Bedhahlar yine iş başında

Yapılan son anayasa referandumuyla da Türk halkı, bu başarıyı bir defa daha perçinlemiştir… Evet, Türk halkı, demokrasiyi özümsemiş, dünyanın bir çok ülkesinden ve hatta çoğu batılı ülkelerinden daha güzel işletmektedir… Ülkemiz, huzur ve istikrara doğru hızla ilerlemekte, gelişmeye devam etmekte, hedeflerine emin adımlarla yürümektedir…

Büyük Önder Atatürk’ün dediği gibi; mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegane temeli olan, en kıymetli hazinemiz, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa konusunda, dahilî ve haricî bedhahlarımız, ortaya çıkmış, bu huzurlu ortamı, bozmak için uğraşmaktadırlar!… Bizi, en kıymetli hazinemizden mahrum etmek istemektedirler!..

Öncelikle ve önemle belirtelim ki, tarih sayfalarına baktığımızda, bu millet çok badireler atlatmış, şartlar ne olursa olsun, sonucu nereye varırsa varsın, bu konuda asla taviz vermemiş, bundan sonra da vermeyecektir!.. İstiklâl ve cumhuriyetini, ebediyen muhafaza edecektir!.. Bunun aksi mümkün değildir!.. Dahilî ve haricî bedhahlar, bunu böyle bilmeli ve bellemelidir!..

Güneydoğu’da, ardı ardına meydana gelen terör saldırıları ve şehit haberleri, ülkemizi, en sevinçli zamanlarında, derin bir üzüntüye boğmuştur… Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum!.. Acımız derindir, üzüntümüz büyüktür!.. Bu millete, böylesine acıları kimsenin yaşatmaya hakkı yoktur!..

Durum ne olursa olsun, hamaset zamanı değildir!.. Akl-ı selim ile düşünme zamanıdır!.. Ülkemiz kaoslu bir ortama çekilmek istenmektedir!.. Ne zaman bu ülke istikrar içine girse, birileri sinsi planların ardı ardına devreye sokmakta, çeşitli etnik kökenden gelen halkımızı birbirine düşürmeye çalışmaktadır!.. Terörle birlikte, “Ermeni soykırım tasarısı” da bu oyunun bir parçası!.. Neymiş efendim, Ermeni soykırımı yapılmış!..

Peki, ey batılılar!.. Aynı yıllarda, Çanakkale’de, bize sınırı dahi olmayan ülkelerle yaptığımız savaşta 250 bin şehit verdik!.. Bu ne soy kırımı!.. Daha dün gibi hatırladığımız, Bosna’da, yapılan katliam!.. Hangi soykırımla adlandırılacak acaba?.. Ey Amerika!.. Öz yurtlarına oturduğunuz Kızılderili katliamlarını, hangi tasarıyla kabul etmeyi düşünüyorsunuz?..

“Sınır ötesi harekat” da soruna çare değildir!.. Bütün bu yapılanların hedefi, “Sivil Anayasa”yı engellemektir!.. Türkiye’nin demokrasi zaferini gölgelemektir!.. Konuyu, Zaman gazetesi yazarı Tamer Korkmaz, 12 Ekim 2007 tarihli yazısında çok güzel özetlemiştir!..

“Başbakan Erdoğan bayram sonrası Meclis'ten çıkartmayı hedefledikleri kararla "sınır ötesi harekât" için bir yıllık tezkere yetkisi almak istediklerini açıkladı…

Bakınız "sınır ötesi operasyon" gerçek bir tuzak ve kesinlikle çare değil! Peki, Ankara bu tuzağa düşer mi?

Hükümet tezkereyi çıkartacak; ama, cebine koyacak. "Sınır ötesi" işleme konmayacak. Aksi halde, Ankara çok büyük bir yanlışa imza atmış olur…

Amerikan tarafının ikide bir "Türkiye'nin K. Irak'a girmesine karşıyız" diye açıklama yapması kimseyi yanıltmasın. Bu "ters köşe" stratejisidir. Bütün oyun, Türk Ordusu'nun K. Irak'a girmesini sağlamak üzerine kurulu!

Sınır ötesi harekât PKK'yı bitirmez. Çünkü cerahatin kaynağı dışarıda değil, içeride. Önceki harekâtların hiçbiri tam da bu nedenle sonuç alamadı. Ayrıca muhtemel bir harekât Barzani'nin ekmeğine yağ sürer; PKK'ya desteği artırır…

Başka? ABD, Türkiye'yi "sınır ötesi harekât"a zorlayarak "içerideki sivilleşme"nin yara almasına da oynuyor. Artı böyle bir operasyon sayesinde İran'la aramızı bozmak istiyor. Son haftalarda tırmandırılan terörün güncel hedefi ise "Sivil Anayasa" çalışmalarını vurmaktı…

Ben burada, Tamer Korkmaz’dan biraz daha farklı bir şey söylemek istiyorum!.. Cerahatin kaynağı, dışta olduğu kadar içeride de!.. Yani, büyük Atatürk’ün deyimiyle, “dahilî ve haricî bedhahlar” yine iş başında!.. Hep olacaklar da!.. Sinsice hazırladıkları planlarını, biri tutmazsa diğeri tutar mantığıyla, ardı ardına devreye koyacaklar!.. Her zaman olduğu gibi, bu milletin besaretine çarpacaklar!.. İçerdeki cerahat temizlendiğinde, dışarıdakiler de etkisiz kalacaklar…

Son olarak şunu söylemek istiyorum!.. Bu oyunlar ilk olmadığı gibi son da olmayacak!.. Dahilî ve haricî bedhahların yeni oyunları mutlaka hazırdır!.. Bundan sonra da hazır olacaktır!.. Çünkü, iyi-kötü, hak-batıl savaşları, kıyamete kadar son bulmayacaktır!.. Bizim görevimiz, bu kötülüklerden mümkün olduğunca insanların az zarar görmesini sağlamaktır!..

Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.