Bayramınız MÜBAREK oldu mu?

Ramazan ayının öncesinde birbirimize, “RAMAZANINIZ MÜBAREK OLSUN” cümlesiyle ve mesajlarıyla, güzel ve hayırlı temennilerde bulunmuştuk.

Şimdi geriye dönüp bir bakalım; bu temennilerimizin ne kadarını gerçekleştirdik?

Yani, Ramazanımız ne kadar MÜBÂREK oldu?

Öyle ya; Ramazanımız ne kadar MÜBÂREK olduysa, Ramazan Bayramımız da, encâmımız ve Akıbetimiz de o kadar Mübarek olacaktır…

Bu soruların cevaplarını değerlendirmeyi, elbette çok isteriz, çünkü çok önemlidir.

Önce, ‘MÜBÂREK’ kelimesini ele alalım:

MÜBÂREK; Arapça ‘mbrk’, “b r k” kökünden gelir ve BEREKET anlamına da gelir.

MÜBÂREK; Lügatlerde “bolluk getiren, bereketli, verimli, kutlu, uğurlu” anlamlarına geliyor.

MÜBÂREK; Tasavvufta ve İslâm’da; “Maddî ve manevi açıdan hayır ve saadet getirip, ARTARAK Devam eden” anlamındadır.

Bu açıklamadan sonra, şimdi de kendi Ramazanımıza bakalım.

Acaba; bu Ramazanımız ve sonundaki BAYRAMIMIZ, ne kadar MÜBÂREK oldu?

1. Bizleri hiç yoktan İNSAN olarak yaratıp, önceden hazırladığı şu Dünya hayatına, mutlak bir SINAV için gönderen Yüce Allah’ın cc “ORUÇ TUTUN” emrini, ne kadar hassasiyetle yerine getirdik?
2. Kur’ânda 80 küsur ayetlerle emredilen vakit namazlarını, 40 küsur ayetlerle de “NAMAZINIZI DOSDOĞRU KILIN” emrini, ne kadar ve ne derecede Ta’dil-i Erkânıyla dosdoğru olarak yerine getirdik?
3. Yine O’NUN cc “ZEKÂT VERİN”, “Fakir ve yoksulları gözetin, İNFÂKLARDA bulunun, zor durumda ve BORÇ içinde kıvrananlara destek olun” emrini, acaba ne kadar uyguladık?
4. Yine O’NUN cc, Nur 31., Ahzab 59. Ayetlerinde açık-seçik tarif edildiği şekilde TESETTÜRLÜ giyindik mi? Veya Mü’min oldukları halde; hiç olmazsa şu Mübarek ay içinde, tarif edildiği gibi örtünmeyen eşimizi, kızımızı, dostumuzu, komşumuzu, ne kadar ÎKAZ ettik?
5. Yine O’NUN cc, “SILA-İ RAHİM YAPIN”, yani akraba, komşu ve çevre büyüklerini, gerçek Din adamlarını ve takva sahiplerini ne kadar ziyaret ettik?
6. Yine O’NUN cc emirleri gereği olarak, acaba bize dargınlara ne kadar elimizi uzattık ve çevremizdeki dargınları ne kadar barıştırdık?
7. Yine O’NUN cc, “Kur’ânı orijinal harfleriyle okumayı öğrenin ve her fırsatta okuyun” emrini, Kur’ân AYI olan şu Mübarek ayda; her gün KAÇ CÜZ okuduk veya en az kaç sayfa okuduk, dinledik veya dikkatlice hatim ettik?
8. Yine O’NUN cc, hakkında 11’i net 17 Ayetlerle desteklediği Peygamberimizin SAV “TERÂVİH SÜNNETİNE”, ne kadar önem vererek yerine getirdik? Yani, Ta’dîl-i erkânıyla kaç teravih kıldık?
9. Özellikle bu senelerde; gözü dönmüş, acımasız, Zalim İsrail orduları tarafından, üzerlerine Hiroşima’dan çok daha fazla bombalar yağdırılan, Filistin’de, Gazze’de, Mescid-i Aksâ’da, Batı Şeria’da vs. seneden beri AÇ, SUSUZ, EVSİZ, BARKSIZ, İLÂÇSIZ ve ÇARESİZ bırakılan o Masum kardeşlerimize, ne kadar yardım ve destek gönderdik? ..Zulüm altından inleyen Doğu Türkistan, Arakan, Myanmar, Kırım, vs. ülkelerdeki kardeşlerimiz için, ne kadar gözyaşı döktük ve dualar ettik?
10.  Onlar orada aç, susuz, evsiz, barksız, ilaçsız ve çaresizlikler içindeyken, acaba bizler iftarlarımızda 10 çeşit yemekten, yemek çeşitlerimizi ikiye düşürdük mü? 
11.  Zâlim İsrail’in yağdırdığı o bombaların finansmanı olan, Coca Cola vb. diğer tüm İSRAİL MALLARINA, ne kadar boykot uyguladık. Bunları iftar sofralarında bile bulunduran GÂFİL Müslümanları, acaba ne kadar ÎKAZ ettik?

Bunlar, elbette çoğaltılabilir.

Bizler, başımızı iki elimizin arasına alarak bir nebzecik bile düşünsek, sadece şu 11 maddeye vereceğimiz MÜSBET cevaplar kadar, Ramazanımız MÜBAREK oldu.

Ramazanımız ne kadar MÜBÂREK olduysa; Ramazan Bayramımız da o kadar Mübarek oldu…

Kendimizi titizlikle ÇEK edip, samimi bir empatiyle muhasebemizi yaparsak, Bayramımızın ne kadar ve ne derce MÜBAREK olduğunu göreceğiz…

Şimdi şu gerçekler ışığında, yazı başlığındaki soruya odaklanarak; bu sorulara ne cevap vereceğimize, iyice düşünerek karar verelim:

Acaba “Bayramınız, MÜBAREK oldu mu?”

Veya “Ramazanımız ve Bayramınız ne kadar mübarek oldu?”

Ramazanı ve Bayramı Mübarek olanları, en içten dileklerimizle TEBRİK ve TES’ÎD ediyoruz. Ne mutlu o bahtiyarlara. Vesselâm…

A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…