“Vakti, zamanında orta nüfuslu bir belediye varmış. Seçim yapılmış, mevcut başkan seçimleri kaybetmiş. Uzunca bir aradan sonra seçimleri kazanan yeni başkan koltuğa oturmuş.
”
Oturduğu ilk gün tebrike gelen kasaba eşrafından birisi başkanın kulağına fısıldamış, “zabıta müdürüne dikkat et. Müthiş bir rüşvetçidir.” Yeni başkan bu tüyoyu alınca zabıta müdürünü pek yakından takip eder olmuş. Yaklaşık 8 ay geçtikten sonra zabıta müdüründen en ufak bir gayri yasallık görmediği gibi görevini de layıkıyla yapanlardanmış. Bunun üzerine Başkan dayanamamış, makamına çağırmış. “Senin için bana rüşvetçi dediler. Gözüm üzerinde 8 aydır hiçbir yanlışını görmedim. De hele ben mi yakalayamıyorum? Seni yoksa iftira mı atıyorlar?” Müdür hiç evelemeden gevelemeden, “efendim size doğru bilgi vermişler.” Başkan donup kalarak, “ya demek ki itinayla iş bitiriyorsun.” Müdür, “hayır başkanım. Siz göreve geldiğinizden beri hiç rüşvet yemedim. Çünkü ben de sizi takip ediyorum. Hele siz bir başlayın rüşvet almaya bakın ben neler götürüyorum.” Demek ki boşuna söylememişler. “Balık baştan kokar.” Eğer başkan da bu işler başlarsa danışman kaçak göçek inşaatları dolaşır. Meclis üyeleri kapı işlerine bulaşır. Müdürler ihaleleri bol sıfırlı yapar. Velhasılı kelam olur da olur. Gelen ve getirilen kadroların geçmişine bak. Fotoğrafı görürsün zaten.
Kurt ile tilki
Vakti zamanında kurt ile tilki arkadaş olmuşlar. Öyle böyle değil. Günümüz deyimiyle kanka olmuşlar. Çoğu günü birlikte geçiriyorlar. Birlikte yiyip içiyorlardı. Bir gün yine kırlarla dolaşırken içinde su olan bir kuyuya düşmüşler. Ne kadar uğraştıysalar da kuyudan çıkamamışlar. Ne kadar seslenseler de seslerini de duyan olmamış. Zaman geçtikçe karınları acıkmış. Kurt’un. Bakışları tilkiye karşı değişmiş, tilki bunu fark edince hep geçmiş gün arkadaşlık anılarını anlatıyormuş. Lakin kurdun karnı acıkmış, dinlemiyor bile. Sonra “dikkat et, tozutma” dedi. Tilki, ürkek kısık bir sesle, “kuyu su dolu, nasıl toz olsun.” Kurt, “ben anlamam tozutma.” Kafaya koymuş yiyecek. Kafaya konulmuşsa akıbetten kaçınılmıyor. Bakalım bu soruşturmalardan ne çıkacak? İnşallah milli iradenin dışına çıkılmaz.
Beykoz Meclis çalışmaları
Vakti, zamanında 5. ve 6. dönemlerde meclis üyeliği yaptım. 10 yıl boyunca AK Parti'nin belediye parsellerinin satılmasına ben ve arkadaşlarım en sert muhalefeti yaptık. Yapıyorduk ama sayımız yetmiyordu. İstenilen parseli istenilen şekilde istedikleri kişiye satıyorlardı. Bugüne geldik, ne değişti? Satıcı yerine CHP geldi. Karşı duran AK Parti oldu. CHP, ‘satarız’ diyor, AK Parti, ‘satamazsın’ diyor. ‘Ucuza satıyorsun, görev zararı yapıyorsun, Beykoz'un ihtiyacı var’ diyor, diyor, diyor. AK Partili meclis üyeleri şunu dese, “arkadaşlar satmayın, bunu yapmayın. Biz geçmişte bu uygulamayı yaptık, hiç doğru yapmadık. Bari sizler yapmayın” deseler, vallahi hepsinin alınlarından öperim. Dün sen satarken iyi, bugün başkası satarken Beykoz milliyetçiliği. Bu hiç olmuyor. Dün Fatih Yılmaz Meclis Üyesiyken sesi çıkmıyordu. (Neden acaba) bugün manşet yapıyor? “Beykoz'u satıyorlar” diye.
Dün AK Parti İlçe Başkanı Özkan Aydoğan meclis olduğu dönemde arsa satışlarına sesini çıkarmazken bugün AK Parti Meclis Grubu'nu yanlış yönlendiriyor. Beykozlular bir öyle bir böyle davranış modellerine itibar göstermiyor. AK Parti gerçekçi muhalefete başlamalıdır.
Türk kadını
5 Aralık 1934’te Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını tanımıştır. O tarihlerde bırakın dünyayı Avrupa'nın birçok ülkesinde kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktu. Bu ülkelerin içinde Fransa, İtalya, Belçika, Yunanistan, İsviçre ve Portekiz gibi ülkelerde bulunuyordu. Atatürk Türk kadını için çok anlam ifade ediyor. Bırakın bir avuç zümrenin Atatürk düşmanlığı yapmasını, onlar dinden beslenen son artıklarıdır. Belediye meclis üyeliği yaptığım yıllarda hiç es vermeden her 5 Aralık'ta AK Parti Kadın Kolları Başkanı (Sevim Gülşen, Gaye Zayıf) CHP Meclis Grubu'na çiçeklerle gelirlerdi. Atatürk'e şükranlarını sunarlardı. Bunlar çok güzel hareketlerdi. Bu yıl aynısını belediye başkanımız Alaattin Köseler de yapmış. Meclis sadece siyasetin var olduğu yer olmamalı. İlçe barışının güzel örneklerine sahne olunmalı.
Tebrik ederim. Anlayan için güzel bir yazı.
Erdal Bey kardeşim, hurufattan yetişen Matbaacı ve Gazeteci bir Ailenin evladıyım.
Samimi olarak şunu ifade etmek isterim ki! Dürüst ve Tarafsiz olduğun zaman, kalemini kimse kıramaz.
Sevgi ile kal, tarafsız kal.