Asım ÖZDEMİR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 20/12/2012 23:11
  • 34.938

1800’lü yılların başında...

Özel bir girişimci tarafından Beykoz’da bir tabakhane olarak kurulan Deri, Kundura Fabrikasının 1812′de devletçe satın alınarak Debbağhane-i âmire adıyla bir deri fabrikası ola­rak işletmeye açılmasıyla birlikte Beykoz’da hareketli bir yaşam başlamıştı. Daha sonra Deri Kundura Fabrikası olarak kamu yararına faaliyetlerine devam ederken, aynı zamanda bir sanayileşme hamlesi olarak Beykoz’da büyük bir iş hacmi yaratmış bu arada fabrika çalışanları boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla çeşitli dallarda sportif etkinliklere katılmaya başlamışlardı.

1900’lü yılların başlarında ise Türk Edebiyatının ünlü simalarından yazar, gazeteci ve yayıncı Ahmet Mithad Efendi’nin1880 yılında bir çiftlik satın alarak Beykoz’a yerleşmesi ve daha sonra satın alarak yerleştiği yalıda sanat ve edebiyat çevrelerinden pek çok ünlü ismi burada ağırlamasıyla Beykoz’da sosyal hayatın temelleri atılmış oluyordu.

Daha sonra Beykoz’un önde gelenlerinin de katılımıyla, Ahmet Mithad Efendi’nin öncülüğünde, çoğunluğunu Deri Kundura Fabrikası çalışanlarının oluşturduğu gençler, Beykoz’da sosyal etkinliklerin yanında sportif faaliyetlerin de başlamasının temellerini atmış oluyorlardı. Bu dönemde Beykoz Sporun da kuruluş günleri olarak Türk Spor tarihine altın harflerle yazılmaya başlamıştı. Beykoz’da sportif etkinlikler, öncelikle cimnastik dalında başlamış, daha sonra basketbol, futbol, voleybolla devam etmiş, daha sonraki yıllarda yüzme ve kürek dallarında zirve yapmıştır.

İlk anlarda yasak olan Futbol branşı korkarak oynanan bir oyun durumundaydı. Ancak o dönemlerde avlanmak amacıyla Beykoz’a gelen saray erkânı ve çocukları tarihi çayırda futbol oynayabiliyordu. Beykozlu gençlerde saray erkânının çocuklarıyla maç yapma olanağı bulabiliyorlardı. Futbola karşı çıkanlar, “bu oyunu sadece gâvurlar oynar!” teziyle, futbol oynayanların karakollarda nezarethanelere bile atılmalarına yol açabiliyordu. Bu konuda canlı kaynağım, 1982 yılında 89 yaşındayken bir sohbet esnasında dinleme mutluluğuna eriştiğim Banka Emeklisi A.Kamil Tuğhan Amcadır.

Bu Tarihsel öykünün kısaca anlatımından sonra benim asıl vurgulamak istediğim konu, Beykoz’da sporun gerilerde kalan birinci 100 yılının 2000’li yılların başına kadar olan tarihsel gelişimini, bu gelişimde aktif olarak yer alanları, başarılı olanları, geniş kitlelerin spor yapamama nedenlerini araştırarak elde edeceğim bilgileri sizlerle paylaşmak olacaktır. İşte 1900’lü yılların başından günümüze Beykoz’da Spor:

Tarihte Beykoz, Osmanlılar Döneminde tam bir spor merkeziydi. Klasik dönemde Beykoz daha çok avcılık ve atıcılık sporlarının icra edildiği bir yer olarak şöhret olmuşken, Tanzimat’tan sonra, batı tipi yaşam biçiminin Osmanlılarda yerleşmesine paralel olarak, sportif etkinlikler çeşitlenmiştir. Beykoz ‘da bol olarak bulunan çayırlar hem zemin olarak sportif etkinliklere uygun olması, hem de izleyici bulabilmesi nedeniyle İstanbullu sporseverler için hep tercih nedeni olmuştur. Bu nedenle başta Beykoz Çayırı olmak üzere, Sultaniye ve diğer çayırlarda, askeri ve sivil okullar, spor cemiyetleri spor gösterileri yaparlar, yağlı güreş müsabakaları düzenlenir, ip cambazları hünerlerini sergiler ve lunaparklar kurulurdu.

Mahalli lig dönemine bakacak olursak, Beykoz Spor Kulübü ve İstanbul’un diğer büyük kulüpleri maç ve antrenman yapmak için Beykoz çayırlarını tercih ederlerdi. Sportif etkinliklere sürekli olarak ev sahipliği yapan Beykoz halkı da spora karşı ilgisiz kalmamış mahalle ve köylerde spor kulüpleri kurmaya başlamıştır. Bu konuda da her alanda olduğu gibi Beykoz’a büyük katkıları olan Ahmet Midhat Efendi ‘ dir. Ahmet Midhat Efendi bu günkü Beykoz Spor Kulübünün ilk temellerini “Beykoz İttihat ve Teâvün Cemiyeti” adıyla o dönemde atmıştı. Tarihi önem taşıyan bir başka spor kulübü ise Anadoluhisarı İdmanyurdu ‘dur.

1908 de kurulan Beykoz İttihat ve Teâvün Cemiyetinin gelişerek Beykoz Gençlik Kulübü olmuştur. 1911 yılından sonra kulüp Beykoz Şark İdmanyurdu adını alarak, yine o yıllarda kurulan Zindeler Yurdu Kulübü ve Anadoluhisarı İdmanyurdu ile girilen tatlı rekabet sonucu Beykoz’un iyi topçuları bu üç kulüp arasında bölünmüştür. Zindeler Kulübü birçok güzide oyuncu yetiştirmiştir ki, bu oyuncular olimpiyatlara katılmışlar ve birçok başarıya imza atmışlardır. İbrahim Bey 1924 Paris olimpiyatları milli futbol kadrosuna dâhil olmuştur. Burhan Bey 1928 Olimpiyatlarına iştirak etmiştir. Beynelmilel olan oyuncularımız: Zeki, Emin Malik ve Rıdvan Beylerdir. İstanbul karmasına seçilmiş olan Bahadır Sedat, Sait ve Şahap Beyler vardır.

1921 yılında Beykoz’da bulunan iki kulüp “Beykoz Zindeler İdmanyurdu “adı altında birleşmişler ve forma rengini de “Sarı Siyah” olarak belirlemişlerdir. Bu tarihten sonra gittikçe güçlenen Beykoz Kulübü Futbol Takımı 1925 yılında 2. Lig şampiyonluğunu kazanarak 1. Lige yükselmiştir. 1931–1932 futbol sezonunda üç büyüklere rakip olmuş ve ligde üçüncülük gibi çok iyi bir derece yapmıştır.

Kulübümüzün kısa sürede gelişip güçlenmesinde zamanın ünlü futbolcusu daha sonra yöneticisi olan Kelle İbrahim’in önemli katkıları olmuştur.

Kulübümüzün spor tarihimizdeki bir başka önemli özelliği de tarihte ilk Yelken ve Kürek takımlarını kurup bu branşlarda da birçok başarılara imza atmış olmasıdır. Kulübümüz bünyesinde faaliyet gösteren Basketbol takımımız zaman zaman önemli başarılara imza atarak 1949 yılında Türkiye Şampiyonluğunu elde etmiştir.

Köklü bir maziye sahip Beykoz, 1959’da başlayan 1. Futbol Lig’inin ilk sezonunda yer alıyordu. 1966’ya kadar 8 sezon bu ligde mücadele etti. 1966’da küme düşen futbol takımı, mücadelesine 3.Ligde devam etti. 1981’de yeniden 2. Lig’e yükselen takım, yıllarca Süper Lig hayaliyle yanıp tutuşsa da bunu başaramadı. Son yıllarda ise inanılmaz bir düşüşle Bölgesel Amatör Liglere kadar düşmüş bulunmaktadır. Yelken ve kürek takımlarıyla da önemli başarılar kazanıldı. Basketbol şubesi de bulunan Beykoz, aynı zamanda 2 yıl Beko Basketbol Ligi’nde mücadele vermiştir.

Yaklaşık birinci 100 yılın ilk 50’sinde ne yazık ki Beykoz ve Anadoluhisarı İdmanyurdu takımlarının dışında, bir başka kulüpsel bazda sportif gelişime rastlayamıyoruz.

Tarihsel gelişimi itibariyle Beykoz’da sporun birinci 100 yılında, değerli büyüklerimiz, o günün zor koşullarında spor adına güzel şeyler yapma gayreti içersinde olmuşlar, sporcu bir jenerasyon oluşturma yolunda önemli adımlar atmışlar, ancak sporu geniş kitlelere yayma, sporu bir yaşam biçimi şeklinde algılayan bir toplum oluşturma çabalarında ne yazık ki istenilen başarı düzeyine ulaşamamışlardır. Örneğin, sınırlı sayıda sporsever gençler, kürek ve yüzmenin yanında futbol ve basketbol de oynamışlardır. Cimnastikle ilgilenirken bir yandan da voleybol oynamışlardır. Kısaca spor yapanlar yaşam alanları içersinde hep mutlu bir azınlık olarak kalmışlardır. Yine de bu olumsuz koşullarda Branşlarına göre Beykoz’da Sportif alanda iz bırakanları ismen yad etmeden geçemeyeceğim;

Öncelikle 3 büyük Başkanımızı saygıyla yad ederek başlayalım:

Cevat Taray, Saadettin Arseven, Cemal Kura.

Daha sonra branşlara göre Beykoz’un adını tüm ülkeye duyuran başarılı sporcularımıza gelince;

FUTBOL:

Mehmet Ali Has

Nusret Ülük

Hasan Önal (Helvacı)

Aydın Sümer

Cemal Topaloğlu

Mustafa Yürür

Necmi Mutlu

Şirzat Dağcı

Fahrettin Cansever

Mehmet Ekerbiçer

İsmet Berberoğlu

Abdullah Matay

Gazanfer, Bahadır, Kamuran Olcayto Kardeşler

Tekin Bilge

Yordan

Nihat Akbay

Sıtkı Taşer

Saim Tayşengil

BASKETBOL:                                                                                                         

Nejat Tözge                                                                             

İbrahim Sulu                             

İsmail İslamoğlu                        

Cemal Çetinberk                                          

Bülent Nart                                                 

Özdemir Özavcı                          

Adnan Erdoğan                                               

Nedret Kurcan                                                

Nedim                                                          

Bülent                                        

Erkul Tetik                                                                    

Özcan Aytekin                                                                 

Altan Birben

Nurgün             

YÜZME:

Bedri Alev

Yaşar Albayrak

Muammer Atakan

Victoria Rula

Oktay Bağış

Ahmet Salih Çakmak

Ahmet Geç

Atilla Oruç

Fahir Kıral

Enver Mendi

KÜREK:

Yusuf Dayı

Yavuz Kuyaş

Nimet Sınay

Ceyhun Çakmak

Tarlan Özalpsan

Ahmet Sarıoğlu

Erdoğan Kurtuluş

Vural ve Refik Cin kardeşler

Suzan ve Şule Kardeşler

Nebahat Abla ve kardeşleri

ATLETİZM:

Ayşegül Baklacı

Erdem Güler

İkinci 50 yıllık periyota gelince, dar kalıplarıyla, dışarıdan göç almadan ilk 50 yılını tamamlayan Beykoz, Deri Kundura, Tekel ve Paşabahçe Şişe Cam fabrikalarının yarattığı istihdamın da etkisiyle Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden göç almaya başlamıştır. Bu üç büyük fabrikada çalışan işçi sayısı 5000’i bulurken, bu tesisleri destekleyen yan sanayi kuruluşları (özellikle cam sektöründeki cam atölyeleri, sayacılar vs.) Mobil, Petrol Ofisi, Deniz Kuvvetleri çalışanlarıyla birlikte bir nüfus patlaması yaşamış, bu durum, güzel ilçemizin sosyal ve sportif profilinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

İşte bu tarihlerde başta Paşabahçe Spor Kulübü olmak üzere, Kanlıca, Ortaçeşme, Çubuklu spor kulüpleri spor arenasında yerlerini almaya başladı. Daha sonra 1980’li ve takip eden yıllarda Kavacık, Soğuksu, Çiğdem, K.Sırtı Mesudiye, Tokatköy, Elmalı, Çavuşbaşı Küçüksu Y.Mahalle, Marmara Üniversitesi, Riva, Beykoz Belediye ve Anadolukavağı Spor kulüpleri kurulmuş ancak etkinliklerini yalnızca futbol branşında gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen ve kısıtlı olanaklarıyla özverili sporseverlerin katkılarıyla yaşam savaşı veren Tekwando-Boks-Tenis-Karate-Judo-Halk Dansları kulüpleri de bulunmaktadır.

Az ya da çok sporla ilgilenen Beykoz halkının en büyük noksanı ise tesis fakiri bir ilçe olmasıdır. İlk 50 yıla tarihi Beykoz çayırıyla, doğal spor alanı olan Boğazın temiz suları ve R. Şahin Köktürk Kapalı Spor Salonu dışında doğru dürüst bir tesis bulunmamaktadır. Tarihsel dokusunun zenginliği, Boğazı ve doğal güzellikleriyle bir Spor Merkezi olması gereken Beykoz ne yazıktır ki tesis fakirliği yüzünden bu unvanı bir türlü elde edememiştir.

Son 10-15 yıla göz attığımızda ise, sporu seven ve ilgi duyan yerel yöneticiler, mülki amirler, sivil toplum kuruluşları ve birçok dernek temsilcilerinin çabalarıyla bir tesisleşme atağı başlatılmış ancak bu arada 100. Kuruluş yılında zaten son derece mütevazi tesislere sahip olan Anadoluhisarı İdmanyurdu spor tesisleri, spor düşmanlarının aldıkları bir kararla yerle bir edildi. Ne diyelim yapan değil yıkan zihniyet en kısa zamanda kendi yıkımını gerçekleştirir.

Ha bir de, yıllarca Beykoz’da halkın ekonomik gücünün ve refah düzeyinin üst düzeylerde seyretmesini sağlayan istihdamı yaratan Deri Kundura, Tekel ve Şişe Cam Fabrikalarında üretimin durdurulmasıyla çark tersine dönmeye başladı. İşsiz kalan insanların yaşadıkları ekonomik zorluklar nedeniyle Beykoz göç alırken sürekli göç veren bir ilçe konumuna geldi. Bu durum tarihi ilçemizin sosyal ve sportif yaşamını olumsuz etkilememesini dilemekten başka çaremiz de yok aslında. Beykoz da spor adına sorun 2. yüzyılında beklenilen ve hedeflenen yazımda görüşmek üzere.

Yazarın Yazıları