İstanbul başardı ancak biz başaramadık. İttifakın önemi geride bıraktığımız seçim sonrası, sanırım daha iyi anlaşılmıştır.
İstanbul'da yapılanı Beykoz'da yapmak bu kadar zor muydu?
Seçimden hemen önce düşüncelerimi dile getirdim. Bu düşüncelerimden dolayı tepki gösterenler oldu. Yahu kuzum, bir durun. Ben Elif Çelik olarak öyle siyasetten anlamayan ya da partisine düşman olan birisi değilim ki? Ne dedim ben?
"Beykoz'da CHP'nin bu seçimleri kaybetmesi demek, ele geçen tarihi fırsatın da kaybedilmesi demektir".
Yanlış mı?
"Tarih, bu fırsatı kaçıran İlçe Başkanı Sayın Düzgün'ü ve Belediye Başkan Adayı Sayın Tosun'u mutlaka yazar"
Yazmayacak mı?
Size uğrunda gözümü bile kırpmadan öleceğim Gazi'm Mustafa'm Kemal'im Atatürk'ümün hitabıyla da sesleneyim mi?
Ne diyordu?
"Efendiler!"
Efendiler, sizin yapmanız gereken gayet açıktı. Öncelikle seçim sürecinde böyle partide 'iki başlı' görüntü vermeyecektiniz. Bunu da yazdım: Eğer daha önce Adayı olduğum Beykoz İlçe Başkanı olsaydım, buna izin vermezdim, dedim. Vermezdim de...
İkincisi, o listeleri iyi hazırlayacaktınız. Millet bakıp da "Ya oyumu AK Parti'ye veririm daha iyi" demeyecekti.
Üçüncüsü: Beykoz'u haklı olarak çok iyi tanımayan CHP İstanbul İl Merkezi'ne ve Ankara'daki Genel Merkeze ilçemizi ve şartları iyi anlatacaktınız. Yapmadınız... Yapamadınız... Şimdi bunları söylemek yanlış işler mi? Siz doğrusunu yaptınız da biz mi görmedik?
Biz ittifak istedik: Tek aday çıkaracaktık. Bilgehan Murat Miniç ise Murat Miniç... Coşkun Tosun ise Coşkun Tosun... Ama ehliyet sahibi, liyakat sahibi de aynı zamanda...
Ya, Efendiler... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na seçilen ve inşallah kısa süre sonra da mazbatasını alacak olan Ekrem İmamoğlu'na bakın... Ankara'da Mansur Yavaş'a bir bakın. Kim bu isimler? Hikâyesi olan kişiler... Yani geçmişte hem Belediye Başkanlığı yapmış hem de bu görevde başarılı olmuş, toplumun her kesiminden takdir görmüş isimler... Siz Beykoz Örgütü olarak, çıkıp Belediye'de her görevde bulunmuş ancak hiç Başkan olmamış bir ismi Belediye Başkan Adayı yapmışsınız, oldu mu bu şimdi? Yahu, en azından bir Muhtar göstereydik... Ne bileyim, Soğuksu Muhtarı Ağabeyimiz Muammer Aydınoğlu'nu göstereydik. Diyeydik ki, "Belediye Başkanı değil ancak Muhtar olarak her kesimin sevdiği bir isim... İyi Parti ve CHP'nin ortak Belediye Başkan Adayıdır" diyeydik. Onu Meclis Üyesi olarak gösterme telaşıyla, hem kendisini hem de partimizi yıpratmasaydık, olmaz mıydı?
Bakınız Efendiler... Sayın Ekrem İmamoğlu, yalnızca Binali Yıldırım ile mücadele etmemiştir: Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olan AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile mücadele etmiştir. Şimdi eğer daha önce bir Belediye Başkanlığı olmasaydı, bir tecrübesi bulunmasaydı, bu kadar büyük yüklerin altından kalkabilir miydi? Size de sanki her olasılığı düşünmüş bir Başkan izlenimi vermedi mi? Sizi de vakur duruşu gururlandırmadı mı? Yahu ben evimde hop oturup, hop kalkarken, yaşanan adaletsizliklerin hırsını kimden çıkaracağımı bilemezken, Başkanımız İmamoğlu'nun sakin tavırları sizleri de şaşırtmadı mı? Siz de en az benim kadar bu güçlü duruşa hayran olmadınız mı? Ben neden İBB Başkanlığı sürecinde bu güzel duyguları yaşamışken, Beykoz'da başımı öne eğdim? Bana ve ilçemdeki binlerce Cumhuriyet Halk Partililere neden güzel duygular ve hisler yaşatmadınız? Biz mi haketmedik, yoksa taleplerimizi siz mi anlamadınız?
Şu seçim sürecinde biz de Beykoz'da Belediye Başkanlığı yapmış kişileri göstereydik: Sayın Şevket Arıkan'ı Sayın Alaattin Köseler'i göstereydik. Sonra diyeydik ki, "Hatalarından ders çıkarttılar, yaptıkları iyi işlerin de izleri hâlâ ilçemizde duruyor" diye... Olmaz mıydı?
İyi Parti'yi de yanımıza alıp, Bilgehan Murat Miniç'i Aday gösterseydik. Siyasi jargonu nedeniyle bizi eleştireceklerin yüzüne de dün mazbatasını alıp "Allah utandırmasın" diyen CHP'li Meclis Üyelerinin sosyal medya mesajlarını yapıştırsaydık.
Saadet Partisi ile bir olup, Muharrem Kaşıtoğlu'nu Aday göstereydik... En azından bugün Kaşıtoğlu'nun sosyal medyayı sarsan "Eğer seçim tekrarlanırsa Ekrem İmamoğlu'nu desteklerim" açıklamasını gülerek değil, gururla paylaşırdık.
Biz şurada hepi topu 250 bin vatandaştık. Beykoz'a 7 fersah yabancı bir adama Beykoz'un anahtarını teslim ettik.
Oldu mu şimdi?
İstanbul'a bahar gelmişken, bizim ellerimiz neden Beykoz'un ayazında üşüyüverdi?
Beykoz'da doğup Beykoz'da yaşayan bizlerin yüzünün ve gönlünün gülmesi neden 5 yıl daha ertelendi?
Söyleyin Efendiler! İçinize sindi mi?
