Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Beni işte bu ayet kocattı

İnsanlık âleminin en doğru sözlüsü, pür kusur ümmeti olan bizlerin Cehennemden kurtulup, Cenneti kazanabilmemiz için yanıp tutuşan Yüce Peygamberimiz Muhammed’ül Emin SAV, bir gün ashabına;  “..beni Hûd suresinin 112. Ayeti kocattı” buyurmuştu.

Yani o ayetin tehdidi altında ezildiğini, “acaba Yüce Rabbimin emrettiklerini, O’nun razı olacağı şekilde yaşayabiliyor muyum?… Emredildiği gibi dosdoğru olabiliyor muyum?” “Bu ayetin dehşetini düşünmek, beni yıprattı.” …gibi ciddi endişeler taşıdığını bizlere bildiriyordu.

Ki O, SAV, kendisinin “âlemlere Rahmet olarak yaratıldığı” şeklinde müjdelendiğini de İSMET sıfatıyla günahlardan korunduğunu da, hatta Yüce Rabbimizin kendisine “HABÎBİM” (ey en sevgili kulum) diye hitap ettiğini de biliyordu.

Bizlerin ise ne böyle bir ismet sıfatımız var. Ne de bizlere “habibim” diye iltifat edilmediği halde, bizler çok rahat hareket ediyoruz ve bu konuda pek endişe bile taşımıyoruz. Oysa bu ayet sadece Hz. Muhammed’i SAV muhatap almıyor, bizleri ve hepimizi muhatap alıyor ki. Bakınız, Hûd S., 112. Ayet:

“O hâlde, emir olunduğun gibi dosdoğru ol!… Beraberindeki tevbe edip iman edenler de dosdoğru olsunlar! Ve(Allah'ın koyduğu) hududu aşmayın! Çünkü O, ne yaparsanız hakkıyla görendir.” Çok net görüldüğü gibi, bu ayet hepimizi muhatap alıyor.

Peki, bizler neyimize güveniyoruz da bu ayet karşısında ürpermiyoruz?…

Acaba şu kısacık Dünya hayatının, tüm insanlık âlemi için bir SINAV YERİ olduğunu mu idrak edemiyoruz?…

Acaba sırf dünya için yaratıldığımızı mı zannediyoruz?…

Yoksa; Allah’a, Rasûlüne, tüm hareketlerimizi kaydeden Meleklere, bizim gaflete düşmememiz için gönderilen Kur’âna, hesaba çekileceğimiz Ahret gününe inanmıyor muyuz?…

Mademki inanıyoruz, nüfus cüzdanlarımıza göre İslâm Dinine mensubuz, Müslüman'ız ve Müminiz. Öyleyse BU GAFLET NİYE?…

Bu ayet bizleri niçin kocatmıyor? Hatta, niçin umurumuzda bile değil?

Yoksa ayetin devamındaki , “..biz ne yaparsak, Allah’ın bizleri hakkıyla gördüğüne” mi inanamıyoruz?…

‘Hangi konularda emir olunduğumuz ’un, belki de en önemlileri, bir sonraki ayette çok net vurgulanıyor. Şöyle ki:

Hûd S., 113. Ayet; “Bir de, sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati (bile) duymayın. Yoksa size ateş (Cehennem) dokunur. Aslında sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra O'ndan da yardım görmezsiniz.”

Yani; zulmeden zalimlere asla meyletmememiz, hatta sempati bile duymamamız bizlere çok açık ifadelerle ikaz ediliyor, değil mi?

Bütün bunlara rağmen bizler; “acaba Yüce Rabbimiz Kur’ânda kimler için zalim diyor? Nasıl davrananları zulmedenler diye tanımlıyor” gibi endişelerle niçin araştırmıyoruz?…

Sizlere kolaylık olsun diye; yine Kur’ânda geçen, zalimler ile ilgili 89 adetten, sadece birkaç ayeti, hayırlı dualarınıza mazhar olmak adına arz edeyim:

Bakara Sûresi, 114. ayet: Allah'ın mescitlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır. (Bu ayetin açıklamalı tefsirlerindeki, mescitler aleyhinde konuşanların bile, zalimler şümulünden nasibi olduğu dikkate şayandır.)

Mâide Suresi, 51. ayet: Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez.

En'am Suresi, 21. ayet: Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler.

İbrahim Suresi, 34. ayet: Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. ..Yani ayette görüldüğü gibi; NANKÖRLER de zalimlerle birlikte anılıyor.

Kehf Suresi, 57. ayet: Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? … ..

Hucurat Suresi, 11. ayet: … .. ..İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.

Mümtehine Suresi, 9. ayet: Allah, ancak DİN konusunda sizinle savaşanları, (mücadele edenleri,) sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden men eder, (yasaklar). Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir.

İşte saygıdeğer dostlarım, zalimlerle ilgili 89 ayetten sadece birkaçı. Ayetlerde, “sempati duymamızı bile yasaklanan zalimlerin” tarifleri ve tanımlamalarını böyle yapıyor!…

Bendeniz, sadece sizleri de koruma ve sakındırma adına “hatırlatma” görevimi ifa etmiş oldum. Saygılarımla takdirlerinize arz eder, hayırlı dualarınızı bekliyorum. Vesselâm…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER