Kader GÜR
  • 25/12/2016 Son günceleme: 25/12/2016 17:57
  • 8.447

Tabii bizler dernekçiliği değerlendirirken, farklı değerlendirmek durumunda kalıyoruz.

Sivil Toplum Örgütü, yani (STK) dediğiniz zaman hemen aklımıza yöre derneği gelir. Beykoz'da da tabii ki eskisi gibi değil dernekçilik. Biraz daha derlenip toparlansalar da henüz istenilen ciddiyette değiller... Bana göre birçoğu hala tabela ve mahalli işlerle meşgul. Sivil Toplum Örgütü (STK) olabilmek bana göre geniş bir yelpazeyi kapsamak, sözü dinlenir olmaktır…

Hem STK olup hem siyasetçi olunur mu? Diye hep kendime sormuşumdur… Bu nedenle hem STK olup hem de siyasetle uğraşanları takip etme gereği hissetmişimdir... STK içinde olan birçok insanın bir sonraki durağının siyaset olduğunu görünce, ister istemez dikkatinizi çekiyor.

Mesela çeşitli derneklerin bürokratlara yapmış oldukları ziyaretlere baktığınız zaman hep kendi hemşerileridir. Yani İstanbul'da bir Giresunlu ya da Kastamonulu veya Rizeli milletvekili sadece kendi hemşerilerini temsil etmesi için mi seçilmiştir, ya da bir bürokrat sadece kendi hemşerilerine hizmet etmek için mi o göreve getirilmiştir?

Beykoz bu manada oldukça dertli bir bölgedir...

STK'lar kanalıyla Beykoz siyaseti zaman zaman çok kirlenmiştir... STK'ların seçim dönemlerinde siyasileri tehdit ettiklerini maalesef biliyoruz. Bu tehditler siyaset üzerinde etki yapmasa da, STK'ların ya da diğer adıyla derneklerin işlevselliğini sıfırlamıştır.

Beykoz'da mevcut durum nasıl değerlendirilmelidir?

Dernekçilikten siyasete geçenlere, ya da geçmek isteyip de geçemeyenlere bir bakalım… Sadece bir bölge insanın verdiği oyların iktidara taşıdığı bir parti ya da bir belediye başkanı var mıdır? İşin aslına bakarsanız Metropollerde yörecilik adayların işini hep zorlaştırmıştır.

Mesela 2014 Yerel Seçimleri’nde belediye başkan aday adayı olan Ali Bilir bölgeciliğe sert tepki gösteren isimlerden biriydi o günlerde. Ama şu anda bir derneğin başına geçen Ali Bilir bölgecilikten medet beklemektedir. Ali Bilir'in geçmişinden yola çıkarak, Belediye Başkan yardımcılığına gelişini değerlendirdiğinizde, "STK'lar siyasete yeni isimler kazandırıyor" şeklinde yorumlayabilirsiniz… Fakat Ali Bilir siyasette başarılı olmuş mudur? Bu yönüne de bakmak lazım…

Mesela bir kaç örnek daha verebiliriz… Eski meclis üyesi olan Fatih Yılmaz... Samsunlular Dernek Başkanlığı yaptı. Bir dönem birbirimizden çok hoşlanmasak da Fatih Yılmaz bu anlamda iyi bir örnektir. Dernek Başkanlığı'nı da, Meclis üyeliğini de bir çırpıda kaldırıp atmıştır...

Hasan Karakaya, Fuat Kuş Giresunlular Dernek Başkanlığı'nı tamamen kendi istekleriyle bırakmışlardır… Bu arkadaşlarında zaman zaman siyasi hamleleri oldu. Yine AK Parti siyasetine çok uygun birisi olmadığını düşündüğüm Adnan Çeliker de Sinoplular Dernek Başkanlığı'nı bırakarak bu alandan çıkmıştır. Mustafa Demir ve Özer Güneş Sivaslılar Dernek Başkanlığından kendileri ayrılmışlardır... Yine ilk etapta siyasetin içinde olup da, daha sonra Rizeliler Derneği’ni kuran Sedat Kuvel ve Haydar Çelik de kendi iradeleriyle sonlandırmışlardır STK dönemlerini…

Arşivleri karıştırdığınız zaman, Hasan Karakaya'nın Beykoz Dernekler Birliği Başkanı olduğu zaman 2B rayiç bedelleriyle ilgili Vapurlarla Eminönü'ne gidilmesi; buradan da, defterdarlığa yapılan yürüyüş çıkar karşınıza. Başka da Beykoz'a katkı sağlayan bir şey bulamazsınız dernekler adına... Beykoz'da dernekler üç beş hemşerinin bir araya gelerek sohbet ettiği küçük küçük gruplara neden ve niçin dönüştürülmüştür?

Aslına bakarsanız; Giresunluların, Kastamonuluların, Orduluların, Doğu Karadenizlilerin, Trabzonluların ve Karslıların Beykoz’da ele avuca gelir tarafları vardır... Ama maalesef Beykoz onlar için yaşadıkları yerden öteye geçememiştir. Yerel milliyetçilik ya da kendilerini öne çıkarma kavramıyla dernekçilik yapılmaktadır Beykoz’da. 

Buna bir örnek verecek olursak, geçtiğimiz günlerde yapılan Giresunlular 30. yıl kutlama programı Ali Bilir’in kendi reklamını yapmasından başka Beykoz’a ne fayda sağlamıştır?

Ali Bilir, bizim gibi sıradan bir vatandaşken, Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı oldu. Onun ardından hızlı yükselişi ile Beykoz’da hafızalarda yer tutan birisi olarak, yine siyasette çeşitli hamleler yapsa da istediğini elde edemeyince bu kez dernek üzerinden varlığını muhafaza etmeye çalışıyor. Bumudur STK, bumudur dernekçilik? Veya dernekçilikten gelip siyasette başarılı olmak?

Peki, Ali Bilir'in bundan sonra uğrunda mücadele ettiği siyasette varlık göstermesi mümkün müdür? Elbette ki mümkündür? Bu günkü siyasi yapının; iktidar, muhalefet fark etmez, hesap sormak gibi bir kriteri olmadığı için Bilir'in böyle bir imkânı vardır? Hal böyle olunca STK’ların toplumdaki rolünü de siyaset eliyle belirlemiş oluyorsunuz.

Gelelim yine Beykoz'da küçümsenmeyecek bir durumda olan Kastamonululara; Beykoz'da iki taneler. Kastamonulular ve KAS-DER. Geçmişte bunlar bir araya gelmişti... İyi de olmuştu... Şimdi yine bölündüler. Neden bölündüler? Derneği elinde tutanlar muhtemelen diğerlerini dışlamıştır. Amaç hep daha iyi hizmet etmekse, bu bölünmüşlük bu çekememezlik niye? O zaman amaç daha iyi hizmet değil de, kişilerin menfaatimi?  

Aslında STK'ları siyasetin üstüne taşımak lazımdır... Sivil toplum, fikirler ve yapılan tartışmalar sonucunda bölgeye zenginlik katması gereken kuruluşlar olmalıdırlar. Fırsatçılık STK'ları kirlettiği gibi, "böl parçala yönet" stratejisine de ciddi oranda katkı sağlamaktadır.    

Beykoz siyasetine STK üzerinden gelmek bence mantıklı bir yaklaşım değildir. Beykoz'un daha çok akademik ve mühendislik yönü olan kadrolara ihtiyacı vardır! Çünkü önümüzdeki süreçte Beykoz yeniden yapılanacak, yeniden inşa edilecektir...

Diyeceksiniz ki, terörün egemen olduğu bir dönemde böyle bir yazı çok mu gerekliydi... Belki zamansız oldu ama bu bölünmüşlüğün ve kutuplaşmanın terörün hedefleri arasında olduğunu unutmamak gerekir!     

Yazarın Yazıları