Sinan KAVRAKOĞLU
  • 07/10/2018 Son günceleme: 07/10/2018 14:28
  • 11.289

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir anket çalışmasına tanık oldum.

Adında Beykoz olan ama sadece bu kadarla kalan bir sayfanın yaptığı bu anketin konusu “Beykoz Belediye Başkan adayı nereli olsun?” idi. Şıklar Giresun, Kastamonu diye uzayıp gidiyordu. “Mikro-faşistliğin bu kadarına da pes” dedim! Yahu Beykozlu olsun, insan olsun yeter. Tabi Liderimizin de işaret ettiği gibi, olmazsa olmazımız; liyakat ve ehl-i tevazu sahibi olması. Yetmez mi?

Geçelim…   

1984’ten bu yana, yakın siyasi tarihe baktığımızda iktidara gelen partilerin önce belediyeleri aldığını, sonra Meclis’te çoğunluğa ulaşıp hükümet etme yetkisine ulaştığını görüyoruz. İktidara veda ederken de tam tersi; önce belediyeleri kaybettiğini ve sonra da ilk genel seçimde siyaset çöplüğünü boyladığını görüyoruz. 

Yine yakın tarihe baktığımızda bu dramatik finallerin temelinde yerel yönetimlerde yaşanan yolsuzluk, adam kayırma, liyakatsiz, iş bilmez insanlara olağanüstü imkânlar ve yetkiler verme, devletin kaynaklarını har vurup harman savurma gibi nedenlerin olduğunu görüyoruz. 

Hani şu meşhur İSKİGATE gibi... 


Her şey aldatıldığını ve yüzüstü bırakıldığını anlayan bir kadının sekreteriyle kendisini aldatan kocasından intikam almak istemesiyle başlamıştı...

Sonuçta bir Genel Müdür’ün boşanma karşılığında eşine “8 milyar lira nakit para, son model bir otomobil ve lüks bir daire” teklif ettiğini tüm Türkiye basından öğrenmiş ve o meşhur İSKİGATE skandalı patlamıştı. Bu günkü parayla yaklaşık 9 milyon lira -bazı genel müdürler için olmasa bile- günümüz için bile çok uçuk bir rakam değil mi sizce?

“Bütçemin 3 milyonunun nereye gittiğini bilmiyorum” diyen bir üst düzey yönetici, seçilmiş vs. o koltukta oturmaya devam ediyorsa, hiç kusura bakmayın benim için tepeleme pisliğe batmıştır! Sen o ekibin başına o koltukları-masaları geçiremiyorsan o makamı bir dakika işgal etmeyeceksin, edemezsin! Beytül mal ulan bu! Babanın malını çalanlara göz yummuyorsun!

Geçelim...

Bu gün başta CHP’li belediyeler olmak üzere birçok belediyede yaşanan yolsuzluk ve ahlaki yozlaşmaların İSKİGATE skandalına rahmet okutacak türden olduğunu maalesef hepimiz çok iyi biliyoruz.

Kim ne yapmış? Konum bu seferlik bu değil. Belki ilerleyen yazılarımda değinirim. Konum CHP’deki çürümüşlük de değil. Zira ülkenin % 25’i bu çürümüşlüğe, boyutlarını bile isteye destek veriyor. Bünye kaldırıyor demek ki! Benim konum AK Parti, benim partim, inandığım davam ve liderim. Ve benim bünyem hızla içine daldığımız bu çürümüşlüğü kaldırmıyor! Kaldıramaz! Öfkem de, hırçınlığım da bundan!

Bu sefer aradığım bu ahlaki yozlaşmanın nedenleri... 

Biz hangi ara bu kadar irtifa kaybettik. Emaneti nasıl bu denli heder ettik, zayi ettik, tükettik. Biz yarın Rasulullah’ın (sav) o kutlu yüzüne nasıl bakacağız?

Sorunun kaynağında Başkan Erdoğan’ın her seçim öncesi zikrettiği liyakatli, ehliyet sahibi ve ehl-i tevazu sahibi olmayan insanların çok fazla olması yatıyor.

Fire o kadar çok ki, Başkan Erdoğan her seçim öncesi aynı uyarıyı yapmak zorunda kalıyor. Peki, bu fireye yol açan sebepler neler? Ya da kimler Liderimize bu defolu alçakları tavsiye ediyor? Bu sefer belirleyici kadroda ne değişti, ne değişecek?

Yukarıda şifrelerini verdiğimiz iğrençlikleri liyakatli, ehliyet sahibi diye göreve getirdiğimiz insanların yaptığını ne zaman göreceğiz? 

Ne zaman gerçek manada ehl-i tevazu, ehl-i edep, ehl-i liyakat insanlarımızı beyt’ül mal’ın başına getirmeyi becereceğiz?

Her firenin bu ülkeye çok büyük bedeller ödettiğini ve her firede sizlerin de en az o kadar vebalinizin, günahınızın olduğunu, huzur-u mahşerde bunu ödeyeceğinizi bilmiyor musunuz?

“Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. “ (Nisa-58)
 

Yazarın Yazıları