Muharrem ERGÜL
  • 20/10/2018 Son günceleme: 20/10/2018 17:07
  • 11.267

Son yıllarda bir seyahat modası başladı.

Haydi, Prag’a gidelim. Prag şöyle güzel, böyle güzel. Parası olan da gidiyor olmayan da gidiyor. Borç harç, kredi kartı, hatta bankadan krediler çekilerek hiçbir anlamı olmayan geziler artarak devam ediyor.

Bizim mahalleyi de bu moda oldukça fazla etkiledi. Onlar da buz üzerinde yazı yazmak misali bu seyahatleri yapıyorlar ve sonuç sınıfa sıfır. Harcadıkları parayla kala kalıyorlar.

Yeni evlenenlerse ayrı bir âlem. Cennet vatanın cennet köşeleri keşfedilmeyi beklerken, haydi Maldivlere, haydi Tibet’e, haydi Tayland’a balayına. Ne varsa oralarda?

Şirketlerde bayilerini motivasyon sağlama bahanesiyle, Moskova’ya, Petersburg’a, Rio’ya, Küba’ya, Hong Kong’a götürüyorlar. Sözüm ona ödül. Hay ödülünüz batsın sizin. Milli servetinizi farkında olmadan dışarı taşıyorsunuz a sersemler.

Bu rüzgârlarla toplum savruldukça savruluyor. Lafa gelince vatan, millet, Sakarya. İcraata gelince yanlış üstüne yanlış. Hay dilinizi eşek arısı soksun sizin. Seyahat edecekseniz edin. Gezecekseniz gezin. Görecekseniz görün. Ama kendi değerlerinize yabancı kalmayın. Balkanları görün, Kafkasya’yı görün, Kuzey Afrika’yı görün, Ortadoğu’yu görün, ata topraklarımız olan Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan’ı görün.

Ancak; tüm bunları görmeden önce Anadolu’yu karış karış gezin.

Anadolu’nun taşını, toprağını, çiçeğini, böceğini, ağacını, inceleyin. Gidin şirket motivasyonlarınızı Anadolu’da bir kasabada yapın oraları şenlendirin. Gidin balayınızı muhteşem güzellikleri olan köylerimizde yapın. Oralarla el ele verin. Enerjiniz Anadolu’yu yeniden ayağa kaldırsın.

İlle de Avrupa, ille de Amerika, ille de Rusya, ille de Çin sevdası bize ne kazandıracak?

Dünya kültür mirasının neredeyse yarısı Anadolu’da sen ise tutturmuşsun bir Prag. Elimde bir seyahatname var.

“Heinrich Barth Seyahatnamesi, Trabzon’dan Üsküdar’a Yolculuk 1858.”

Heinrich Barth, Alman Şarkiyatçısı, 1858’li yıllarda Anadolu’yu köy köy dolaştı. Anadolu’nun etnik, siyasi ve ekonomik haritasını çıkardı. Nerede ne varsa kayıt altına aldı. Bugün, bizler ne yazık ki bunun farkında bile değiliz. Doğduğumuz köyün adını taşa toprağa yazarız ama köyümüzün ne özelliği var bilmeyiz. Batılılar yüzeli yıl önce bizi keşfederlerken biz hala bundan habersiziz. Aman da aman Prag ne güzel, Paris muhteşem, roma ne kadar antik bir şehir sakızını çiğneyip dururuz.

Biz hala, Sultan Alp Arslan’ın Malazgirt’te Bizans’ı ezip Anadolu’nun kapılarını bize açtığı gece gökte beliren ince hilal ile onun yanındaki yıldızın kovuşmasını ilahi bir mesajla “ay yıldız” haline geldiğinin farkında değiliz. O ay yıldızın nasıl bir medeniyet kurduğunu hala kavramış değiliz.

O ay yıldız İslam coğrafyasının sembolü haline gelerek Batılılar tarafından imrenilen bir medeniyetin adı oluyordu. Avrupa kültür tarihçilerinin deyimiyle “ay yıldızlı bayrak altındaki şehirler” yeni bir medeniyete beşiklik ediyordu.  Batılılar bizim ay yıldızlı bayrak altındaki şehirlerimizi incelerken biz turizm diye dünyanın öbür ucundan medet umuyoruz.

Nerededir bu ay yıldızlı bayrak altındaki şehirler.  Konya, Kayseri, Sivas ve Bursa ile başlayan Anadolu’nun tamamı.

Merak ediyorum. Bırakın Anadolu’nun tamamını. Anadolu’daki bir şehri köy köy gezen Prag meraklısı kaç kişi vardır?

Zaman zaman gezenler de, şehir merkezinde bir tur atarlar, sonra burada ne yenir diye sorarlar. Akşam otel. Sonra apar topar başka şehre giderler. Dönüşte ne yaptınız diye sorsanız, alacağınız cevap “çok iyi kebap yedik” olacaktır.

Zaman içinde “ay yıldızlı bayrak altındaki şehirler, arttıkça artar

Bulgaristan’da; Filibe, Sofya.

Makedonya’da; Üsküp, Manastır, Ohri, Gostivar, Tetova, Pirlepe.

Yunanistan’da; Selanik, İskeçe, Gümülcine, Yanya, Larissa, Tripolis.

Sırbistan’da; Belgrat

Arnavutluk’ta; Tiran, Elbasan.

Bosna’da; Novipazar, Mostar, Travnik, Banjaluka, Saraybosna.

Saydığım bütün bu şehirler birer küçük kale-köy iken medeniyetimiz bunları yüzyıl içinde parlayan şehirler haline getirmiştir ve bu şehirler hala parlamaktadırlar. “Ay yıldızlı bayrak altındaki bu şehirlerimiz” hala bizleri beklemektedirler.

Sonra Kuzey Afrika’da bizim şehirlerimizden ne kadar haberimiz var?

Kazablanka, Merakeş, Tanca, Kahire, Kartaca hepsi bugün bize uzak bir dünyada sanki.

Sonra Yemen, Medine, Mekke, Şam, Ürdün daha elbette Kudüs.

Musul, Kerkük, Süleymaniye, Kerbela sonra Batum, Tiflis, Ahıska, Dağistan sonra, Buhara, Semerkant, Taşkent, Balasagun, Urumçi. O Buhara ki, açık hava müzesi bir şehirdir. Prag’ı gezenler Buhara’yı görselerdi “işte medeniyetin zirvesi buradadır” derlerdi.

Ay yıldızlı bayrak altındaki şehirlerimiz” hayran olduğumuz batı şehirlerinden çok daha kimlikli ve medeni şehirlerdir.

Her konuda kendi kültürel değerlerimizi referans alanlar keşke bu çelişkiden kendilerini kurtarıp “ay yıldızlı bayrak altında yükselen şehirlerimizi” yeniden keşfedebilseler…

 

 

Yazarın Yazıları