Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Barajlarımız boşken, bol yağmurlar sellere, acaba niçin? 1

Bu vahim tablo karşısında, gerçekten çok ciddi bir analiz yapmamız gerekiyor.

Normalde her sene barajlarımız, mevsimlerin normal yağmurlarında dolmuyor muydu? Son birkaç senede, özellikle İstanbul’da acaba niçin tam tersi oluyor?

Üstelik te mevsim normallerinden kat kat daha fazla yağan yağmurlar, beklentilerimiz olan barajlara değil de, acaba NİÇİN en çok hasar verecek yerlere yağdırılıyor?

Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre; bazı sel bölgelerinde, 48 saatteki yağış miktarı, son 5 yıllık ortalamada, 1 yıllık toplam yağışın yaklaşık 3'te 2'si olarak kayıtlara geçti.” Yani, M.G.Md’de; bir yıllık ortalama yağışın %66’sı, sadece iki günde yağdığı kaydedilmiş. Müthiş bir rakam bu, fakat maalesef alarm veren barajlara değil, sellerle birlikte ağır bedelli felâketlere yönlendirilmiş yağışlar. ACABA NİYE?

Bu ciddi konuyu hem meteorolojik, hem coğrafî, hem de mânevi açından tahlil yapmak zorundayız. Tâ ki teşhis de isabetli olsun. Teşhis doğru olursa, çâresi de çözümü de selâmete kavuşmak da garantili olacaktır inşâAllah…

Önce konuyu ikiye ayıralım.

 

MÂNEVİYÂTA inancı olmayanlara göre:

 

TABİAT ANA (!) böyle yönlendiriyorsa şayet, yapacak bir şey yok.

 

Tesadüfen (!) böyle oluyorsa şâyet, yine yapacak bir şey yok.

 

Bulutların veya Rüzgârların tercihleri (!) böyle ise şayet, yine yapacak bir şey yok. Çünkü olan olmuş, her şey perişan olmuş.

 

Bundan sonra yapılması gerekenler; kalan kişilerin ve devletin, cenazeleri toplamak ve maddî hasarları telâfi etmeye çalışmak olacaktır. Ayrıca bundan sonrası için, ciddi tedbirler almaktır.

 

MÂNEVİYÂTA inananlara, yani Kâinatı, bütün insanlık âlemini, rüzgârları, bulutları ve tüm suları yaratan Yüce Allah’a inananlara göre ise 3. Maddedeki yapılması gerekenlere ve tedbirlere ilâve olarak, çok önemli ibretler ve görevler düşüyor.

 

Şöyle ki:

 

Hadis-i Şerifte, “Ayağına diken batsa, günahlarına keffaret olacağı” düşünülerek, sabırlar ve şükürler ederek müsterih olmak.

Şûrâ Sûresi, 30. Âyetteki "Başınıza gelen herhangi bir musîbet kendi ellerinizle kazandıklarınız ve işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder" ihtarı hatırlanarak, “acaba bizler ne günah işledik ki” düşüncesiyle kendilerimizi sorgulayarak, ciddi tövbeler etmektir.

Kavimlerin tabî âfetlerle helâk olma sebepleri; peygamberlerini yalanlamaları, putlara tapmaları, zulüm ve sapkınlıkta ileri gitmeleri ve Allah'a isyan etmeleri şeklinde sayılabilir. Oysa günümüzde, her türlü sapıklıklar ve Allah’a İSYANLAR, TÜM kavimlerin helâk sebeplerinden çok çok daha fazla işlendiği çok net görülüyor.

Şöyle ki:

 

A) Yüce Rabbimizin kadınlara olan; “kesinlikle ÖRTÜNÜN”(*1.) emirlere karşı, neredeyse %80-90 oranında, uluorta ve inadına isyanlara devam ediliyor.

B) Diğer yandan “FÂİZE bulaşanlar Allah ve Rasülüne savaş açmıştır” (*2.) şeklindeki İlâhî yasaklara muhalefetlerin ve isyanların ayyuka çıktığı görülüyor.

C) Kur’ân-ı Kerîmde birçok âyetlerdeki “NANKÖRLÜK ETMEYİN” (*3.) İlâhî emirlere rağmen, bu konuda da isyanların da ayyuka çıktığı görülüyor.

 

Ek olarak ŞÜKÜRSÜZLÜKLER ve çeşit çeşit İSRAFLAR da Allah’a isyandır.

D) Son yıllarda ve ülkemizde; LÛT kavminin helâk sebepleri olan haram fiiler, afişlerle teşvik edilerek alenî ve apaçık isyanlar ediliyor. (*4.)

E), F), G) diye birçok isyanları bir köşe yazısına sığdırmak mümkün olmadığı için, diğerlerini ferasetinize ve aşağıdaki, bu konuyla ilgili kitaba havale ederek, konunun açılımına geçelim. … ….>>>

NOT: Köşe yazısı sınırlarını aşmamak için, konunun açılımını, çözümlerini, selâmete ulaşma çarelerini, yorum ve kanaatlerimizi bir sonraki yazımıza havale ediyoruz.

______________________________________

*1.) Bakınız; 4. Sûre/31. Âyet ve 33./59. Âyetler.

*2.) 2./275., 278 ve 279. Âyetler.

*3.) 16. Sûre/55 ve 112. âyetler, 14./7., 17./69., 22./38., 29./66., 30./34., 34./17., 35./36.

Âyetler.

*4.) Bkz.: “Kavimlerin helâkından, Coronaya” 

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER