Muharrem ERGÜL
  • 28/06/2016 Son günceleme: 28/06/2016 19:35
  • 8.975

İş ortamı, ev ortamı, kafeterya, restaurant veya telefon muhabbeti... Konu hep aynı: “Bayramda nereye (kanki)?”

Bodrum

Marmaris

Çeşme

İlla ki Alaçatı

Kemer

Alanya...

Aynı bölgede birkaç tatil yöresinin daha adı... Giden gidene... Hatta onların tabiriyle 'kaçan kaçana'...

Hiç kimse diğerine sormuyor: "Allahaşkına bu bayram ne bayramı?" diye... Bayram nedir? Bayramda ne yapılır? Sahi, ne içindir bu bayramlar?

"E, yani bayram işte... Tatile çıkacağız" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ne yapalım, değil mi? Bir yere gitmeyelim mi? Evde mi oturalım? Bana sorarsanız "Oturun!" derim...

Çok da iyi edersiniz... Eğer aklınızdaki 'bayram' imajı yalnızca tatilse... Siz evde oturun daha iyi... Belki geleniniz-gideniniz olur. Belki kapınızı çalan çocuklara şeker tutarsınız. Belki üst kattaki veya yandaki komşunuzla bayramlaşırsınız. Fena mı?

Eskilerin "Şükür Bayramı" veya "Iyd-el Fıtr" yani 'Fitre Bayramı' diye bildikleri Ramazan Bayramı, usulünce, erkanınca 'Bayram' olarak ve 'Bayram' gibi kutlanmalıdır.

Çok yakın zamana kadar bayramda ziyaretler yapılır, dargınlar barıştırılır, selamlaşmalar artar, kabirler ziyaret edilir ve en önemlisi de hediyeleşilirdi.

Özellikle çocuklar ve acizler sevindirilir, yaşlılar ziyaret edilerek toplumsal barış ve huzur o günlerde en üst seviyeye çıkardı.

Ne yazıktır ki, "Bayramda nereye kanki?" diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Gittikleri tatil beldelerinden arkadaşlarına ve akrabalarına gösterişli, ayetli-hadisli, özlü-sözlü bayram mesajları 'döşeyerek' sözüm ona bayramı da bir güzel kutluyorlar. Gönülleri bir güzel ferahlıyor.

Kimi de telefonla arayıp öpücükler konduruyorlar. Sorsan; onlar kimseyi ihmal etmemişler... Herkese toptan mesaj atarak, 'bayramlaşma işini hallettik' sanıyorlar.

Tarif etmeye çalıştığım tabloda durum aslında çok daha vahim. Yatakta hastasını bırakıp gidenler bile var. Nereden nereye geldik... Pes...

Değişen ve gelişen zamanın reflekslerini iyi takip eden bir kardeşinizim. Tatile gitmeye filan da hiç ama hiç karşı değilim. Geçmişe takılıp kaldığım da anlaşılmasın... Ancak neyin, ne zaman ve niçin yapıldığının iyi sorgulanması gerektiğini düşünenlerdenim.

Böyle ezbere iş mi olur?

Dinin, örfün ve geleneğin yabancılaşması toplumun çabuk dağılmasının en büyük nedenlerinden biridir. O yüzden dikkatli olunmalı ve uyarılara kulak verilmelidir. Geleneğimizi unutursak, geçmişten de hiçbir şeyi bugüne taşıyamayız...

Gelenek, bir milletin toplumsal hafızasının bir bileşkesi gibidir. Ortak değerlerimiz ve bizi 'Biz' yapan, kaynaştıran bir çimentomuzdur adeta...

Geçmişte, Ramazan'da oruç tutsun ya da tutmasın; bu toprağın tüm insanları, Ramazan Bayramı'nı ortak değer olarak benimser ve kutlardı. Kimse de kimseye "Sen oruç tuttun mu?" falan diye sormazdı.

Kimse de öyle tatile-matile gitmezdi...

Bayram'da hiç mi bir yere gidilmez? Yoo, bal gibi de gidilir. Bizde 'Sıla-i Rahim’ diye bir deyim vardır, bilirsiniz... Yani uzak veya yakındaki hısım ve akrabayı ziyaret etmek... Ata, dede toprağına gitmek...

Bayramlar işte bunun için vardır. Bayramlar "Nereye kanki?" diyerek sıradanlaştırılacak bir tatil günü değildir...

Eğer sen bugün "Bayram gelmiş neyime?" dersen, sana da yarın bir gün "Bayram gelmiş neyine?" derler.

Bilmem, anlatabildim mi?

Hepimizin Ramazan Bayramı Mübarek olsun...

Yazarın Yazıları