“Bizim toplumumuzda böyle bir bakış açısı var maalesef. 'Eleştiriliyorsan doğru yoldasın'... Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi?
”
Eleştirinin maksadı nedir, eleştiri neden yapılır?
Tamam, eleştirilmen, ortaya bir eser koymuş olduğunun teyidi olabilir ama doğru yolda olduğun anlamına asla gelmez!
İftira, karşılıklı söz dalaşı, özel hayata müdahale… Bunlar eleştiri değildir! Eleştiri ortaya konulan esere yönelik düşüncelerinizi olumlu veya olumsuz ifade etmiş olmanızdır. Eserden kasıt bir kitap değildir. Bu bir siyasi anlayış, bir yapılanma, ya da toplumu ilgilendiren bir icraat olabilir…
Ancak yapılan eleştirileri dikkate alır, o eleştirilerin gereğini yaparsan eserini toplumun daha geniş bir kesiminin hizmetine sunabilirsin…
Eleştirilere göğüs germek zordur… O zorluklara göğüs gerebildiğin, cevap verebildiğin, gereğini yapabildiğin, dikkate aldığın sürece olgunlaşıyor, önce tecrübe sahibi sonra da kıdemli olarak anılıyorsun… Geniş ufuklu kurumlar ya da kişilerin kendilerine yöneltilen eleştirileri, "eleştiriliyorsan doğru yoldasın" anlayışıyla görmemezlikten gelmeleri aslında bir çaresizliğin ifadesidir… Toplumsal hareketleri en doğru yönlendiren iyi niyetle samimiyetle yapılan eleştirilerdir…
Eleştirinin tanımlamasını bu şekilde yaptıktan sonra geçelim esas mevzua… Ülke olarak oldukça sıkıntılı bir dönemden geçtikten sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik referandum önümüze konuldu…
Gerek evet, gerek hayır cephesinde yer alan bildik kesimler hemen harekete geçti. Vitrinler doldu taştı… Fakat sokaktaki vatandaşta bir kıpırdanma olmayınca, ne evet çiler, nede hayırcılar istedikleri atmosferi bir türlü oluşturamadılar… Hayır, cephesine yönelik güvensizlik ve buna bağlı olarak beceriksizlik olduğu söyleniyor, evet cephesinde de samimiyetsizlik ilk kez bu kadar sırıtıyor.
Nedir bu evet cephesindeki samimiyet problemi? Nedir biliyor musunuz? Eleştirileri dikkate almamak, günü kurtarma politikasıyla dikkate almış gibi gözükerek, AK Parti’yi bir insan değirmenine dönüştürmüş olmak…
Bunu bizim cephe hep yapıyor maalesef… Beykoz ekseninde değerlendirecek olursak, gerek Beykoz Belediyesi gerekse AK Parti ile ilgili yapılan eleştirilerin bu zamana kadar dikkate alındığını hiç görmedim, duymadım… Her sıkıntılı süreç öncesi bir iki laf, ‘tamam sakin olun, seçimler bitene kadar sesinizi çıkarmayın, sonra bakacağız’ diyorlar. Sonra bir bakıyorsun ki, ‘gereğini yapmışlar kapının önüne koymuşlar seni… Bizim cephede eleştiri yapanlar hep bedel ödediği için eleştiri yapan pek bulamazsınız… Aslında referanduma yönelik bugünkü cılız tablo bir eleştiridir… Anlayana! Beykoz’da AK Parti’ye gönül veren binlerin sessiz durması kendilerine yapılan haksızlıklara bir eleştiridir…
Bu sessizlik, AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Gürkan’ın seçimler öncesi taşeron işçileri, ‘bizden olmayan dışarı çıksın’ diyerek tehdit etmiş olmasına yönelik bir eleştiridir…
Bu sessizlik, muhtarları saatlerce kapılarda bekletip de, sonra görüşmeden geri yollayanlara bir eleştiridir.
Bu sessizlik, ehil olmayan insanların makam sahibi olduklarında yapmış oldukları haksızlıklara karşı bir eleştiridir.
Bu sessizlik, 10 yıl önce bir kuru maaşla geçinip bugün saltanat sürenlerden hesap sormayanlara bir eleştiridir.
Bu sessizlik, 15 Temmuz FETÖ teşebbüsü üzerinden haksız kazanç elde edenlere bir eleştiridir.
Bu sessizlik, haksız kazanç elde edenlere göz yumanlara bir eleştiridir
Bu sessizlik, AK Parti’yi kendi çıkarları için kullanan, kendisini partiye alan insanı bile ayak oyunlarıyla partiden dışarı atan Tuncer Dede’nin SKM Başkanı yapılmasına bir eleştiridir…
Bu sessizlik, Gençlik kollarını kendi çıkarları için yönlendiren, yönlendiremeyince de gençleri partiden dışarı atanların hala gençliğin lideri olma heveslerine bir eleştiridir.
Bu sessizlik, verilen vaatlerin yerine getirilmemiş olmasına bir eleştiridir.
Bu sessizlik, parti disiplininin işletilmesi durumunda ihraç edilebilecek insanların hala AK Parti’de yönetici olmasına bir eleştiridir.
Bu sessizlik, bu milletin Recep Tayyip Erdoğan’a duyduğu güven sonucunda, çıkacak olan yüzde 60’lık ‘EVET’i, ‘biz başardık, biz aldık’ diyerek daha da böbürlenecek olan bu günkü riyakârlara, ikiyüzlülere, sahtekârlara ve menfaatçilerin hala koltuklarda oturuyor olmasına yönelik bir eleştiridir!
Kader Bey çok güzel tesbitlerde bulunmuşsunuz . Sizi gönülden tebrik ediyorum . Aslında Beykoz için yaptığınız tesbitler İstanbul için de aynen geçerli diye düşünüyorum. Bu eleştirileri eskiden dinleyen akıllı uslu başlı ağabeyler bulunurdu şimdi onlar da maalesef yok . Derdini eleştirini kime nasıl söyleyeceksin. Söylesen ne fayda . Rabbim bir an önce Cumhurbaşkanımız gibi milli manevi değerler ile yoğrulmuş iyi insanları idari kadrolara getirir de bu kötü durumlardan kurtuluruz İNŞAALLAH . Selam ve Saygılar
Halil İbrahim Öztürk
AH KADER DILIM YAPRAK OLDU O YAZDIĞIN TESPITLER AYNEN KATILIYORUM YAZMADIĞIN BU PARTIYE GERCEK GONUL VERMIŞ EN ZOR ALANLARDA GOREV YAPMIŞ PARTIYI ISTEDIĞI YERE TAŞIMIŞ ARKADAŞLARIMIZIN SECME HAKLARINI ÇALIP BIR YERLERE GELEBILMEK IÇIN HERTURLU HIRSIZLIĞI MUBAH SAYMIŞ INSANLARDAN MILLLET IÇIN BIR ŞEY ISTEYEMESIN ANCAK VE ANÇAK KENDI ÇIKARVE MENFATLERI DOĞRUTUSUNDA ÇALIŞIRLAR ONUN IÇIN BEYKOZU YILLLARDIR BU YUZDEN BIR ADIM ILERLEMEMIŞTIR BUNU BEYKOZ HALKI HAKEDIYORMU DEMEKKI HAKEDIYOR BAŞKA KELIME BULAMIYORUM