Asım ÖZDEMİR
  • 09/10/2018 Son günceleme: 09/10/2018 09:40
  • 13.375

Aday olduğumuz ve ev sahipliğini üstlenmek için Almanya ile yarıştığımız 2024 Avrupa Futbol Şampiyonasının seçimini ne yazık ki kaybettik.

Ülkemizde yapılması için yaklaşık üç senedir çok çeşitli reklam ve kampanyalar yaparak yürüttüğümüz faaliyetlerin sonunda her türlü fiziki koşulları yerine getirmiş olmamıza rağmen ne yazık ki bu organizasyonu bize layık görmediler. 

16 UEFA delegesinin 12’sinin oyuyla Almanya Ev sahibi oldu. Ne yazık ki Türkiye’ye çıkan oy sayısı sadece 4’te kaldı.

Çok istediğimiz halde bu büyük organizasyonun bize verilmemesi karşısında üzüldük, çok istediğimiz halde bu organizasyonu almayı başaramadık ama bu bizi asla karamsarlığa itmemeli, umudumuzu yitirmeden şapkamızı önümüze koyup nerede eksik yaptığımızı objektif bir biçimde saptayarak daha sonraki organizasyonlara elimizi daha da güçlendirerek aday olma hedefimizden asla vazgeçmemeliyiz.

Adaylık Seçim öncesi ortaya atılan bir iddiaya göre UEFA, EURO 2024 adaylık sürecinde, tarihte ilk kez insan haklarına gösterilen saygının da kriterler arasında yer alacağını aday ülkeler Türkiye ve Almanya'ya bildirdi. Bu karar sonrası Türkiye üzerinde yeni bir algı operasyonu yapılarak sözde 'insan hakları yok' yalanıyla şampiyonanın Almanya'ya verileceği iddia edilmişti.

Bunun yanı sıra, aday şehirlerimizin, düzensiz ve çarpık yerleşim planlamasıyla gerçekleşen yanlış kentleşme olgusu yüzünden yaşanacak olan ulaşım ve trafik sorunları, toplu taşıma olanaklarının ve raylı sistemlerin yetersiz oluşu, mevcut otellerin nitelik ve nicelik yönünden yetersizlikleri, yıllardır bir türlü kurtulamadığımız terör belasının gelecek konukların üzerinde yaratacağı korku etkisi, onların can güvenliklerini sağlayamama endişesi, vs. gibi nedenleri de sayabiliriz.

Demek ki, daha önceki yıllarda da çeşitli büyük organizasyonlara (özellikle Olimpiyatlara) talip olduğumuzda adaylık başvurularımızın kabul görmemesinin nedenlerini de oluşturan bu maddeler üzerinde önemle durarak bu engelleri ortadan kaldırmaya var gücümüzle çalışmalıyız. Salt yeni ve modern statlar yaparak aday olmak seçilmek için yeterli olamayacağını ve diğer olumsuz koşulları da ortadan kaldırmanın gerekli olduğunu göz ardı etmeden adaylık başvurumuzu yinelemekten vazgeçmemeliyiz. Tesadüfümdür bilemem ama bakın sizlere  2024 Avrupa Futbol Şampiyonası seçiminden bir gün sonra  rutin işlerimle uğraşırken çalan bir telefon ve yapılan görüşme sonrasında ki bu telefon görüşmemi sizlerle de paylaşmak istedim.

Telefonundan gelen ses  (karşı taraftan) bozuk Türkçesiyle konuşan ve Alman vatandaşı olduğunu söyleyen kişi, siz Türkler den çok özür dilerim, Almanya bu Avrupa 2024’ ü hiç hak etmedi ve bunun için dönen dolapları çok iyi biliyorum müsaitseniz size tek, tek anlatayım deyince biraz da heyecanla.

-Evet, buyurun dinliyorum dedim ve telefonun ahizesini açtım yanımdaki misafirler de duysun diye.

-Bizim Almanların bozuk ekonomisi olduğu gibi,  Dünya kupasından da elenince çok itibar kaybettiler. Kaybettikleri itibarlarını yeniden kazanmak adına önce hiç sevmedikleri İngiliz’lerle daha sonra da diğer UEFA üyesi ülkelerle pazarlıklara giriştiler. İngilizler e de önümüzdeki dünya kupasında dünya şampiyonu olması için destek vereceklerini ifade etmişler. Bu organizasyonu da kaybetmemiz halinde dünyaya rezil oluruz korkusuyla kim bilir ne tür ödünler karşılığında 12 ülkenin oyuyla organizasyona ev sahibi olmayı hiç de etik olmayan bir şekilde almış oldular. Yanlız sizin tanıtım reklam sunumunuzu çok kötü yapmışlar, o reklamı yapanı, bir alman vatandaşı olarak  aşçımı diye çok merak ettim. Türlerin çok güzel Futbol ve spor geçmişiniz var bunlar da değerlendirmeliydi.

Ben bir Alman vatandaşı olarak Türkiye aleyhine oynanan bu oyundan dolayı büyük üzüntü duydum, üzüldüm ve siz Türklerden özür dilerim dedi.

İnanın bu Alman vatandaş benimle yaklaşık 20 dakika kadar konuştu. Bu arada bazı sözlerini de anlayamadığım halde önemli konulara değindiğini, UEFA’nın maddi, manevi (İlkbaharda UEFA başkanlık seçimi olacakmış) çıkarlar karşılığında tercih kullanabileceğini falan da söyledi. Ancak Hukuken sakıncalı olabilir gerekçesiyle bu konuda üzerinde daha fazla durmamayı doğru buldum.

İşte ani gelen bir telefon ve hiç beklemediğim bir bu görüşme esnasında o sırada odada yanımda bulunan misafirlerim de pür dikkat kulak kesildiler ve onlar da şaşkınlıklarını gizlemeden konuşmalara tanıklık ettiler. Haydi hayırlısı diyelim ve mücadeleye devam.

Allaha emanet olun.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz