14 Ağustos 2001 yılında kurulan AK Parti ile ilgili yaşanan birçok gelişmeyi aylar öncesinden yazıp çizdiğim, hatta yazdığım yazıları çıktı alıp elden ele dolaştıranlar oldu.
Bu yazıları arşivlerden çıkarıp bakarsanız, nasıl dertli olduğumuzu, nasıl içimizin yandığını, toplumdan nasıl dışlandığımızı içiniz acıyarak okursunuz?
Çok zor ve yoksul günlerden geçerek bu günlere gelen 15 yıllık AK Parti hareketi içinde gerçekten önemli çalışmalar yaptık… Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'ın çizgisinden zerre sapmadık, kutsallaştırmadan, kraldan çok kralcı olmadan, birçok konuda AK Parti teşkilatlarına öneri niteliği taşıyan ya da olası riskler karşısında tedbir amaçlı düşüncelerimizi yazılarımızda paylaştık. Hiçbir şekilde; makam mevki, menfaat ve çıkar peşinde koşmadık.
Çocuklarımızı ilçe merkezlerinde, Tayyip Erdoğan'ın peşinde, toplantılarda, mitinglerde büyüttük… Biri 20, diğeri 18 yaşında… İkisi de üniversite öğrencisi… Biri de 6 yaşında ilkokul hazırlıkları yapıyor. Ona da nasip oldu Erdoğan dedesiyle haşır neşir olmak. O günden sonra her gördüğünde, ‘Cumhurbaşkanı dedem’ diyerek fotoğrafına sarılıyor.
Yani böyle bir anlayışla çocuklarımızı büyüttük… Hatta gururlanarak söyleyebileceğim en önemli şey ise çocuklarımla birlikte 15 Temmuz’da mücadele ettik. En çok hoşuma giden ise, yıllarca yaptığımız, fakat onlara anlatmakta güçlük çektiğimiz mücadelenin temelini 15 Temmuz gecesinde görmüş olmaları oldu.
Bu anlayışla yol alırken, önümüze çıkan fırsatları bireysel kullanmak yerine genele yaymayı daha uygun gördük… Ailece sözümüzün arkasında durmayı ilke edindik. Çünkü biz bu camia içerisinde kimsenin kimseye yanlış yapmayacağına inandık.
Camia içerisinde çürük yumurtalar olsa da, ‘o kadar olur’ düşüncesiyle hane olarak AK Parti’ye bakışımızı hiçbir zaman bozmadık. Ama bu 15 Temmuz var ya, 15 Temmuz… O gece sayesinde insanoğlunun menfaati uğruna, ne kadar yaradılış gerçeğine ters düşebilecek bir mahlûk olabileceğini maalesef gördük.
Mercedes’le gezen gaziler
Bir AK Partili olarak 15 Temmuz gecesi kıçına bir plastik saçma isabet etti diye, kendini gazi addedip, devletin verdiği beş bin lirayı alıp cebine koyan ve ondan sonra utanmadan Mercedes’le Beykoz sokaklarında hava atan züppeleri kınıyorum. ‘Allah tez elden ondan ve onun gibi karaktersizlerden AK Partiyi kurtarsın’ diye dua ediyorum.
Bahçeşehir müptezelleri
Üç ayda bir ABD’ye gidip gelen bir adam… Her halde orada kotardığı işin bir devamı niteliğinde olacak ki, dönünce Bahçeşehir Üniversitesi’ne de uğruyor… Fakat bir gün, aynı üniversitede Beykoz’da yanında duruyor gibi gözüktüğü insana yönelik müptezelliğini sergilerken yakalanıyor. Bu durum karşısında, “Allah’ın sopası yok” desek de, şaşırmıyoruz, adamın zaten, ‘Beykoz’da o koltuğa oturan bilmem kaç milyon dolar parayı yönetecek’ demesinden ne kadar şeytan olduğunu biliyoruz. Allah’ın bu gibi müptezellerden de AK Parti’yi muhafaza etmesini niyaz ediyoruz.
Sahte barış elçileri
Yüce Allah’ım; 15 Temmuz darbe teşebbüsünden 11 gün sonra piyasaya çıkan sahte barış elçilerinden de AK Parti’yi korusun. Bu zatında, huzurda barış naraları atıp, arka bahçede bomba patlattığını bilmeyen kalmadı… Artık Selahattin Demirtaş rolünün deşifre olduğunu anlaması ve politikasını değiştirmesi gerektiğini daha kaç kere söyleyeceğim.
Eski günlerin hayaliyle yaşayanlar
Beş yıl görev yaptıktan sonra yükünü alan, artık villalarda, beş yıldızlı sitelerde oturan, oralarda üst düzey insanlara yakın kaynaklara sofralar kurup kaldırarak kendine yol açmaya çalışan ikiyüzlü insan müsveddeleri… Darbenin 12. günü önce sosyal medyada sonra da ufak ufak demokrasi nöbetlerinde, ‘15 Temmuz gecesinden beri meydanlardayım’ imajı oluşturmaya çalışarak, rol kapma peşinde koştuğunun kimse farkında olmayabilir ama ben farkındayım ve peşindeyim… AK Parti’yi, Rant Partisi olarak gören ikiyüzlü şeytansın… Allah’ım senin gibi ikiyüzlü şeytanlara tekrar AK Partiye girmeyi nasip etmesin.
Yani demem o ki, biz 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra AK Partililer olarak, CHP’lilerle, MHP’lilerle, Saadet Partililerle, BBP’lilerle kardeş olduk olmasına da, bu içimizdeki şerefsizlerle nasıl kardeş olacağız…
Yaşadığımız o karanlık gecenin ardından yaklaşık iki ay geçti. Takip ediyorum… AK Parti’de en ufak bir kardeşlik emaresi yok. Hiç kimse fikrini zikrini değiştirmemiş. Ayak oyunları, rant mücadelesi aynen devam ediyor. Surat aynı mahkeme duvarı… Havanın bini bin para…
Şimdi bu yazıyı okuyanlar şunu söyleyebilir; ‘Yazdıklarından hiç bir şey anlayamadık’… Aslında anladınız da kimlerden bahsettiğimi anlayamamış olabilirsiniz… Siz merak etmeyin, onlar kendilerini anladı.
Şunu bilin ki, AK Parti’yi gerçekten sevenler, “Allah’ım sen Yücel Çelikbilek’e sağlıklı uzun ömür ver… Yoksa Beykoz’da huzur kalmayacak” diye dua ediyor… Şimdi belki biraz daha ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Bizim derdimiz; Beykoz’da 5 kişinin yönettiği AK Parti’yi 30 asil, 30 yedek olmak üzere 60 kişilik bir kadronun ve teşkilatların yönetmesini sağlamaktır.
selamun aleykum beyler arada da olsa kader sazı elıne bır alıp gerceklerı yazıyor ammma kulak veren kım dınleyen kım bır numaradan yüznumaraya kadar herkes onune ve arkasına etınden sütünden faydalanacağı bıneceğı eşşeğı alıp yanında geziyor ulke ıçın vatan ıçın mılllet ıçın mazlum ıçın yarınlar ıçın çalışacak olanı deyıl malısef
Sayın Cumhur Başkan’ımız RECEP TAYYİB ERDOĞANDAN Taviz vermeyecek bir çok insanı ötekileştirip adeta ilçeden kovmadılarmı bunlar siz öküzsunuz bir öküz gelir bir öküz gider demediler mi bunlar Ama biz AK PARTİYE İlçe Başkan’ı olarak bakmadık bakamayız onlar gibi küçük işlerin küçük Ada’mı olmadık olamayız şahsen ben fotoğrafın büyüğüne bakıyorum ama şuda bir gerçek kartopu misali yuvarlayarak dağ olur .Bunların davam zarar görür partim zarar görür gibi bi derdi yok kaderciğim birlik beraberlik Fas’a fiso bir ay nöbet tutuldu İlçe başkanı milletin içinden geçerken koşarak geçiyordu Allah’ın bir selamını bile oradaki millete vermediğine şahit oldum oradaki insanlarla konuştum tanıdık tanımadık biz buraya RECEP TAYYİB ERDOĞAN İÇİN GELDİK GERİSİ TEFERRUAT DEDİLER HEP BİR AĞIZDAN ETRAFINDAKI YALAKAR HARİÇ Bunlar böyle Mustafa Gürkan iyi bir iş Ada’mı olur amma iyi bir ilçe Başkan’ı olmadı O L A M A Z. bunlar için Benim liderim yedi düvele savaşıyor sayın ilçe başkanı BEYKOZDA bizimle savaşıyor neden rantçılarla siyaset esnaflarıyla savaşmıyor savaşamaz Allahım bunları ıslah eylersin ıslah eylesin ıslah eylesin ıslah olmasalar KAHRÜ PERŞAN EYLESİN EY Gafiller Size sesleniyorum BU DEVLETİN BU MİLLETİN BEKASI SİZİN MENFAATINIZDAN ÖNEMLİDİR
Kader bey çok güzel yazmışsın hepsinin altına açık imza atarım Kader bey bu bahsettiğin Beykoz’un siyasi esnaflarından başka bir ifadeyle iktidar partisini rant kapısı görenlerden başka ne beklersin 15 Temmuzu tersinden düşünelim Allah korusun darbeciler başarılı olsa lardı darbenin Beykoz’da Belediye Başkan’ı darbe iktidarının ilçe Başkan’ı kim olacaktı ilçe Başkan’ yardımcıları yönetim kurulu üyeleri kim olacaktı. gözü şahsı menfaatından başka bir şey görmeyen menfaati uğruna her kalıba göre şekil alan siyasetçiler darbe kalıbına göre şekil alacak kapasitede olanlar Allahım Baş Komutanımıza Cumhur Başknımıza Yardım eylesin ona gelecek şerler bana gelsin Allahım onu her türlü musibetten muhafaza eylesin Rabbim onu Efendimiz sav in evliyaların embiyaların yüzü süyü hürmetine korusun başımızdan eksik eylemesin .Kader bey bizim bir tane liderimiz var isyan etmekte haklısın amma Bilesinki onların kimden menfaatleri varsa liderleri odur bunlar böyledir şartlar ne olursa olsun Devamı diğer yorumda