Muharrem ERGÜL
  • 15/07/2019 Son günceleme: 23/10/2020 11:08
  • 20.493

Bostancı Ocağı teşkilatında İstanbul Bahçeleri arasında yer alan "Sultaniye Hasbahçesi" Boğaziçi'nde Paşabahçe ile Beykoz arasında yer almaktadır.

Beykoz'da bulunan birkaç bahçenin en büyüğü olan bu bahçe adını Kanuni Sultan Süleyman'ın Hançerli Sultan adlı eşinden almıştır.

Boğaziçi'nin Anadolu Yakası'ndaki burunlardan biri olan bu mıntıkanın Bizans dönemindeki adı, Kyklaminos (Kiklaminos) idi. Sultaniye, geniş ancak derinliği az olan bir körfeze sahipti. Hafifçe büküntülü ve çevresiyle dik açı yapan bu koy, Beykoz ve İncirköy ile birlikte gemilere yatak teşkil ettiği gibi onların tatlı su ihtiyacını da karşılamaktaydı.

Vadi boyunca yaz-kış suyu kurumayan bir ırmağın aktığı Sultaniye koyunun yukarısında geceleri hiç uyumayan keşişlerin kaldığı bir manastır bulunmaktaydı. Halen buradaki ayazma bize manastırın varlığını hatırlatmaktadır.

Guçiyas İnciciyan, "Sarıyer (kestane ve ab-ı hayat suyu), Yuşa (Gümüşsuyu), Bulgurlu ve Çamlıca ile birlikte Sultaniye'yi de Boğaziçi'nin sağlık açısından faydalı suya sahip yerleri arasında saymaktadır."

Muhtemelen İnciciyan'ın kastettiği su burada bulunan "Ayios Eostantinos Ayazmasıdır." Bilindiği üzere Yunanca "kutsal yer" anlamına gelen "hagiasma" kelimesinin dilimize uyarlanmış hali olan ayazma Ortadoks Rumların kutsallaştırıp bir kült haline getirdikleri su kaynakları ve bunların üzerine inşa edilen yapıları ifade etmektedir.

Sultaniye Bahçesi'nin arkasındaki Gümüşsuyu tepelerinde yer alan söz konusu "Ayios Eostantinos Ayazması" halk arasında ayazma olarak bilinmektedir. Yanı başında ulu bir çınar ağacı bulunan ayazma içi su dolu 2 metre ebadında bir kayadan ibaretti.

Kaynaklarda bazen Hanım Sultan Bahçesi olarak da geçen ve hasbahçeler içinde sade kompozisyonuyla dikkat çeken Sultaniye Bahçesi, çayır ortasında kurulmuş ve altında kademeli bir çifte çemen safa bulunan büyük bir ağaç topluluğundan meydana gelmekteydi.

Evliya Çelebi "bir cinân-ı bağ-ı gülistan" olarak nitelediği Sultaniye Bahçesi'ndeki servi ağaçlarının Kehkeşan gibi asumana ser çektiğini (yıldızlar gibi gökyüzüne uzandığını) ifade etmektedir. Onun verdiği bilgiye göre, Bahçe, Bayezid-i Veli tarafından yaptırılmıştır. Ancak bahçenin gelişmesinde özellikle Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murad'ın büyük katkıları olmuştur.

Kanuni, içinde bir ada bulunan geniş ve sığ bir bataklık olan Sultaniye Körfezini taş ve toprakla doldurtup geniş bir düzlük haline getirtmiştir. Dahası, üzerine birde köşk yaptırtmıştır.

Ayrıca Kanuni, burada "yeniçeriye çorba kaptırma" adetini uygulayarak Sultaniye Bahçesi'nin İstanbul'un her yerinde tanınmasını sağlamıştır.

III. Murad ise buradaki köşkü, yeniden ve daha sanatlı bir formda yapmak suretiyle bahçenin gelişimine katkıda bulunmuştur. Yine bir bahçe emininin (sorumlusunun) bahçenin güvenliğinden sorumlu olması da bahçeyi önemli kılan diğer bir faktördü.

Zamanla gelişen Sultaniye Bahçesi, bünyesinde barındırdığı bostancı sayısı bakımından İstanbul'un en kalabalık bahçelerinden biri haline gelmişti.

Bahçeye diğer bütün hizmet birimlerinde olduğu gibi genellikle devşirmeler nefer olarak alınırdı. Devletin çeşitli yerlerinden devşirilen neferler, önce Türk ailelerine verilir, onların yanlarında belli bir süre hizmet ettikten sonra bahçeye bostancı neferi olarak alınırlardı.

Buranın nefer ihtiyacının temininden bahçe ustası, bostancıbaşı ve yeniçeri ağası sorumluydu.

Bahçedeki bostancı neferlerinin en kalabalık olduğu dönem Kanuni Sultan Süleyman dönemi olup sayıları 60 civarıydı.

Sultaniye Hasbahçesi'nin coğrafi konumu hakkında en ayrıntılı bilgiyi bostancıbaşı defterleri vermektedir. Bunlardan 1802 tarihli olanında yer alan bilgiye göre bahçenin kuzeyinde (Beykoz tarafında) üç kireç fırını, güneyinde (Paşabahçe tarafında) İncirköy girişindeki Yahya Bey'e ait büyük yalı, onun ilerisindeki İncirköy Camii ve İskelesi, doğusunda Karlıdağ (Karlıtepe) ve batısında ise deniz bulunmaktadır.

Bu defterden daha geç tarihli olan (1814-1815) bir başka bostancıbaşı defterindeyse bahçenin konumu daha ayrıntılı olarak verilmektedir.

Bu deftere göre, bahçenin kuzeyinde kireç ocaklarının yanı sıra kireçcilerin kaldıkları adalar da bulunmaktaydı. Bahçe bu ocaklardan itibaren başlamakta ve İncirköy tarafında yer alan bostancı koğuşlarına kadar uzanmaktaydı.

Koğuşlardan sonra kıyıda Yenişehirli Yahya Bey'in yalısı, İsmail Ağa'nın köşkü ve kayıkhanesi, İncirköy Camii ve İncirköy İskelesi yer almaktaydı.

İnciciyan 18. yüzyılın sonlarında bir yerleşim yeri olmadığı bilgisini verdiği Sultaniye Bahçesi'ni padişahların Anadolu Yakasın'daki beşinci biniş yeri olarak ifade etmektedir.

Birer tabiat harikası olan diğer hasbahçeler gibi Sultaniye Bahçesi de birkaç şiire konu olmuştur.

Şair Mustafa Fenni "Boğaziçi Sahilnamesi" adlı eserinde Sultaniye'den bahsetmektedir.

Şair İzzet Efendi de yazdığı "Sahilnamede" Sultaniye Bahçesi'nden akan suları adeta zemzem suyuna benzetmiştir.

Şair ve musikişinas olan III. Selim de Sultaniye'ye olan düşkünlüğünü şiirle ifade etmiştir.

Beykoz'un en güzel tarihi hasbahçelerinden biri olan Sultaniye Bahçesi geçmişinden geleceğini arıyor. İlgililerinden de ilgisini bekliyor.

Kaynakça;

Eremya Çelebi Kömürciyan, 17. Yüzyılda İstanbul Tarihi
G.V. İnciciyan, Boğaziçi Sayfiyeleri
Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi
Semavi Eyici, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Mühimme Defterleri
Çağatay Uluçay, Harem, Türk Tarih Kurumu Yayınları
Sedat Hakkı Eldem, Türk Bahçeleri
Edmondo De Amiais, İstanbul
Evliye Çelebi Seyahatnamesi, İstanbul
Şevket Rado, Bostancıbaşı Defteri

Yazarın Yazıları
Yorumlar (2 Yorum)

Salih dalka (5 yıl önce)

Desenizya Paşabahçe şişe cam fabrikası vakıf arazisinin üzerine yapılmış ,başta TC devleti Beykoz belediyesi ve vakıflar bu araziye sahip çıkmalı , Atatürk bu araziye fabrika yaptırmış fabrika kapanmış arazi ile bağı kalmamış ,beykozlular sahip çıkın ejdat yadigarina

Necati Hançer (5 yıl önce)

Çok güzel yazı, hakikaten yaşadığımız yeri bilmiyoruz. Muharrem bey, Sultaniyeyle ilgili bir sorum var. Parkın içinde yer alan bir taş var, bu taşın menzil taşı olduğunu duymuştum, doğru mudur? Hikayesini merak ediyorum.

Yorum Yaz