Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 04/09/2012 00:11
  • 17.733

Her zaman “seçilmişler toplumun önünde, örnek insanlar oldukları için çok dikkatli olmak zorundadırlar” derim. Adı üzerinde; seçilmiş…

Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da akıllara ziyan bir “yerseniz!” vurdumduymazlığı içerisindeyiz. Ya da, aba altından sopa gösteriyorlar. “Bak beni aday listesine koymazsan bütün Çemişgezeklileri (!) karşına alırsın. Sakın ha! Benim elli bin oyum var ona göre”
Ve tabi tüm bunların yanında da büyük bir erg yalakalığı.
Seçilmişlerin seçildikten sonra yöre derneklerinin başına geçmesinden bahsediyorum.
Sakın yanlış anlaşılmasın. Bu yazımla kimseyi hedef almak niyetinde değilim. Ancak ortada da bir vakıa var ve ben uzun zamandır ilk defa böylesine tesadüf ediyorum. Dolayısıyla üstüne alınanlar için yapacak bir şeyim yok; üzgünüm.
Kızgınlığım bu tatlı su kurnazlığını koyacak yer bulamamaktan…
Bulanlar lütfen yorumlarıyla beni yönlendirsin.
Bir kişi meclis üyesi olduktan sonra bir il derneğinin başkanı olarak siyasete devam edebilir mi?
Bu girişimle verilmek istenen bir mesaj mı vardır? Varsa bu mesaj ne olabilir!
Sivil Toplum Örgütleri her hangi bir siyasi partiye angaje olduktan sonra işlevselliğini ve tarafsızlığını ne kadar koruyabilir?
Mesela: Beykoz’da yaşayan Mesudiyeliler veya Samsunlular AK Partilimidir?
Yoksa bu derneklerimiz AK Parti’den rütbe koparma peşinde midir?
İşin içinde önümüzdeki yerel seçimlerde yerlerini sağlamlaştırma hesabı mı var!
CHP veya MHP’ye gönül veren vatandaşlarımız aynı yörenin CHP ve MHP versiyonlarını mı kuracaklar.
Yoksa o vatandaşlarımızın bu derneklerde yeri yok mu!
Her iki derneğin başkanı da AK Parti’de siyaset yapan, 2009’da meclis üyesi seçilmiş kardeşlerimiz.
Her ikisi de meclis üyesi olduktan sonra mensubu oldukları yörelerinin dernek başkanlığı görevine geldiler ya da getirildiler…
Peki, bu örnekler önümüzdeki dönemde çoğalırsa… Yerel siyaset hemşericiliğin dar kalıplarına hapsolmaz mı?
Mesela Beykozlu Karadenizliler, Giresunlular, Kastamonulular, Kars-Ardahan-Iğdır, Trakyalılar, Gümüşhaneliler…
Bu derneklerimizin başkanları da çeşitli partilerden aday olurlarsa siyaset yara almaz mı.
Başka bir örnek; Muharrem Kaşıtoğlu da AK Parti’de siyaset yapan, Beykoz ve İBB Meclis Üyesi. Beykozlu Kastamonulular Derneği Kurucu Başkanı. 2009 seçimlerinde meclis üyesi olduktan sonra olağanüstü genel kurul yaparak kurduğu derneğin başkanlığından istifa etti.
Bu da bir duruş ve çok önemli bir mesaj barındırıyor bünyesinde…
Siyaseti saygınlaştıran, önünü açan ve çeşitli partilere gönül vermiş binlerce hemşerisini ötekileştirmeyen bir mesaj.
Yolun açık olsun Mustafa Sezgün…
Kimi insanlar vardır yaşamları tatlı bir tebessüm gibidir. Sıcaklığı karşısındakinin yüreğine ferahlık verir. Güven verir.
Kendisiyle en son 30 Ağustos’ta Belediye Başkanımızın düzenlediği basın toplantısında bir araya geldik. Şimdi bakıyorum da bu adeta Mustafa Sezgün’le veda toplantısıymış.
Fuayede kısa bir sohbetimiz olmuştu Mustafa ağabeyle. “Yüce Allah, ‘ben dünyalara sığmam ama mümin kulumun kalbine sığarım’ buyurmuş. Önemli olan da bu değil mi?” demişti bana. Ben de kendisini onaylamış, “o kalbi kırmak ne fena değil mi abi?” demiştim.
Tam bir gönül adamıydı. Kalbimiz kendisinde kaldı.
Allah yolunu açık, menzilini mübarek etsin.
Vesselam…
Yazarın Yazıları