Kader GÜR
  • 31/05/2017 Son günceleme: 31/05/2017 19:58
  • 9.819

Beykoz siyasetine son yıllarda bir kültür yerleştirildi. Ajanlık... Buna paralel olarak ta dalkavukluk moda oldu...

Ajan kelimesini önceleri hep derin devlet yapılanmalarında duyardık... Ama günümüzde tamamen günlük yaşantımıza girdi ve meslek haline geldi.

Siyasette, becerisi ve yeteneği olmayanlar maalesef böyle insanlık dışı yaklaşımlarla karşısındakileri kontrol etmeye çalışıyor. İçinde olduğumuz şu süreç tamamen bu şekilde yönlendiriliyor.

Şuradan yola çıkarak sizde değerlendirme yapabilirsiniz... 15 Temmuz FETÖ olayında, Türkiye'ye ihanet edip kaçanlarla ilgili, "kim hangi ülkeye kaçıyorsa o ülkenin ajanıdır" şeklinde bir yorum yapılmıştı. Bu çok doğru bir tespittir.

Beykoz'da bu günkü tabloya baktığınız da bu anlamda bir yorum yapmak mümkündür. Beykoz kamuoyunda yaşanan ve tartışılan olayları iyi analiz edin. Kimin işine yarıyor? Kim nereden, ayrılmış kimin yanına sığınmış bunlara iyi bakın.

Ben bu anlamda oldukça öngörü sahibi olduğumu söyleyebilirim... Çünkü Beykoz'da yayıncılık yaptığımız 15 yıllık süre içinde bu tarz kahpelikler hiç peşimizi de yakamızı da bırakmadı.

Bizim bu gazeteyi kurduğumuz ekibi tanıyanlar bilirler. Kimin nerede olduğuna iyi bakın! Beykoz'da bir kesimin bu gazete ekibini dağıtmak için nasıl çaba sarf ettiğini, arşivleri incelediğinizde göreceksiniz... Burada mal, mülk ve makam hırsıyla amaçlarına ulaştıkları görülse de çok şükür Dost Beykoz azim ve kararlılığı sayesinde hala ayakta...

Dost Beykoz'un kurumsal kimliğini kirletmesi için özellikle en yakınımızdaki insanları kullanmaya kalktılar... Tabii kullandıkları köpeklerle biz yollarımızı ayırınca, hemen onlara sahip çıkarak, nasıl bir karaktersiz siyaset yaptıklarını ortaya koydular...

Allah'a şükür bu zamana kadar birlikte yürüdüğümüz insanlara ihanet içinde olmadık… Hiç kimsenin de, bizim için, bize karşı olanlara ihanet içinde olmasını kabul etmedik. Delikanlı gibi dürüstçe lafımızı söyledik, yazacağımızı yazdık, çizeceğimizi çizdik...   Savunduğumuz doğruların arkasında durduk.

Haa, diyeceksiniz ki, dürüst olmak bir işe yarıyor mu? Doğru yaramıyor ama en azından vicdanen rahat ediyorsun, Allah’a el açtığın zaman yüzün kızarmıyor.

15 yıldır AK Parti camiası içinde mücadele ediyorum. Her türlü kahpeliği gördüm… Ama bu içinde bulunduğumuz dönem gibi AK Parti’nin ayaklar altına alındığına hiç tanıklık etmedim. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” vecizesine bu kadar anlam hiçbir dönemde yüklenmemişti.

Ya kardeşim biz “Bismillah” dedik yola çıktık. Sırf bize gözdağı vermek için şerefsizliği meslek edinenlerle de geçmişte yol yürüdük,  hiç çıktığımız yoldan geri döndüğümüze şahitlik etmişler mi?

Vallahi, “yazıklar olsun” desen, anlamı yok…  Yüzüne tükürsen fayda etmez… Ne diyelim, kim kime haksızlık yapıyorsa, kim kimin hakkını yiyorsa, kim menfaati için dilsiz şeytan olmaya razı geliyorsa Allah’ından bulsun…

Taa ki, o geceye kadar bu camianın hepimizin olduğunu düşünüyordum… Fakat 5 Mayıs 2017 Pazartesi günü yapılan Danışma Meclisi’nde gördüm ki, bu camia hepimizin camiası değilmiş… O toplantının ses kayıtlarını ölene kadar saklayacağım… Her dinlediğimde motive olacağım, diğer taraftan da, ‘bu sözlerin sahibi; bu utançla, bu rezillikle, iki genç insanın üzerinden kahpece siyaset yapma alçaklığıyla nasıl yaşıyor’ diye düşüneceğim…

O gece, bana göre; etkisi yıllarca sürecek tarihi bir geceydi… Çünkü Selahattin Demirtaş gibi barış naraları atıp, kapı arkasında bomba atanların Beykoz’a kazandırdıkları ve artık aleni yaptıkları ajan siyasetinin en net biçimde sahnelendiği, aynı zamanda takkelerinin düştüğü olağanüstü bir geceydi.

O geceden bir iki not daha aktarmam gerekiyor… Kadın Kolları Başkanı Gaye Zayıf, ‘Kader Gür bunu hak etti’ demiş… Demişse terbiyesizlik etmiş… Yine orada ses kaydı dinletilirken, yalakalardan birisi, ‘bak şerefsize bak, utanmadan hala burada duruyor’ dedi…

Beykoz’da AK Parti’yi kendi uhdesinde tutmaya çalışanlar, bu eserlerinizle övünmek için acele edin, çünkü fazla vaktiniz yok…

Yazarın Yazıları