Beykoz’da gezilecek en turistik yerler

  • 0
  • 13359
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler
Beykoz’da gezilecek en turistik yerler

Anadolu Yakası’nın en sevilen ve en çok ziyaret edilen semtlerinden biri olan Beykoz, birbirinden güzel turistik cazibe merkezleriyle dolu dolu bir gününüzü sıkılmadan geçirebileceğiniz semtlerden biri.

Beykoz gezilecek yerler listesine eklenebilecek o kadar çok şey var ki, tüm bu turistik noktaları bir günde keşfetmek bile kolay değil. 

İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında yer alan Beykoz, diğer semtlerde pek rastlanmayan çok özel bir karaktere sahip. Beykoz'dayken kendinizi büyük bir şehirden çok uzakta, hayatın sakin ve huzurlu olduğu eski bir balıkçı kasabasında gibi hissedebilirsiniz.

Beykoz gezilecek yerler listesi 

Beykoz, İstanbul'da yaşayanlar arasında ikinci köprü olarak da bilinen Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne yakındır. Köprünün bittiği mahalle Kavacık. İstanbul'un her yerinde olduğu gibi yüksek ofis blokları, kafeler, restoranlar görebilirsiniz ama merkeze sadece 10 dakika uzaklıkta araçla giderseniz Beykoz'un farklı olduğunu göreceksiniz. 

Beykoz, yeşillik açısından oldukça zengindir ve İstanbul Boğazı ve Karadeniz boyunca uzanan uzun bir sahil şeridine sahiptir. Boğaziçi yolunu takip ederek Beykoz'a geldiğinizde sizi Anadoluhisarı karşılar ve yolu takip ederseniz Boğaz ile Karadeniz'in birleştiği deniz kıyısında son bulursunuz. Ayrıca sahil şeridini takip ederken medeniyetten uzaklaştığınızı ve karış karış doğanın içine girdiğinizi fark edeceksiniz. 

Anadoluhisarı 

Beykoz'a gelen ilk mahalle Anadoluhisarı'dır. Göksu Nehri burada İstanbul Boğazı ile buluşuyor. Bölge, mahalle ile aynı adı taşıyan kalesiyle ünlüdür. Anadoluhisarı (Anadolu kalesi), Osmanlı'nın ikinci Konstantinopolis Kuşatması'ndan önce Sultan Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra kale kullanılamaz hale geldi. Kale 1993 yılında yeniden dekore edilmiştir ancak bugün ziyarete kapalıdır 

Kanlıca 

Anadoluhisarı'nın yanında yer alan Kanlıca, Beykoz'un en ünlü semtlerinden biridir. Kanlıca, pudra şekeri ile yenilen özel yoğurduyla ünlüdür. O kadar seviliyor ki gezerken tarihi konaklar, İstanbul'un çok ünlü ve en pahalı evleridir. Akşamları Kanlıca çok güzel bir atmosfer sunuyor. Mahallenin bu özelliğinden bahseden çok eski bir Türkçe şarkı vardır. Çevirisi “Kanlıca'da bir geceye bir can veriliyor- Kanlıca'da İstanbul'un gizemi çözülüyor-su ile mehtap oyunları, ışıklar konuşmaya başlıyor-Kanlıca'da eski aşklar bile uyanıyor. 

Polonezköy 

Polonezköy (Adampol), Beykoz'da bulunan bir Polonya köyüdür. Adampol, Prens'in Lazarist'ten araziyi satın almasının ardından Polonyalı devlet adamı ve yazar Adam Czartoryski tarafından 1842'de kuruldu. Köye Adem'in çiftliği anlamına gelen Adampol adını verdi. Köyün ilk sakinleri tarım ve ormancılıkla uğraşan Polonyalılardı. Lehçe konuşuyorlardı ve kendi kültürlerine ve yaşam tarzlarına göre yaşıyorlardı. Beykoz-Adempol arasına yapılan yolun ardından köy daha çok ziyaretçi çekmeye başladı. Daha sonra köylülerin otel ve dükkânlar açmaya başlaması Polonezköy'ün artık turistik bir köy haline gelmesine neden olmuştur. Ayrıca her yıl Polonezköy ve Adampol arasındaki kültürel ilişkiyi geliştirmeyi amaçlayan bir festival düzenleniyor. Günümüzde köyde, bazıları hala akıcı bir şekilde Lehçe konuşabilen yaklaşık 1000 kişi yaşıyor. 

Anadolukavağı 

Cenevizliler tarafından kurulan Anadolu Kavağı, deniz kenarında çok küçük bir balıkçı köyü. Köy, 15. yüzyılda inşa edilen Yoros Kalesi nedeniyle tarihi bir atmosfere sahiptir. Joshua Tepesi'nin kuzeyinde yer alan kale, fotoğrafçılar ve manzara arayanlar için güzel bir manzaraya sahiptir. 

Küçüksu Kasrı 

Bu gösterişli av köşkü 1856-57 yıllarında Sultan Abdül Mecit tarafından yaptırılmıştır. İstanbul Boğazı'nın Göksü Deresi ile birleştiği bu pastoral noktada eski padişahlar ahşap köşkler inşa etmişler ama mimar Nikoğos Balyan, hükümdarı için mermerden rokoko bir mücevher tasarlamış. Feribottan süslü dökme demir çitini, tekne iskelesini ve düğün pastası dışını göreceksiniz. Döşenmiş iç Dentur Avrasa indi-bindi feribotudur. Buraya otobüsle geliyorsanız Küçüksu durağında inebilirsiniz. 

Mecidiye Kasrı 

İstanbul’un en eski yapılarından biri olan Mecidiye Kasrı, Boğaz’daki kagir üslupla inşa edilen ilk yapıdır. Kasrın inşaatine 1845 yılında Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın isteği ile başlanmış ancak paşanın vefatı sebebiyle oğlu Said Paşa tarafından tamamlatılmış ve 1854 yılında Sultan Abdülmecid’e hediye edilmiş. 

Beykoz Mecidiye Kasrı 1997 yılında milli saraylara bağlanmış, 2010-2016 yıllarında restorasyon çalışmalarının sona ermesiyle birlikte 2017 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. Günümüzde İstanbul’un en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Mecidiye güzelliği, büyülü atmosferi ve Asya ile Avrupa'nın buluşma noktasındaki özel konumuyla İstanbul Boğazı, tarih boyunca şehrin ticari, ekonomik ve sosyal hayatı kadar güvenlik açısından da önemli olmuştur. 

Bu nedenle saldırılara karşı İstanbul Boğazı'nın iki yakasında tarihi yapılar nokta nokta görülebilir. Yıldırım Bayezid olarak da bilinen Osmanlı Padişahı I. Bayezid tarafından yaptırılan Anadoluhisarı ve torunu Sultan II. Mehmed tarafından yaptırılan Rumeli Hisarı bunların en ünlüleridir. 

Tepenin kuzeyinde Yoros Kalesi yer alır. Yeşu'nun mezarı Boğaz'ın manevi koruyucusu olarak hizmet ederken, Yoros Kalesi de boğazın girişini kontrol etmek amacıyla inşa edilmiştir. Anadolukavağı Kalesi veya Ceneviz Kalesi olarak da bilinen kalenin adının Yunanca kutsal yer anlamına gelen “hieron” kelimesinden geldiği söyleniyor. Ancak Yoros isminin dağ anlamına gelen “oros”tan geldiğini söylemek daha doğru olabilir. Günümüzde kaleden sadece kalıntılar kalmış olsa da, kahvaltı fiyatları burada biraz daha pahalıdır. Ayrıca dışarıdan yiyecek ve içecek getirilmesine de izin verilmiyor. 

Yaklaşık 210 bin metrekarelik alanı kaplayan Mihrabat Korusu, İstanbul’un yoğurdu ve tarihi atmosferi ile ünlü semti Kanlıca’nın üst kısmında yer alıyor. Konumu gereği yeşil alan, boğazın iki yakasını aynı kare içerisinde görmeyi mümkün kılıyor. 

İstanbul’un eşsiz manzarasına sahip olan korularından birisi olarak karşımıza çıkan Mihrabat Korusu Kanlıca sırtlarında yer almaktadır. Yaklaşık olarak 3 kilometrekarelik bir yürüyüş parkuruna sahip olan koru Ortaköy Sahili, Rumeli Hisarı, İstinye Koyu gibi güzeller güzeli muhteşem manzaraları görmektedir. Beykoz gezilecek yerler listesi için önemli bir sıraya sahip olan bu koruyu da mutlaka görün deriz.

Beykoz Cam ve Billur Müzesi 

13. Yüzyıldan 20. Yüzyıla kadar uzanan Türk ve Avrupa cam sanatını görebileceğiniz bu müze, Beykoz’da gezilmesi gereken en popüler turistik cazibe merkezlerinden biri olmaya devam ediyor. Ziyaretçilerini cam ve kristal sanatı tarihine özgün bir yolculuğa davet eden müze, her yaştan ziyaretçinin ilgisini çekiyor.

Müzenin bulunduğu tarihi bina ise, başlı başına bir tarihi eser. Bu bina, 1800’lü yıllarda Sultan Abdülaziz’in paşalarından olan Abraham Paşa tarafından 350 dönüm arazi üzerine yaptırılmış. 12 farklı bölümden oluşan müzede, Osmanlı döneminde kullanılan cam eşyalar ağırlıkta olsa da, Selçuklu dönemine ait eserler de sergileniyor.

Boğaz'ın serin sularında Beykoz Su Sporları Festivali başlıyor
Önceki Boğaz'ın serin sularında Beykoz Su Sporları Festivali başlıyor
Parkinson hastaları Beykoz'da buluştu
Sonraki Parkinson hastaları Beykoz'da buluştu