Çetin ÜNLÜ
  • 31/08/2016 Son günceleme: 31/08/2016 16:20
  • 4.017

Bazı coğrafyaların bedelleri vardır! Ve kimileri o bedelleri kan ve gözyaşı ile öder!

Türkiye’de işlerin yolunda gitmemesi için, her ayın, haftanın, hatta her günün terörle anılmasını, bu necip millete maalesef kanıksattırdılar. İnsanların huzurunu bozarak, güvensiz olduklarını hissetmelerini sağlamak için… Bu ülkede her an her yerde bomba patlayabilir, can güvenliği yok algısını yarattılar. Vatandaşı bu anlamda paranoyak yaptılar.

Hal böyle olunca herkes bu soruyu soruyor;  “Bizden kim, neden ve ne istiyor?”

İstikrar istemedikleri kesin!

Ekonomik parametreleri büyüyen huzurlu bir ülke istemedikleri kesin!

Ortadoğu’da güçlü ve hedefleri olan bir Türkiye istemedikleri kesin!

Bu ülkenin uyuşturucu bağımlısı gibi Avrupa ve Amerika’ya bağımlı kalması mutlu ediyor onları! Tek başına güçlü bir Türkiye değil…

Maşa olan bir devlet olarak kalmasını istiyorlar! Ne dersem o değil, Ne dersek o demek istiyorlar!

Geçen yılı düşünün… Bu yıldan çok mu farklıydı? Rus savaş uçağı düşürüleli 10 ay oldu! 2015 Kasım.  2015 yılının Aralık ayında hangi analiste mikrofon uzatılsa olumsuz bir yıl olacağının altını çiziyorlardı!

Hatta bir analist 2016 yılı Türkiye için Alacakaranlık Kuşağı gibi geçecek demişti çok iyi hatırlıyorum. Biz yine de umudumuzu yüksek tuttuk. Lakin umutlarla girdiğimiz yeni yılın ikinci haftası, Alman turistlerin ölümü ile sonuçlanan Sultanahmet Meydanı’ndaki patlama ile kendimize geldik!

Durmayacaklardı! Durmadılar!

Türkiye her ayın ikinci haftasında yeni saldırılarla sarsıldı. Yüzlerce vatandaşımız haince saldırıların kurbanı edildi. Şubat: Ankara / Mart: Ankara / Mart: İstanbul

Mart ayının son haftasıydı sanırım. ABD ve Avrupa, ülkemizde bulunan kendi görevlilerinin ve ailelerinin geri dönmeleri meyanında haber gönderdiler. ABD ve Avrupa’dan sonra, Rusya da, Türkiye’ye “Tatile gitmeyin” diye seslendi vatandaşlarına ve turizm bu anlamda dibe vurdu…

Nisan ve Mayıs aylarında kısa bir es verildi!

Bu sırada güvenlik güçleri Doğu Anadolu illerinde yuvalanan teröristlerin inlerini temizlemekle meşguldü. Temizlik yapılırken de her gün şehit haberleri televizyonlarda yankı buluyordu…

Haziran’da yeniden ortaya çıktılar… Yer; İstanbul Atatürk Havalimanı. Onlarca masum vatandaşımızı kaybettik.

Sonra Türkiye’yi kan gölüne çevirmeyi planladıkları dev plan girdi devreye. Ordu ile milleti karşı karşıya getiren Türk tarihinin en kanlı ve en hain terör saldırısı!

Ülkenin ana damarlarına nükseden FETÖ terörü ile kanlı hesaplaşmasını yaptı ‘‘Türkiye!’’

Cumhurbaşkanımızın dik durması ve Kahraman vatandaşlarımızı sokağa çağırması sayesinde geçiştirildi. Zira hala tehlikenin tam olarak da geçmediğinden dem vuruluyor…

Akabinde temizlik harekâtı başladı! Ordu… Polis… Yargı… Siyaset... Kamu kuruluşlarına sızan ibneleri ayıklarken birde baktık gördük ki; daha fazla acı, daha fazla gözyaşı diyerek,   Van, Elazığ, Bitlis, Gaziantep ve Diyarbakır olmak üzere, güvenlik güçlerimizin şahadet haberleriyle girdik Ağustos’ a…

Zira bir sonraki hedeflerinde vahşetin boyutu değişti. Çoluklu çocuklu bir düğün salonu ve elli’ nin üzerinde ölü ve onlarca yaralı…

Peki, ne olacak? Bundan sonraki hedefleri tam olarak ne? Nasıl bir kirli senaryo bekliyor ülkemi?

Türkiye’yi terör belasından kurtarmak ve bize destek olmak adı altında Şu anda herkes sayısız, bazılarıda mantıklı olan sayısız teori atıyor ortaya… 

Peki, bu ülkede kan ve gözyaşı son bulup huzur ve mutluluk hakim olur mu? Tarihe dönüp iyi analiz etmemiz lazım.

Bazı coğrafyaların bedelleri vardır! Ve kimileri o bedelleri kan ve gözyaşı ile öder!
Bize kalan, atalarımızın, ecdadımızın her acının ardından haykırdığı dizeleri yerine getirmek.
Tüm çakallar bir araya gelip ateş de kan da kussa, bu millete baki kalan, bir olmak, diri durmak.

‘Davet et, hayret et, affet, tövbe et ama asla ihanet etme!’ Mevlana…

Terörsüz güzel günlerde buluşmak üzere, Allah’a emanet olun!

Yazarın Yazıları