Talip ERCAN
  • 18/10/2021 Son günceleme: 18/10/2021 10:15
  • 4.249

Günler, haftalar ve de aylar gelip geçmekte… Oysa şu son pandemi sürecinde kaybettiklerimizi bir düşünelim, kimler var kimler yok görmek mümkün…

Ben mesela bizim kuşaktan dayıoğlu Orhan Çetin’i kaybettiğimi hala bilmezden geliyor gibiyim… Bazı anlarda Orhan Abim diye geçen cümleler ister istemez çıkıyor ağzımdan…

Peki, biz gereken dersleri çıkartabildik mi acaba? Covid-19 olsun başka hastalık olsun, geçtiğimiz yazılarımdan birinde geçen Alzaymır olayı olsun aklımızda mı acaba?

Günde 200 küsur insan yine vefat edip gitmekte, biz 2 aşımızı olduk bizi teğet geçti düşüncesi ile koşturup durmaktayız… Beykoz Sokak ve caddeleri dolu mu dolu, hele yeni yapılan sahil kısmı…

Sportif anlamda da bunun yansımalarını görmek mümkün… Sanki dün gibi idi 2019-20 Sezonunda İstanbul Süper Amatör Lig Yükselme maçı için gittiğim Çayırbaşı Stadında içeri alınmama hali, tabii ki Pandeminin ilk haftalarına denk düşen bir maçtı. Şimdi her hazırlık maçına rahatlıkla gidebilmekteyiz, kapıda ne arayan ne soru soranlar var…

Takımlarımız yani futbol takımlarımız desem daha gerçekçi olacak, yeni sezon hazırlıklarına başladılar, hatta lig maçları için geriye sayım bile yapılmakta…

Hatta Beykoz 1908 A.Ş. takımında çekilen kura sonrası İstanbul dışında birçok deplasmanın yapılacak olması beni heyecanlandırmıyor değil… Tamam, 2 yıllık süreçte Hentbol Maçları için birçok kente gittik ama futbol deplasmanı bir başka oluyor.

Öte yandan da şahsen ben kara kara da düşünmeden duramıyorum. 3 Zonguldak 2 Düzce deplasmanı için bir gün önceden gidilme mecburiyeti de olacak, günü birlik yola gidilmeyecek uzaklıkta deplasmanlar bunlar. Yani çok para lazım… Beykoz’un yükseklerde oturan zengin iş adamları şu Beykoz Stadında her bir deplasmanı karşılayacak boyutta reklam yerleştirse diyorum içimden… Bunun için de Yerel Yönetimin daha doğrusu Beykoz Belediyesinin de öncülük yapması son derece iyi olacaktır.

Bu iş artık kabak tadı vermeye başladı zaten, o bıraksın biz geliriz, buluruz adam, beriki verin paramı almadan gitmem cümleleri ile yıllar geçip durmakta. Yok mu bu iki kesimi de bir araya getirecek üst akıl Beykoz’da…

Kulüp Binası Beykoz Spor Kulübünün olmalı, Kulüp Binasından sökülen direkler yerine neden yenileri geldi desek vay efendim Aksu’nun tetikçisi deniyor, öte yandan Başkan, ‘sana şu kadar para veriyorlar, neden gitmiyorsun al git kral hayatı yaşa’ diyoruz birileri kızıyor Belediye ağzı ile konuşma deniyor…

Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali yorumlarımız, yazılarımız ile kimseyi memnun da edemiyorsunuz… Bir daha Beykoz Stadına gitmek içimden gelmiyor amatör maçlar için diyorum ama Beykoz Hastalığımız depreşiyor dayanamıyoruz, her sezon başında Nasrettin Hoca misali “Ya tutarsa“ diye koyuluyoruz yola…

 

Öte yandan kulüpler son zamanlarda bazı sıkıntılar yaşıyorlar yerel yönetim ile tamam yanınızda olalım da siz bizim yıllardır yanımızda neden olmadınız? Yerel yönetime birçok kez sorular sorduk sizler sessiz kaldınız kötü biz olduk… Onun bunun adamı diye arkamızdan kuyular kazıldı…

Yani üç maymunu da oynamak istemiyorum bu tür çetrefilli konularda, çünkü görüyorum, bilmiyorum, duymuyorum da demek bize yakışmaz ama bu da bir yere kadar… Zor günümüzde yanımızda olmayan, halimizi hatırımızı sormayanlar, gittiğimiz maçlarda bir çay bir simit ikramında dahi bulunmayan bu camia için değer mi?

Valla ben artık bu spor camiasına sadece spor sayfalarımızı doldurma zorunluluğundan yazıp çizmeye başladık gibi… İlçe sporunda bunca kulüp acaba fazla mı diye de kafa yormuyor değilim… Bu kadar kulübü kaldırabilir mi Beykoz…

Yazarın Yazıları