Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı

  • 0
  • 7577
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı
Beykoz, güneşin doğduğu, insanlığın battığı yere kucak açtı

Yıllarca Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan halkının dramı Beykoz’da gözler önüne serildi.

Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Abdullah Udun İHH Temsilciliğinin konuğu olarak gelmiş olduğu Beykoz’da ülkesinde yaşananlara ışık tuttu.

Programı takip eden yaklaşık 100 dolayında vatandaşın arasında Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanı Ahmet Yaşar Akkuzu, Yeniden Refah Partisi Beykoz İlçe Başkanı Mikail Akyıldız ve Beykoz Dernekleri Birliği Dönem Başkanı ve Trabzonlular Derneği Başkanı Erdal Uzuner’de vardı.

Programın açılış konuşmasını yapan İHH Beykoz Temsilcisi Ekrem Tuncer, İHH’nın 2022 yılında yapmış olduğu çalışmaların istatistik verilerini kamuoyu ile paylaşırken, 2023 yılı hedeflerinden de bahsetti.

Tuncer, 2023 yılında Beykoz Temsilciliği olarak 9 milyon bağış aldıklarını bunun 6 milyonun nakdi bağış olduğunu ifade etti.

Bağışların dağıtımında bağışçıların önerilerini de önemsediklerini söyleyen Tuncer,  toplanan 9 milyon yardımın 3 milyon 600 bin lirasının şartlı bağı olduğunu bu çerçevede;  cami ve kültürel çalışmaları için 65 bin TL, eğitime yönelik 370 bin TL,  katarakt ameliyatı için 156 bin TL, kurban adak ve şükür için 600 bin TL, sağlık yardımları için 33 bin TL, su kuyusu açılması için 556 bin TL bağış yapıldığını kaydetti.

Yetim desteklemeleri için 2 milyon 40 bin TL ve zeka projeleri içinde 317 bin TL bağış aldıklarını sözlerine ekleyen Ekrem Tuncer, 2022 yılı bağışlarını 2021 yılına oranla % 35 arttığını söyledi.

Ekrem Tuncer’in ardından konuşan Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Abdullah Udun açıklamalarında çarpıcı bilgilere yer verdi.

Doğu Türkistan’ın tarihinde yer alan acı örnekleri gözler önüne seren Udun, yakın zamanda Çin Devletinin Doğu Türkistan halkına yapmış olduğu asimilasyon politikalarını anlattı.

Doğu Türkistan halkının 250 senedir zulüm gördüğünden yola çıkan Udun, Doğu Türkistan’da milyonlarca insanın katledilerek şehit edildiğini, Kur’an okumanın, namaz kılmanın, oruç tutmanın suç olduğunu söyledi.

Doğu Türkistan’da Müslüman olmak suçtur.

Doğu Türkistan’da Çin zulmünün 250 senedir var olduğunu fakat 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin yönetimini ele geçirmesinin ardından baskıların eskiye oranla daha da arttığını dile getiren Abdullah Udun, “Komünist yönetim asimile olmayı reddeden Müslümanların fiziksel imhasına yöneldi. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin, 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kardeşimiz hunharca ve çeşitli işkencelerle katledildi” dedi.

Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı baskı ve zulmün temel nedeni halkın Müslüman olmasıdır. Çünkü Çin için bölgedeki hakimiyetini büyük ölçüde kısıtlayan şey halkın İslami kimliğidir. Halkı, Çin’in yıldırma ve yok etme politikasında güçlendiren en büyük unsur İslam’ın birleştirici ruhudur. Bunu bilen Çin yönetimi ise yıllardan beri uyguladığı zulüm politikalarında hep halkın dinini, İslam’ı hedef almakta ve halkı dinen ve manen yozlaştırmaya çalışmaktadır.

Doğu Türkistan’da Çin yönetimi tarafından camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı, Kur’an kursları kapatıldı, okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. Bunların yanında dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin (şeyh, hoca, müderris…) halkı eğitmeleri ise tamamen yasaklandı. Ama bunca şeye rağmen halk dini kimliğinden hiçbir şey kaybetmedi ve aksine daha da güçlendi. Bölgedeki İslami kimlik yok edilemedi.

Günümüzde bölgedeki Müslüman halka uygulanan asimilasyon yöntemlerinden biri ise eğitim alanındadır. Bölgedeki üniversitelerde eğitim Çincedir. Bu üniversitelerde okumasına imkân tanınan Müslüman öğrencilerin oranı ise ancak %15-20 civarındadır. Ekonomik güçlükler ise, Müslüman halkın eğitim seviyesini düşüren önemli bir unsurdur. Bölgedeki standart bir Çin okulunda bile imkânlar çok gelişmiş olduğu halde bir Uygur okulunda sıra bile bulmak çok zordur. Okullarda din dersi programlarının esası ateizm üzerine inşa edilmiştir.

1980 yıllarında Komünist Çin yönetimi tarafından korkunç bir siyaset daha yürürlüğe sokulmuştur. Buna göre Doğu Türkistan’a on milyonlarca, Komünist Çin Devlet teşvikiyle, Çinli göçmen yerleştirilmeye başlanmıştır.

Çin, Doğu Türkistan Müslümanlarının kökünü kazımak istiyor. 1949 yılında Doğu Türkistan nüfusunun % 3 ünü oluşturan Çinlilerin oranı şuanda % 53 ü aşmış bulunmakta. Müslüman annelerin %22’si tamamen kısırlaştırıldı, iki çocuktan fazlasına da müsaade edilmiyor. Tek çocuğa da 25 ila 35 yaş arasında izin veriliyor. “Kaliteli Nüfus” adı altında yapılan “resmi soykırım” ile zorla kürtaj, kısırlaştırma gibi engelleri aşıp fazla çocuk yapanları ise büyük para cezaları bekliyor. Buna göre fazla çocuğun cezası ortalama maaş ile tam 8 yıllık gelire denk geliyor.

Haber Merkezi

Beykoz elektrik kesintileri (3 Şubat 2023)
Önceki Beykoz elektrik kesintileri (3 Şubat 2023)
Doğa Koleji Beykoz’da çocuk şenliği düzenliyor
Sonraki Doğa Koleji Beykoz’da çocuk şenliği düzenliyor
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz