Talip ERCAN
  • 25/05/2018 Son günceleme: 25/05/2018 16:07
  • 10.919

Bu yazımda Beykoz'un insanları hakkında bazı konulardaki gözlemlerimi sizlerle paylaşma niyetindeyim.

Nüfusu daha yeni 250 Bini aşabilmiş bir ilçede yaşamaktayız. Ortak kanaat o ki, emekli nüfusu ve çocuk, genç nüfusu bir hayli yoğun.

İlçe insanın iş profillerine bakıldığında, bundan 15-20 sene öncelere değin işçi ağırlıklı olan yapının fabrikaların kapanma süreci ile birlikte değişime uğradığı ve daha çok hizmet sektörüne geçiş yaptığını görmek mümkün.

Hizmet sektörü demişken, güvenlik görevlisi, şoför, temizlik görevlisi, garson, aşçı, bahçıvan gibi mesleklerde toplanılmakta. Tam olarak inceleyemesem de son yıllarda vatani görevinin ardından profesyonel askerliğe geçiş yapan birçok insanın da olduğu söylenmekte.

Beykoz halkı Acarkent, Beykoz Konakları ve tepelerdeki villalarda başlayan çalışmalarında Bayan Nüfusun da bir hayli yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Eskiden bir Fabrika işçisi ailesin rahatça bakıp, evinin üstüne çocukları için kat çıkabilmekte, az da olsa bir birikim yapabilmekte iken, şimdilerde tüm ülke genelinde yaşandığı gibi Kredi Kartlarına bağımlı bir hayat sürülmekte.

İlçe insanları içinde Türkiye’nin iç turizm hareketlerinin yoğun olarak hissedildiği tatil beldelerine gidenlerin sayısı da bir hayli düşük. Ortalama yükselten ise yine o yüksek rakımlarda oturanlar ve biraz da gençler.

Yine ilçe geneline bakıldığında yaptığımız gözlemlere göre her hangi bir liseden mezun olup bir üniversiteye giden nüfus oranında kız çocuklarının, erkeklerin çok daha üstünde olduğunu görebilmekteyim. Nedense kız çocukları daha istekli, erkekler neden az bunun rakamsal verileri ortaya konulup bir araştırma yapmak yerinde olacak gibi.

Yine Beykoz'da yaptığım gözlemlerde ilginç detaylara da ulaşmadım değil. Aslında ilginç demişken bizzat kendimin de içinde bulunduğu gruptan söz etmekteyim. Her yaz döneminde ilçeye gelen, denizine girmek için, her hangi güzel bir köşesinde piknik yapmaya gelenlerin sayısı yüksek iken Beykoz halkı uzun bir kıyı şeridi ve de yüzme mekanları olduğu halde bu işlerden uzak durmakta gibi.

 

Gerçi bu konuda kendi yaşadığımız süreci de katarak söylemek isterim ki, 60’lı, 70’li ve de son dönem olarak da 80’li yıllarda ailece gidilen deniz piknikleri de kalmadı. Küçüksu, Burunbahçe ve bugün Denizcilik Lisesi olarak bilinen yere ki bir zamanlar çayırlık idi, ailece gidenler çoktu.

Pek çok kişi buralarda yüzmeyi öğrendi. Mesela bizim gençliğimizde Kulüp sahilinden açıktaki dubalara yüzemeyen genç bir kişi adamdan sayılmazdı. Akşam karanlığında, hatta gece yarılarında denize girenler de vardı yani…

Beykoz’da eskiden o kadar dernek yoktu, şimdi her ilin, her ilçenin derneklerini bırakın oraların mahalle dernekleri kurulmuş durumda. İlk etapta geldikleri memleketlere buradan bir katkısı olsun, ne bileyim bir çeşme yaptırılsın, cami yenilensin diye başlanılan dernekçilik, kusura bakmayın iyi niyetli olanları tenzih ederim, sanki bir yerlere atlama taşı, bazılarının oyalanma, kendi ismini ön plana çıkarma mekanları haline dönüşmüş durumda.

Bu işte bir tuhaflık ise o kadar dernek sayısı varken, işin tuhafı buralara, yani kahvehanelerine  o derneğin memleketlisinden çok başka memleketli olanların doluşması. Örnek mi Paşabahçe’deki Kastamonulular Derneği önünden ne zaman geçsem içerde olanlara baktığımda Mesudiye ağırlıklı insanları görmekteyim.

Beykoz İlçesinin analizini yapmaya çalıştığımız bu yazıyı burada noktalarken, bir diğer yazımızda ise işin sportif kısmına değinme niyetindeyim.

Hepiniz Allah’a emanet olunuz, sağlık-huzur-mutluluk dolu günler sizlerle olsun…

Yazarın Yazıları