Gündüzleri en işlek caddeleri bile, havanın kararmasıyla hayatın durduğu ve adeta hayalet bir kasabaya döndüğü yerdir Beykoz.

Burada yaşayan büyüyen nesil çok iyi bilir ki, çoğu ilçelerden daha hareketli ve canlı olan Beykoz günümüzde neden hayalet kasaba oldu.

Şimdi bunun altında fabrikalar kapandı işletmeler azaldı diye de düşünenler olacaktır, bu doğrudur.

Fakat nüfus oranında da çokta bir azalma olmadı, hatta aynı ölçüde devam ediyor.

Ve bunlara rağmen neden Beykozlu Sarıyer’e, Kadıköy’e Ataşehir’e, Taksime gidiyor.

Ve niye Beykoz havanın kararması ile hayalet bir kasabaya dönüyor.  

SORGULAMALIYIZ!

Beykoz’da ailece gidebilecek  mekânlar yok!

Günümüzün modası insanların vakit geçirebileceği kapalı alanlar yok!

Sineması yetersiz, tiyatro salonları yok!

Sahillerimiz var ama vatandaşımızın faydalanacağı mekânları yok!

İstanbul’un en uzun sahil şeridine sahipken vatandaşın faydalanacağı işletmeler yok!

Yani anlayacağınız bir dilde; un var, şeker var, irmik var, ortada helvayı yapacak irade yok! Var olanı da yok etmekte de üzerimize yok!

En sonunda küçük tekne tarzında her kesime hitap eden balık ekmek satan tekneler vardı, Yalıköy de bir tane! Belediyenin karşısında iki tane! Kulübün orada eski kömür iskelesinde. Hani balık ekmek satan vatandaşımızın bütçesine göre ailece gidip sahile balık ekmek yiyip, iki çay içtiği huzurla evine döndüğü. O ailenin belki de, evinde, ‘üç beş gün eşim beni sahile balık yemeye götürdü’ diyebileceği mekânlar artık yok.’

Bir tek yer kalmıştı Beykoz un sembollerinden, onu da kaldırdık el birliği ile.

Oysa bu tekneler Beykoz’un sembolüydü, kimler gelmiyordu ki, buralara kimler?

Sanatçısından siyasetçisine, iş insanından, orta gelirli insanlarına.  

Bir çok kere şahit olduğumuz olmuştur.

Muhabbetlere konu olan. “Beykoz a geldik orda balık ekmek yedik.“  klişesine

Teknenin nasıl bir duygusu varsa, nasıl büyülenmişlerse.

Zaman zaman duyduğumuz hatta duyduğumuzda da mutlu olduğumuz olmadı değil. Bir Beykozlu olarak. Ama artık bunlar yok!

Eeee ne kaldı şimdi Beykoz’da?

Balıkçılar kapandı balık pazarı yok.  Eğlence ve kültürel faaliyet gösteren yerler, restaurantlarda yok!  

Sahil şeridimiz çok,  

Ne çaycısı ne simitçisi ne pişmaniyecisi ne kâğıt helvacısı ne baloncusu ne pamuk helvacısı ne de mısırcısı var kumpircisi mi?

O  zaten yok!

(Hadi seyyar satıcıya izin yok. Belediyenin denetiminde niye yok)

Bunlar semtlerin simgesel figürleri zenginlikleri.  

Çekilen resim kadrajlarında deniz ve sandal çok!

Ama gerçekte sandalcının çekeği yok.  

Sahildeki yeni yapılan bankların formları hoş.

Ama duygusu yok!  

Sağlıcakla kalın.

Yazarın Yazıları