Talip ERCAN
  • 17/04/2021 Son günceleme: 17/04/2021 23:44
  • 4.335

Her yazıma keşke şu Salgın gerilemeye başladı, azalıyor, iyi, mutlu günler geri dönüyor diye başlayabilsem… Ama ne mümkün… Her gün bir acı haber, her gün ateş düşen nice evler…

İşimiz belli, gündemi yakından takip etmek, haberler için koşturmak da lazım… İki arada bir derede kalma hali var yani… Oysa ilk başladığı günlerde geçen sene bu zamanlarda evde markete o gün kimin gideceğini bile belirlerdik…

Aradan geçen 1 sene zarfında hafızamı yokluyorum da kimler gitti kimler… Yahya Kemal’in o çok sevdiğim Sessiz Gemi şiirindeki gibi… Dönen yok seferinden…

Olabildiğince kendimi bu salgından koruma düşüncesinde oldum… Maç takibi de yaptığımızdan testlere de girmedik değil… Ancak duyuyoruz ki aşı yaptıranlarda bile görülüyor bu illet hastalık, hatta ikinci kez yaşayanları da duydum…

Ülke olarak Allah’a şükür kısa bir bocalama sonrası önlemler alındı, sağlık sektörü de son yapılan yatırımlar, şehir hastaneleri falan olabildiğince hazırlıklı çıktı…

Meseleye sakin kafa ile bakanlar, bir parça dünya işlerine, neler olup dönüyor diye araştırma yapanlar bu salgın halini içeren filmlerin varlığı ile karşılaştı. Yani bu insan eli ile Allah’ın yarattığı yaratılmışların en şereflisine yapılan bir ihanetti, saldırı idi.

Peki, bu andan sonra insanlığa huzur var mı? Tabii ki yok… Artık ordular savaşmıyor, bir şekilde virüsleri saldın mı çayıra, Mevla’m kayıra hesabı var…

İşin tuhafı nedense son bir senelik Türkiye’de ölüm vakaları ile pandemideki 1 senelik ölüm vakalarını sizlere iletenleri hiç duydunuz mu? Neden gece yarılarından sonraki bazı kanallarda işleniyor bu konu, neden gündüz saatlerinde bu veriler aktarılmıyor, karşılaştırma yapılmıyor?

Şu bir gerçek ki virüse yakalandınız, eğer ki kronik bir rahatsızlığınız varsa işte sıkıntı burada başlıyor. Zaten nefes darlığı çeken biri makinaya bağlandı mı geri dönüşü çok ama çok zor oluyor. Aynı şekilde, kalp, akciğer rahatsızlığı yaşayanları da bu kategoriye sokabiliriz. Bunları aktarmak için de doktor olmaya gerek yok sanırım…

Peki, Beykoz’da durum ne? Beykozlular ilk başlarda bir hayli hassas iken şimdilerde meydanlar, caddeler, sahil yolları insanlardan geçilmiyor. Kısıtlama günlerinde de değişmiyor bu gerçek.

Zaten İstanbul’un en gariban insanlarının yaşadığı emekliler diyarı Beykoz’da Pandemi süreci esnafı mahvetti gitti. Öte yandan son yıllarda zaten çok şubeli marketlerden büyük darbe yiyen bir esnaf kesimi var… Kiralarını ödeyemiyorlar, kapanıyorlar, bankalara da bir o kadar borç kalıyor.

Allah’ınızın aşkına bu çok şubeli marketlere bir el neden atmaz devleti yönetenler? Ufak tefek şeylerle başladılar satışlara, kırtasiye malzemesi, keser, tornavida ile başlayan satışlarda televizyon, beyaz eşya bilmem satamadıkları ne kaldı… Esnafı bitirdiler…

Eee serbest piyasa ekonomisi var kimse de karışamaz ki… Yahu Rekabet Kurumu neden el atmaz herkes kendi iş kolunda satış yapsın diye… Ne işi var marketlerin ayakkabı, çocuk elbisesi, yağmurluk, motosiklet satışlarında?

Geçenlerde Paşabahçe’de rastladım, eski tabirle bir milyoncu diye tanımlanan bir işyeri kapısı önüne cips standı koyup satışa başlamış… Sanki tepki misali…

Beykoz’da nüfus neden azalıyor deniyor sonrasında… Bu gidişle hani denince gülerdik ya 150 bine kadar da iner bu sayı… Çok apartmanlı günlerden villalı günlere geçelim hele… Zaten az kaldı kuşak önceden şunun şurasında hayatta kalan az kişi kaldı, onlar da gitti mi başlar satışlar çocuklarında torunlarında…

Peki ya bu pandemi sürecinde Belediyelerde değişen bir şeyler var mı? Nerede… Topyekûn bir tasarruf tedbirleri de alınmadan da bir şeyin değişeceği yok… Kamu kurumlarında israf almış başını gidiyor…

Beykoz Belediyesinde bile o kadar araç var, sokak ve caddelerde turlayıp durmaktalar… Tamam, Pandemide araçların birçoğu da sağlık müdürlüğüne aktarıldı da yine de Belediye önündeki araçları görünce içim cız ediyor… Müdüründen şefine herkes ya servislere binip gidip gelmeli ya da cebine koyun mavi kart parası gitsin.

Beykoz Belediyesi bilmen nerede Köy Pazarı kurmuş… Kime yarar ki alında aracı olan zengin takımına… Yani ben Paşabahçe’deki evimden nasıl gidip alış veriş yapabileceğim? Onun yerine Yücel Başkan zamanında gündemde olan Beykoz Çayırı Cumartesi Pazarını sabit hale getirmek, altında da otopark olacaktı galiba neden akıllara gelmiyor… Orada bir köy pazarı kurulamaz mı idi? Zaten köylülerimiz tarla bahçe kenarlarında satışlarını yapmıyorlar mı? Yoksa onlara artık dur mu denecek, işte Pazar yeriniz artık burası deyip…

Bir de Beykoz Belediyesi etkinlikler yapmaya mecbur mu? Ya da daha dar tutulamaz mı? Buraya gelen sanatçılara, organizasyona paraları harcamak, ne yapalım bütçemizde Kültür-Sanata da yer var deyip sıyrılmak ne derece doğru… Millet aç işsiz, bilmem hangi sanatçı Gümüşsuyu Etkinlik alanında konser erecek…

Tuzu kuru olanlar garibanların halinden anlamaz… Ne gerek vardı ülke olarak bunca ekonomik sıkındı varken, kaldırımları değiştirmenin?

Daha çok yazacak şey var da bizim yerel siyasetçilerimiz, ülke gündemine takılıp gitmekte, bu tür siyaset yapmak işlerine mi geliyor ne? Gündem de ne varsa takıl git…

Beykoz Belediye Başkanlığı neden insanlara moral motivasyon katacak şeylere yönelmez? Mesela nedir bu Buz Beykoz olayı? Bir Buz Hokeyi takımımız eksikti o da oldu çok şükür…

Bizim birader geçen sitemizde yazdı, buranın harcamalarını kim karşılıyor? Malzemelerini kim alıyor?

Kimse kusura bakmasın Beykoz’da iyi güzel şeyleri de yazacağız da vatandaşların merak ettikleri soruların da cevabını bekleyeceğiz… Gümüşsuyu Sahilindeki son düzenlemeye kim karşı çıktı ki… Aksine en muhalifler bile güzel bulmadı mı?

Kısacası Genel ve Yerel İdareler top yekûn tasarruf tedbirleri almalı, israfın önüne geçilmeli, makam aracı saltanatları sona erdirilmeli, acil gerekmeyen hiçbir iş ihale üç beş kişiyi zengin edecek diye yapılmamalı, garip gurebaya yardım edilmeli… Öyle fotoğraf vererek de değil… Üreten bir Beykoz için çalışma yapılmalı, gerisi gelip geçici işler…

Şöyle bir Hisardan Beykoz Çayırına kadar bir dükkânlara bakın son birkaç senede kaçı kapandı ve boş durmakta… Beykoz Ekonomik anlamda çöktü, bu çöküntü fazla dile getirilmiyor ise emekli maaşına talip yaşlılarımızın yüzü suyu hürmetine geçinenlerden dolayı, onların zamanında bu günleri düşünüp yaptıkları birkaç katlı evlerden gelen kiralardan ya da içinde oturan kira vermeyen çocuklarından dolayı olsa gerek.

248 binlik Beykoz’daki emekli sayısını bulun çıkarın gerçek ortaya çıkar zaten, kaç kişinin sabit maaşlı işi kaldı ki… Öğretmen, polis, devlet memuru dışında kimin geliri kaldı ki… Hala daha Eski Fabrika arazilerine yatırım yapılsa da iş bulunsa diye bekleyedurun, yapılmaz, hele bir nüfus azalsın… İşin tuhafı da devlet olarak da hiçbir yaptırımınız olamaz… Bir tek kanuna uydurulursa kötü görüntüler nedeni ile çevre kirliliği cezası kesebilirsiniz…

 

Yazarın Yazıları
Yorumlar (1 Yorum)

Libero (3 yıl önce)

Beykoz ve Paşabahçe 'nin çok acil sabit pazara ihtiyacı var ,Paşabahçe de pazar kurulduğu zaman buralarda oturanların durumu çok vahim.Trafik ara sokaklar dahil rezalet.

Yorum Yaz