Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 30/07/2019 19:40
  • 24.754

Beykoz’da son zamanlarda oldukça güzel şeyler tartışılıyor… Güzel şeyler konuşuluyor… Bu kapsamda Acarlar konusunun tartışılması esnasında sokaktaki vatandaşın görüş belirtmesi de Beykoz için bir kazanım ve açılım olarak değerlendiriliyor…

Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi, Beykozlunun İsmet Acar’a yönelik mesafeli yaklaşımı bu tartışmalar sayesinde biraz yumuşamış gibi görünüyor.

Bunca söylenen laf ve yorumlar Beykoz için bir acı gerçeği de maalesef ortaya çıkartıyor…  Nedir biliyor musunuz o?.. İstikrar ve dirayetli duruş… Ne acıdır ki toplumun önünde olan insanlar bu değerlerden yoksun. Sokaktaki vatandaş açık açık düşüncelerini dile getirirken, imza sahipleri bu dirayeti gösteremiyor…

Her şeyin güllük gülistanlık olduğu dönemlerin geride kaldığını düşünenler ikide bir topu taca atıyor. Ama Dost Beykoz gol atmaya devam ediyor. Yani, diyeceğim o ki, Beykoz’u yönetenlerin yöneticilik yetenekleri Beykoz’u yönetmeye yetmiyor. Beykoz sorunlarla boğuşan ve bir çok gizli gücün üzerinde senaryolar ürettiği bir bölge.

Böyle bir bölgede yöneticilik yapmak dirayetin en kalitelisini ister. Dik duruş ve mücadelecilik ister… Bu söylemi biraz daha netleştirmem gerekirse, Dost Beykoz’da yayınlanan “Beykoz toplantıdan geçilmiyor” başlıklı haberi anımsatmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Sizce bu haber başlığında ne demek isteniyor? Tamam, iyi, güzel, toplantı yapılıyor da vatandaş artık icraat görmek istiyor… Dost Beykoz’a her gün iki  üç tane toplantı daveti geliyor… Vatandaşın kafası artık toplantı atıyor. Böyle bir ortamda vatandaş haklı olarak soruyor: “İstedikleri zaman bir araya gelen muhtarlar vatandaşın sorunu için neden bir araya gelemiyor”

Beykoz’un şu anda içinde bulunmuş olduğu tartışmalı durum vatandaşın kafasını iyice bulandırdı. Daha düne kadar siyasilerin ortaya koydukları politikalar sonucunda İsmet Acar’a mesafeli yaklaşan halk, bugün Acar’ın karşı karşıya kaldığı durumu haksızlık olarak değerlendirirken, bazı seçilmişler verdikleri desteği inkar edip İsmet Acar’ın doğruladığı desteğe şimdi sahip çıkmıyor. Allah aşkına İsmet Acar’a destek vermek, yada İsmet Acar’ın Beykoz’a sağladığı faydaları dile getirmek, hangi ceza kapsamına giriyor.

Evet ben açık açık söylüyorum… Her gün Coliseum’da olduğu bilinenler de rapora sığınarak sorumluluktan kaçıyor. “Suçlu İsmet Acar değil siyasilerdir” diyerek bu kötülüğün Beykoz’a yapılmaması gerektiği söylemimi dün olduğu gibi bugünde tekrar ediyorum. Çünkü bu sürecin sonunda Beykoz’un sorunlarıyla baş başa bırakılacağını çok iyi biliyorum… Bu yetmezmiş gibi bu faturadan imarla yatıp imarla kalkan vatandaşa da yansımalar olma ihtimalinden endişe ediyorum.

Bunca olanlara rağmen İsmet Acar’ın açıklama yapmamasının nedenini de çözmeye çalışıyorken, “istesem Sayın Bakanı istifanın eşiğine getiririm” şeklindeki kısa cümlelerini çok anlamlı ve bir çok şeyi içinde barındıran büyük sözler olarak değerlendiriyorum.

İsmet Acar tartışmalarına herkes bir şeyler karıştırdı. Bende yaşananların sonucunda ortaya çıkan, dirayetsizliğe ilişkin düşüncelerimi söyledim… Dost Beykoz’la Acarlar arasında bir çok dedikodunun üretildiğini bilmeme rağmen, dün söylediğime, bugün sahip çıkmamayı asla düşünmedim.

Ben son yaşanlarla birlikte düşüncelerini başkalarının da duyacağı şekilde ifade etmeye başlayan okuyuculara şunu sormak istiyorum. İşini hakkıyla yapanları tenzih ederek, Beykoz bu kaçak dövüşçülerle nereye varacak? Dün elinde kalemi olup ahkam kesenler bugün süt dökmüş kedi gibi oturur vaziyette durmaları sizce hayra alamet midir?

Önemli olan birilerine sahip çıkmak veya çıkmamak değildir… Önemli olan kendine ve söylediklerine sahip çıkmaktır. Önemli olan icra makamına geldiğin zaman dün söylediklerini yapamazsan bile aynı fikirde olduğunu itiraf edebilmektir.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz