A. Raif ÖZTÜRK
  • 31/07/2018 Son günceleme: 31/07/2018 11:35
  • 9.367

Yıllar önce Jeofizik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet ERCAN’IN yaptığı bir araştırmayı Internet’te okumuş ve arşivime kaydetmiştim. Ülkemizde ve özellikle de Marmara bölgemizde beklenen deprem öncesinde, o yazıdaki o ilginç belirtileri siz saygıdeğer okurlarımın istifadesine arz ediyorum. Ta ki hem tedbir hem de ibret alınsın...

Prof. Dr. A.ERCAN, hem doğada (Yani, Kâinatın işleyişinde) hem de hayvan davranışlarında olmak üzere, depremin belirtilerini ikiye ayırıyor.

 A.) Doğadaki  (Yani, Kâinatın işleyişindeki) 1 hafta önceden, 1 saat öncesine kadar meydana gelen belirtiler:

      1. Bir hafta kadar önce, yeni su kaynakları oluşur,  yâda var olan kaynaklar kuruyabilir.

  1. Kaynak veya kuyu sularının kimyası değişir. (İletkenlik, radon, cıva, karbondioksit,  radon ve metan gazı içeriği artar.)
  2. Kaynak ve kuyu sularında, verim artışı olur.

     4. Havada, aşırı sıcak ve sıkıntı meydana gelir.

     5. Açık havada, depremde kırılacak olan bölgenin üzeri bulutlanır.

     6. Açık havada, kısa gökkuşağı oluşur.

    7. Güneşin yeni doğuşu gibi,  ışık huzmeleri oluşur.

    8. Gece parlak bir gökyüzü içinde, yıldızlar elle tutulacak gibi yakın ve büyük görünür.

    9. Yerden, anlam verilemeyen bir uğultu başlar.

    10. Kırılacak bölgeden, (gece ise) yanan bir kibrit alevi gibi, ALEV TOPU görülür...

B.) Böcek ve diğer hayvanlarda, (3 gün önceden, 1 saat önceye kadar.) deprem habercisi belirtiler:

    1.-  Köpekler, korku dolu havlarlar. (Ulurlar)

    2.- Karıncalar, alışılmadık bir zamanda, yuvalarından dışarı çıkarlar.

    3.- Martılar, çembersel olarak uçarlar.

    4.- Balıklar, yüzeye yakın yüzmeye başlarlar ve nedensiz bir şekilde ölürler.

    5.- Yengeçler, plajda dolaşmaya başlarlar.

    6.- Ördek, kaz gibi hayvanlar göle girmek istemezler.

    7.- İpek böcekleri, tırtıllar arka arkaya dizilirler.

    8- Tavşan ve fareler, yapıların üst katlarına kaçışırlar. Direklere tırmanırlar, yere inmek istemezler.

    9.- At, eşek ve inek gibi hayvanlar, bağlarını koparırlar. Ahır kapılarından dışarı çıkmak isterler, tepelere doğru koşarlar.

  10.- Kediler, kutu yâda çöp bidonlarının içine atlarlar... Top gibi sıkışıp, şiddetle titremeye başlarlar...

Bunlar, sadece jeofizik ve diğer bilim adamlarının tespit edebildiği belirtilerden bazılarıdır...

 

Bir’de, DEPREM olayının “metafizik boyutu” var. Aslında en önemli belirtiler de onlar olduğu halde, maalesef pek ciddiye alınmıyor...

Hem de yukarıdaki gibi bir hafta önceden değil, aylarca ve yıllarca önceden belirtileri görülebiliyor. Mühlet verildiği için, aşina olunuyor... 

  • Peki, nedir bu önemli belirtiler?

Kavimlerin helâk olmalarını, sebepleriyle birlikte tarih kitaplarında da ve ibret almamız için de, Kur’an-ı Kerim’de de okuyoruz.

1.) Hangi kavim zevke-sefaya dalarak, ahlâksızlıkları normal saymaya başladıysa... 

2.) Nimetleri bol bol ikram edeni unutup, şükretmek yerine adeta, isyânda ve israfta haddi aştı ise... 

3.) Allah’ın cc. emir ve yasaklarını uygulamak yerine, Dünyevî menfaatleri tercih ederek, kulluğunu unuttu ise...

4.) Hele hele yönetici konumunda olanlar, kendi inançsızlıklarını, şahsî yanlışlarını, ellerindeki güç ve kozları kullanarak, halk sınıfına inançsızlık dayatmaya başladılar ise...

5.) İlâhî emir ve yasakları uygulamaya çalışan mazlumlara, zulüm etmeye başlandı ise, o ülkelere mutlaka belâ ve musibetler yağdırıldığı, TARİHÎ GERÇEKLERDİR... (Bakınız:  “Kavim’lerin HELÂK’.” + Tarih Kitapları.+ K.Kerîm Meâlleri.)

Bu ilâhî ikazlar da, genelde DEPREM, SEL, HORTUM, savaş, salgın hastalık, vs. olarak tezahür ettiği de TARİHÎ GERÇEKLERDİR.

Şimdi bu tarihî gerçekler ışığında, kendimize ve çevremize bir bakalım...

Acaba BELİRTİLER başlamış mı?

Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Burada bahsedilen 5 maddelik olumsuzluklar, birçok gayrimüslim ülkelerde de yaşandığı halde, deprem, sel, hortum, vs. musibetler, niçin İslâm ülkelerinde daha çok görülüyor?

ÖZET CEVAP: Lokal suç ve hatalar, suç mahallerinde, büyük ve ağır suç ve hatalar büyük şehirlerin ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Cezalar da ona göre çok ağır olur. Nasıl ki bir mahalle kavgası, ya mahalle muhtarlığınca veya semt karakolunda halledilir, fakat cinayet, tecavüz, ihanet vb. ağır suçlar büyük şehir mahkemelerine havale ediliyor. Gayri Müslimlerin ve inançsızların işledikleri İNKÂR, Allah’a isyan, halka zulüm, masum ülkeleri istilâ ve işgal, vs. ağır suçlar da Ahret’teki Mahkeme-i Kübra’ya ve çok ağır ve ebedî cezalara havale ediliyor.

İslâm ülkelerinde işlenen suçlar ise ÎKÂZ mahiyetinde, o kusur ve günahlarından tövbeye vesile olması veya dünyada cezalanıp ahrete kusursuz gidilmesi için çokça görülüyor olabilir. (Te’yid için aşağıdaki 3. Ayete dikkat…)

 

ÖNEMLİ NOT:

Bu konuda, onlarca ilâhî İkazdan sadece 3 tanesini arz ederek, sizleri düşüncelerinizle baş başa bırakıyorum...

1.-“.nihayet, kendilerine verilen nimetlerle şımardıkları bir zamanda, onları ansızın yakalayıverdik de, bütün umduklarından mahrum kaldılar...”  (En’am suresi. 44.  âyet.)

2.-“...Şer plânlar hazırlayanlar, yerin dibine geçirilmesinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmesinden emin mi oldular.”  (Nahl s. 45. a.)

3.-“.Sizlere azap gelip-çatmadan önce, Rabbinize DÖNÜN, O’na tevekkül ve teslim olun, O’na İTÂAT EDİN...” (Zümer-54.) 55, 56, 57. Ayetler ise “Ta ki kurtuluşa eresiniz” anlamındadır.                                                  

Yazarın Yazıları