmayana hiç bir üstünlüğü yoktur, üstünlük takvada/Allah'tan sakınmadadır."

5) Yaşadığımız ülkede bugün aktüel olan kavmiyetçilik belasının müsebbibi, uzun yıllar devletin uyguladığı politikalar olmuştu. Çok şükür bugün AK Parti dönemiyle birlikte terk edilmek üzere olan bu yanlışlıklar, yazık ki hâlâ belli kesimlerde sindirilmiş değildir. "Ne mutlu Türküm diyene" zorbalığının karşı tarafında Kürt olarak konuşlananlar da "Ne mutlu Kürdüm diyene" dedirtme çabası içinde gözükmektedirler. Yükselen bu yeni kavmiyetçilik, ezilenlerin haklı tepkisi olarak sunulmaktadır. Oysa "Su-i misal emsal olmaz" (kötü örnek, örnek alınamaz) denmiştir.

6) Ezilenlerin mağdurların hakları teslim edilmelidir. Lakin bu onların da yeni haksızlıklar, yanlışlıklar üretmelerini normal ve makul kılmaz. Malcom X'in hayatından bildiğimiz Amerika'da bulunan siyahî Müslümanların kendilerini ezenlere, aşağılayanlara karşı, Elijah Muhammed önderliğinde başlattıkları muhalefet, beyaz ırkı 'şeytan' görme üzerine kuruluydu. Tipik ifrattan, tefrite geçiş olarak tezahür eden bu yaklaşımın temel özelliği; yanlışı, bir başka yanlışla karşılama esasına işaret ediyordu. Hatta aynı karakteristik özellikleri taşıyordu. Bütün bunlar adeta, siyahın yerine beyazın geçtiği bir kelime oyunu gibiydi. Malcom X bu yanlışlığı ancak Hacc ziyareti esnasında gördüğü tablo ile değiştirecekti.

7) Asırlardır Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Gürcü vesaire pek çok kavmin harmanlandığı, kız alıp verdiği, düğünler dernekler kurduğu bir coğrafyada kimin hangi kavimden olduğunun bir anlamı fiili olarak yoktur ve olmamıştır. Bu malum illet, bize sonradan musallat edilmiştir. Batılıların ve onların ülkemizdeki yandaşlarının çok matahmışçasına 'Ümmet' kavramı ve anlayışı yerine ihdas etmeye çalıştıkları ulusçuluğun/milliyetçiliğin geldiği yer de ülkeyi getirdiği yer de ortadadır. Biz Müslümanlar olarak, ilkesel olarak, her türlü milliyetçiliğe, kavmiyetçiliğe, ulusalcılığa karşı olmak zorundayız. Bizim dil, renk, kültür, toprak, bölge ülke gibi ayrıcalıklarımız ve kutsallarımız olamaz. Bütün bir dünya Allah'ındır. Bize bütün yeryüzü mescit kılınmıştır. Yegâne üstünlük, yeryüzünün ve bütün bir âlemin sahibine karşı gösterilen tavırda yani "takva"dadır.  

Program, yaşanmış anıların dinleyicilerle paylaşılmasının ardından sona ererken, aylık seminerler programlarının bir sonraki başlığı "Ev, Okul ve İş Üçgeninde Dünya Hayatı" olarak belirlendi. Özgür-Der'in Beykoz Şubesi'nde 25 Kasım Çarşamba günü saat 19.30'da gerçekleştirilecek olan programın yanı sıra dernek binasında her Çarşamba günü saat 19.30'da verilen 'Tefsir Dersleri'nin de devam ettiği öğrenildi.

Haber Merkezi

İBB'nin 2016 Bütçesinde Beykoz'da var!..
Önceki İBB'nin 2016 Bütçesinde Beykoz'da var!..
Beykoz Riva'daki film platosunda yangın çıktı
Sonraki Beykoz Riva'daki film platosunda yangın çıktı
Yorumlar (2 Yorum)

mahmut kara (9 yıl önce)

Özgur-der li arkadaşlara teşekkür ederim.Kürt ve Türk milliyetçiğinin arttığı,hala kirli savaşın sürdüğü bu dönemde bu panel çok isabetli oldu.Bizler hepimiz bir bütünüz ve inşallah islam kardeşliği ve eşit haklar çerçevesinde bu topraklarda yaşayacağız.hanaper

Yılmaz Çakır (9 yıl önce)

Kerim olan Kitap; "insanların kendi yaptıkları hatalar yüzünden karada ve denizde fesad (bozulma) meydana geldi" buyurur. Bu gün, kavmiyetçilik, milliyetçilik -ki bu kavram yanlış yorumlanır olmuştur- ulusalcılık ve benzeri sahte "üstünlük" tasarımlarının yol açtığı tahribatlar, bahsi geçen ifsad örneklerinden bir kaçına denk gelmektedir. Böylesi önemli bir hassasiyete dikkat çeken kardeşlerimize/abilerimize minnettarız. Haberi yapma konusunda gösterdikleri çaba dolayısı ile Dost Beykoz'a da teşekkür ediyoruz. Emeklerinizin Rabbimiz katında makbul addedilmesi dileği ile...

Yorum Yaz