“Mağazalarda, bir fiyatına 2 alma avantaj fırsatını kaçırdığımız zaman, bu avantajları değerlendirenlere, bizlere niçin haber vermedikleri için sitemler ederiz.
”
Öğrendikten sonra ise, sezonun son günlerini bile değerlendirmeye çalışırız.
Bunun için de son günlerde izdihamlar yaşanır, değil mi? Bazen de, bu fırsatlar kaçtıktan sonra öğreniriz ve “...Tüh-vah, keşke..!” diye hayıflanıp dururuz…
-
Şu günlerde öyle büyük avantajlar sezonuna girdik ki, hayret edersiniz!…
Bir fiyatına iki değil, 3 değil, 100 değil, 700, 1000 de değil, hatta aradaki bazı gün ve saatlerde 30 000 kat avantaj kazandırıldığı, Kâinatın en doğru sözlüsü olan Hz. Muhammed S.A.V. tarafından bildirilmiş. Böyle olduğu halde, çok zaman çeşitli meşguliyetlerimiz nedeniyle, o avantajlardan haberimiz bile olmuyor.
Bu çok önemli fırsatları, siz saygıdeğer dostlarımın kaçırmaması için, henüz bu sezonun başındayken haber vermek istiyorum. Çünkü, misafir edilerek bol-bol nimetlerle iltifat edildiğimiz ve özellikle sınav meydanımız olan şu dünyamıza, her gün 300 000 küsur yeni misafir katılırken, 300 000 küsur kişi de sınav kronometresi durdurulup, hesap memleketine doğru yolculuğa çıkarılıyor.
Kim bilir, belki bizlerin içinden birçoğumuzun, şu sezondan sonraki sezona ömrümüz vefa etmeyecek. Önümüzdeki bir yıl içinde, sınavımız belki sona ermiş olacak. İşte bu nedenle,“...Tüh-vah, keşke..!” demememiz için, bu sezonu çok iyi değerlendirmeye çalışma zorunluluğumuzu, tüm dostlarıma hatırlatmak istedim…
Özellikle gençlerimize sesleniyorum.
-
Böylesine çok avantajlarla yüklü sezon, bu sene 22 Mayıs 2012 Salı günü başlayıp, 18 Ağustos 2012 cumartesi gününe kadar, 3 aydan fazla sürecek!…
Anladınız değil mi?…
Bu yüzlerce avantajlarla dolu olan sezon, “üç aylar”dır ve her birimizi tek-tek ilgilendiriyor. Her birimiz, bu fuarlara çok-çok muhtâcız. Çünkü; her birimiz istesek de istemesek de veyainansak da inanmasak da, kaçınılmaz bir gerçek olan “ÂHİRET”İN yolcularıyız…
Âhirette geçerli olan levâzımatı da, (gerekli olan her şeyi de) şu kısacık ömürde kazanacağız ve bu kazançlarımız derecesinde, orada karşılanacağız…
Ya iltifat göreceğiz (inşâallah) veya cezâ çekeceğiz… (Allah c.c. muhâfaza etsin.)
-
Hani, Ö.S.S. veya benzeri bir sınavdan sonra, kazandığımız puanlara göre muamele görüyoruz ya, işte öyle bir şey…
Sadece bir fark var; buradaki sınavların tekrarları var. Fakat Âhiret ile ilgili sınavımızın tekrârı kesinlikle yok! İşte onun için bu sınavı, aslâ şansa bırakmamalıyız.
Her avantajı ve her fırsatı, en güzel ve en verimli bir şekilde değerlendirmeliyiz…
-
Peki, bizler bu konuda ne durumdayız veya ne kadar şanslıyız?
İçinde bulunduğumuz asır, yüzlerce teknik imkânlarla dolu olduğu gibi, binlerce fitne ve tuzaklarla da dolu olduğu malûmunuzdur. Tedbir almadan, ne tarafa baksak günaha giriyoruz. Titizlikle bir tercih yapmadan nereye gitsek gıybet, dedi-kodu, israf, ilâhi emirlere itaatsizlik gibi, bir sürü günahlarla yüklü dönüyoruz evlerimize…
Eve dönünce de, “Tv.” denen câzip bir âletle yüz-yüze kalıyoruz ki, yine kararlı bir tercih yapamaz isek, bu konuda sürekli irtifâ kaybediyoruz demektir!…
-
Daha tedbirli, bilinçli ve kararlı yaşayanlara ve televizyonlu odadan televizyonsuz odaya HİCRET ederek, ömür dakikalarını Allahın c.c. rızası doğrultusunda değerlendirenlere ne mutlu…
İşte, bizim bu ahvâlimizi bilen merhâmeti sınırsız olan yüce Rabbimiz, biz ihmâlkâr ve günahkâr kullarına bu mübarek aylarda, öyle bir fırsat veriyor ki…
Âhiretteki mîzanda, yâni büyük mahkemede, (işlediğimiz günahların ağırlığına karşılık,) bizleri kurtaracak olan sevaplarımızı arttırmak için, bu belirli ve %1000 avantajlı günleri (üç ayları) bizlere ikrâm etmiş. Ona c.c. çok-çok şükürler ve hamd-ü senalar olsun…
Var mı dünyada, bizlere böylesine imkânlar veren bir kurum veya kimse?
Yani size, bir sınavı “mutlaka kazanın” diye, 2 puanlık cevaba 200 puan veren var mı? Yok böyle bir şey! Çünkü üniversiteler, okullar, işyerleri ve herhangi bir hedefteki imkânlar sınırlıdır…
-
Fakat yüce Rabbimizin imkânları, Kudreti, Rahmeti ve Merhâmeti kesinlikle SINIRSIZDIR ve O c.c. Ganiyy-i mutlaktır…
Yeter ki biz O’nu c.c. tanıyalım, O’na c.c. yönelelim, verdiği sayısız nimetlerine şükredelim, sınamak için bazen uygun gördüğü musîbetlere sabredelim. Yasaklarına riâyet ve emirlerine itâat edelim. Hiç olmazsa, bu mübârek üç aylarda kendimize çeki-düzen vererek, bu “bire-BİN” fırsatlardan âzamî bir şekilde istifâde edelim…
-
Şu mübarek günlerde en makbul ibadet namaz-oruç vs. gibi FARZ ibadetlerden sonra, muhakkak ki Kur’ân okumaktır. Kur’ân ilmiyle meşgûl olmaktır…
Şu hadisi Kudsîyi unutmayalım. Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
-Bir kimsenin Kur’ân okuması, kendisini bana dua etmekten ve benden bir şeyler istemekten alıkoyarsa, ben ona, şükredenlerin sevabını ve o istemediği halde isteyenlerin istedikleri güzellikleri, kat-kat fazlasıyla veririm. (Ebû Said El-Hudrî Rd.A.)
*******
Şimdi bizlere düşen: Ciddî bir özeleştiri (nefis muhâsebesi) yaparak, bu mümbit (verimli ve çok kârlı) zemin ve zamandan, yani bu sezondan, sevdiklerimizle birlikte, azamî bir şekilde istifade etmektir, değil mi?…
-HEPİNİZİN ÜÇ AYLARINIZI ve REGÂİB KANDİLİNİZİ TEBRİK ve TES’ÎD EDER, SİZLERE, AİLE EFRADINIZA, SEVDİKLERİNİZE, ÜLKEMİZİN GÜZEL İNSANLARINA ve TÜM İSLÂM ve İNSANLIK ÂLEMİNE HAYIRLAR ve BEREKETLER GETİRMESİNİ, YÜCE ALLAH’TAN (c.c.) NİYAZ EDERİM…
NOT:
24 Mayıs 2012 Perşembeyi-Cuma’ya bağlayan gece, REGÂİB KANDİLİDİR.
Regâib; ‘rağbet edilen, ihsân, ikram ve elde edilmesi gereken değerler’ anlamlarına gelmektedir. Üç ayların ilk Cuma gecesi olup, bereketli sezonun ilk habercisidir. Mübarek günler ve geceler, yoğun meşguliyetlerden ve gafletten sıyrılıp, yaratılış gayemizi çok ciddi bir şekilde düşünmemiz, yaratan ve yaratılanlar ile aramızdaki münasebetleri gözden geçirmemiz için kaçırılmaz fırsatlardır. Yüce Rabbimiz, her birimizi muvaffak kılsın. Âmîn…
Hayırlarda yarışmak ve dualaşmak ümidiyle…
YORUMLAR