Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kader Gür
Kader Gür

Ben muhalefete de muhalifim

Her zaman söylerim, yerel gazetecilik ulusal gazetecilikten çok daha zordur. Çünkü yerel habercilikte, haberinde ya da makalende konu edindiğin kişiyle her an karşılaşma ihtimaliniz vardır…

Ya da bir yerde sohbetiniz, muhabbetiniz olmuştur… Yarın sizi sokakta görür, sitem eder. Yani sizin haberinize ya da makalenize profesyonel bir gözle bakmayıp size gönül koyabilir. Ben bu duruma düşmemek için elimden gelen gayreti gösteririm her zaman… Hangi siyasi düşünceye sahip olduğumu hiçbir zaman gizlemeyen birisi olarak, diğer partilerde siyaset yapan birçok arkadaşım için de bu hassasiyeti gözetmişimdir. Ama artık bu duruma bir son vermenin zamanı geldiğini düşünüyorum.

Alınan alınsın, kırılan kırılsın… Bu milletin aptal yerine konulma teşebbüslerine daha fazla tahammül edemeyeceğim. Ben AK Parti’ye de günü geldiğinde en ağır eleştirileri yapan, hatta gazetecilik yaşantımda AK Partiliyim diye gezen AKP’lilerden her türlü kahpeliği görmüş, bizzat onlarla kamuya açık bir şekilde kavga eden birisiyim. Hiçte pişman değilim… Bedelini ödedim bundan sonra da öderim.

Kendi camiamda bile menfaatçilerden dolayı hep muhalif bir isim olarak kaldım…

Şimdi görüyorum ki, Türk siyasetinin muhalifleri de daha seçim kazanmadan menfaat kavgasına başlamış…

İBB Başkanının yargı mensuplarına hakareti nedeniyle ilk derece mahkemenin vermiş olduğu karar sonrası muhalefet partilerinin işi şova dönüştürmesinin başka bir izahı olabilir mi? İBB Başkanı üzerinden herkes kendine vazife edindi. Kim ne kaparsa, akın ettiler Saraçhaneye.

Hal böyle olunca bize de iki kelime yorum yapmak düştü.

Aslında bu konu ciddi bir konuydu. Kararın verilmesinden birkaç saat önce CHP eski Genel Başkan Yardımcılarından birisi beni arayıp bu konuyla ilgili fikrimi sormuştu.

Bende ona velev ki, ‘İBB Başkanı hukuk nezdinde suçlu olsa da, siyaset eliyle buna müdahale edileceğini zannetmiyorum.  Hatta ceza verilse de, Tayyip Erdoğan’ın bundan rahatsızlık duyabileceğini düşündüğümü söyledim.

Çünkü CHP’nin hiç normal yollarla iktidara yürüdüğü görülmemiştir bu zamana kadar. Eğer muhalefetin köpürttüğü gibi siyaset yargıya müdahale edebilse de, olası bir ceza karşısında bunun nasıl istismar edileceğini tahmin etmekten aciz değildir bu ülkeyi yönetenler. Sadece AK Partililer değil, bütün Türkiye İBB Başkanının ayaklarının altına konulan balona durmadan hava basıldığını görüyor.

Hadi, Türk siyasetinde henüz varlık gösteremeyen AK Parti’den kopan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı anlarım. Kendilerine zemin oluşturmaları gerekiyor. Ya Meral Akşener’e ne demeli? Türk siyasetinde oldukça deneyimli, tecrübeli, İçişleri Bakanlığı gibi bir görevi üstlenmiş. Devleti bilen, milliyetçi, TBMM Başkan Vekilliği yapmış. Umudunu İBB Başkanına yönelik verilen bir yargı kararına mı bağladı? Vallahi Türk siyaseti adına üzücü bir durum oluştu.

Lider başkalarına değil, kendine güvenmeli. Ancak o şekilde arkasından kitleleri sürükleyebilir. İBB Başkanı Cumhurbaşkanı adayı olunca Meral Akşener’in liderliği ne işe yarayacak? Çıksın kendisi aday olsun o kadar kendine güveniyorsa…  Meral Akşener bu tavrıyla Türkiye’yi yönetmeyi basite indirgemiş olmuyor mu?

Geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’yi aday gösterdi diye eleştiri bombardımanına tutuldu. Neden kendisi aday olmadı diye? O zamanda Meral Akşener tam tersini yapmış, bir parti lideri olarak kendisi aday olmuştu.

Kılıçdaroğlu kendini hazırladı. Liderliğini ispat etti. Bir partinin lideri olarak adaylık konusunda kendine güveniyor, aynı zamanda, iktidardan sonra en çok oyu alan partinin liderinin doğal Cumhurbaşkanı adayı olduğunu da Türk siyaset kültürüne yerleştirmeye çalışıyor.

Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde zamanla siyasi partilerin etkinliğinin ortadan kalkacağını biliyor, görüyor, tecrübe ediyor.  

Diyelim ki, CHP, İBB Başkanının adaylığını kabul etti. Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinin ne anlamı kalacak?

Anketlerin İBB Başkanını favori gördüğünü söylüyor herkes. Orasını bilemem ama bu devlet İBB Başkanına teslim edilecek kadar basit bir oldu değil. Eğer devlet adamı aranıyorsa İBB Başkanı bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu’nun eline su dökemez.

Böyle dediğimiz zamanda, ‘AK Partililer Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istiyor, seçimi kazanamayacağını biliyorlar’ şeklinde yorumlar yapılıyor.  Allah aşkına bu söylem seçim kaybetmeyi kabullenmek anlamına gelmez mi?

İBB Başkanı seçildiği günden beri sürekli polemik üretmeye çalışıyor, başarıyor da… Sorsalar Tayyip Erdoğan toplumu geriyor diyorlar. İBB Başkanı mızıkçı çocuk gibi her gün birine sataşıyor. Tayyip Erdoğan beni muhatap alsın diye kendini yırtıyor. Tayyip Erdoğan ilk zamanlar o hataya düştü ama artık umursamıyor. Buna rağmen İBB Başkanı İstanbul’u bıraktı, şov yapmak, kendini gündemde tutmak için can havliyle uğraşıyor. Hesaplar tutmayınca öbür tarafa dönüyor.

Farkında değil, İstanbulluların gözünde bitirdiği İBB Başkanlığını Kılıçdaroğlu ve CHP’lilerin nazarında yerlere seriyor.

Muhalefete de muhalefet ederek alanımı genişletmek zorunda kaldım kusura bakmayın…

Kader Gür
Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER