Kader GÜR
  • 11/02/2016 Son günceleme: 23/03/2016 11:39
  • 11.021

Abdullah Gül ve Bülent Arınç kadar bende iyi bir AK Partiliyim. Ama ben hiç bir zaman aktif bir makamda ya da görevde olmadım, olmak istemedim.

 

Bize bulunmuş olduğumuz konum itibari ile lojistik hizmet rolü verildi. Çok şükür hiç sağa sola yalpalamadık. Bununla birlikte AK Parti kimliği altında menfaat gözetmedik.  Umuyorum ki, iyi AK Partili olduğunu söyleyen ve Beykoz'u bilenler benim AK Parti'ye yaptığım hizmetin ve fedakârlığın hakkını teslim ederler... Tabii ki, gerçek AK Partilileri istismar etmeyi, dışlamayı meslek edinen AKP'liler böyle bir erdemi gösteremezler ve hatta ellerinden gelse beni bir kaşık suda boğarlar...

Şimdi böyle bir konuya neden temas ettim... Bülent Arınç bir tv programında söylediği sözler nedeniyle tabir yerindeyse, trol ve troliçelerce linçe tabi tutuldu... Ve hatta ondan öncesinde Abdullah Gül'e karşı aynı girişimlere teşebbüs edenler oldu...

Takip edenler hatırlayacaklardır.

Eleştiri olmaz mı?

Kardeşim, tabii ki olacak, eleştiri yapanlara neden hemen cephe alınıyor. Buna bir türlü anlam veremiyorum. Bu linç girişimlerinin, kamuoyunda, "sofraya çökmüşler, kimseyi yaklaştırmıyorlar" yorumlarına yol açtığını ısrarla görmemezlikten geliyorlar.

Bugün AK Parti'nin tepesinde Cumhurbaşkanı endeksli yaşananların bizde farklı bir versiyonunu Beykoz'da yaşadık... Ve hala sürüyor… Aynı konsept aynı tavır... Bülent Arınç'a yapılan linç girişimi Beykoz'da bize de yapıldı. Bu linç girişimleri yapılırken, algı oluşturmaktan da geri durmadılar... AK Partiliğimizle ilgili şüphe oluşturma çabaları gerçekten gülünç kaldı.

Ben iyi bir AK Partiliyim, çocuklarımda AK Parti sevdası ve Recep Tayyip Erdoğan mücadelesine şahitlik ederek büyümüşlerdir. Onun için bizim AK Partiliğimizden şüphe edenler lütfen kendilerine baksınlar...

Ben 14 Ağustos 2001'de kurulan AK Parti'nin Beykoz Teşkilatlarını kuran isimlerden birisiyim. Dr. Ahmet Batu'nun Başkanlığı'nda 30 kişilik Yönetim Kurulu'nun kararıyla basın danışmanlığına getirilmiş ve Dr. Ahmet Batu'nun 1,5 yıl Salim Kararmaz'ın 1 yıl ve Adem Sefer'in 7,5 yıllık İlçe Başkanlığı sürecinde basın danışmanlıklarını yürütmüş bir insanım.

Ve AK Parti kimliği altında bir menfaat, bir kazanç elde etmişsem Allah beni bildiği gibi yapsın. Ama AK Parti kimliğini kullanarak haksız kazanç, çıkar menfaat elde edenlerin de Allah fitil fitil burnundan getirsin. Kim AK Parti kimliğini kullanarak hadsizlik yapıyorsa, Allah'u Teala ona ettiklerini ibreti âleme ders olması için bu dünyada çektirsin.

Şimdi gelelim esas konuya...

Sonuçta Beykoz'da bir Dost Beykoz gerçeği var.

Yazıp çiziyoruz.

Eleştiri de yapıyoruz.

Hatta bazen uyarılarımızı sert yapmak durumunda kalıyoruz.

Üstelik bunu yaparken de, dobra dobra kimsenin değirmenine su taşımadan, AK Parti'yi savunmanın paralı askerlere kaldığını, dolayısıyla biz gerçek AK Partililere de muhalefet düştüğünü söyleyerek bunu yapıyoruz.

İyiler onların olsun; biz kötü şeyleri önlemenin mücadelesini veriyoruz...

Kimileri, "AK Parti'ye zarar veriyorsun" diyor, ama aslında uyarımıza muhatap olanların yapmış oldukları densizlik sonucunda ortaya çıkacak zararı önlemeye çalışıyoruz. Kimse eleştirilere bu gözle bakmıyor, hemen linç kampanyası başlıyor. Tıpkı Bülent Arınç ve Abdullah Gül'e yapıldığı gibi... İnanıyorum ki, Allah göstermesin yarın Recep Tayyip Erdoğan'ın başına bir şey gelse, bu yalaka, çıkarcı, menfaat takımı hemen safını değiştirir...

Ben iyi bir AK Partiliyim. Gerçek bir dostum ve acı söylerim...

Yalaka değilim, menfaatçi değilim, rantçı değilim. Tetikçi ise asla olmadım.

Hiç kimse benim gözümde kutsal değildir... Herkes yaptığı hizmetle itibar kazanır, dürüstlüğü ve adaleti ölçüsünde saygı görür...

Onun içindir ki, Yücel Çelikbilek'i de, Adem Sefer'i de, Selim Temurci'yi de, Celal Erdoğan'ı da, Hanefi Dilmaç'ı da, Muharrem Kaşıtoğlu'nu da, Kadın Kolları Başkanı Gaye Zayıf'ı da, hatta Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştirebilirim. Bülent Arınç, Abdullah Gül ve Mustafa Ataş'ta buna dâhil. Ben bir vatandaşım ve her seçimde ailem, sevdiklerim ve sevenlerimle birlikte AK Parti'ye oy veriyoruz...

Haddim değil diye düşünülebilir… Ben bir vatandaş olarak eleştiririm, bir gözlemci olarak da partimi temsil eden kişiyi, toplumun gösterdiği reaksiyon çerçevesinde uyarabilirim... Bu kimseyi rahatsız etmemeli. Halının altına toz saklanmaz... Toz süpürülür, çöpe atılır... Benim anlayışım budur... Siyasetçide de aradığım en önemli özelliktir bu...

Onun içindir ki,

Hiç bir baskıya, hiç manevraya hiç bir kahpeliğe boyun eğmem. Ancak insanların toplumdaki saygınlıklarına saygı duyar, sözlerini dinleriz. En iyisini biz biliriz, her yaptığımız doğrudur iddiasında da değiliz... AK Parti içinde hoşuma gitmeyen birçok şey var fakat zararı minimum seviyede olduğu için ciddiye almıyorum. Maksimum seviyede olan yanlışlara yönelik fikrimi söylüyorum... Çünkü ben iyi bir AK Partiliyim... Böyle olduğum için AK Parti İl Başkanlığı'nda geçmiş döneme ve mevcut döneme yönelik yapmış olduğum eleştiriler nedeniyle şikâyet edildiğimi de biliyorum. Herkese sataşmıyormuşum, herkesle kavga ediyormuşum... Bu zamana kadar yapmış ve yazmış olduğum her şeyin arkasındayım...

Ve şimdi yine şunu söylüyorum... AK Parti Beykoz İlçe Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Güler ile ilgili iddia ve şikâyetler araştırılmalıdır... Beykoz'da bir pazarlama ağı kurduğu, zincirleme pazarlama ağında da AK Parti Gençlik Kolları'nın ekibini kullandığı ve hatta kişi başına 1800 küsur lira aldığı, sistemi anlatmak için Beykoz Belediyesi'nin yerlerinde toplantılar yaptığına dair ciddi bulgular var.

Bu sistemde; onunla birlikte olmayan gençleri de partiden attığı, ona destek olan gençlere ise özel görevler verdiği de iddialar arasında...

Mehmet Güler'in böyle bir iş yapması hukuken sorun değildir. Ama Mehmet Güler'in AK Parti kimliğini ve başkan oluşunu bu işte kullanması ahlaki değildir. Bulunduğu makamı kendi menfaati için kullanması hoş karşılanmıyor haberiniz ola...

Bu güne kadar bu konuyla ilgili bana en az 4 şikayet geldi. Bunlarda Mehmet Güler'in bizzat kendisinin sisteme dâhil ettiği ve her birinden 1800 küsur lira aldığı adamlar. Birçok kişi de, belki verdiğimiz parayı kurtarırız düşüncesiyle sesini çıkartamıyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Bunlar daha sonra hep AK Parti'ye fatura ediliyor.   

Bir bucuk yıldır bu işleri kovalayan Mehmet Güler'in yaptığı iş bir nevi gençlerin paraya olan susamışlıklarını kendi çıkarları için kullanmaktır. Başka bir deyişle Türkiye'de yasaklanan bir sistem... Saadet zinciri gibi birşey. Temsil ettiği firma Türkiye'ye 2013 yılında gelmiş... Şu an itibari ile hakkında bir yasal işlem yok, fakat internet üzerinden inceleme yaptığınız zaman binlerce hatta on binlerce şikâyete rastlayabilirsiniz?

Ben Mehmet Güler ile ilgili çok detaya girmek istemiyorum. Sadece Beykoz İlçe Gençlik Kolları Başkanlığı'nı bu haliyle hak etmediğini düşünüyorum.

Biliyorum, söyledikçe kötü oluyorum... Ama AK Parti'nin itibarının Mehmet Güler ya da bir başkalarının çıkarlarına kurban edilmesine de razı olamıyorum.

Çünkü ben; vatandaşlarımızın AK Parti’ye mecbur olduğundan değil, severek, isteyerek oy vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Yazarın Yazıları