Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Ateşe Düşen Pervane gibi…

Malumunuz olduğu gibi; pervane adında meşhur bir cins kelebek vardır.

Gece yanmakta olan ampullere ve ateşe karşı aşk derecesinde temayüllüdürler.

Yaz aylarında, gece pikniklerde ateş yaktığımız zaman o ateşin etrafında toplanırlar ve ateşe düşerek yanarlar. En bariz olarak gördüğümüz yerler ise eskiden kullanılan gemici fenerlerinin ve gazyağlı lambaların etrafında dolaşırlar ve o ateşe dalmaya çalışırlar. Lambanın camına çarpıp dururlar.

Belki de canı yanıyor olsa da tekrar aynı ateşe meyleder dururlar.

O kelebeğin yanan muma, lambaya veya herhangi bir ateşe karşı, aşk derecesinde bir temayülü olduğu da âşikâr görülmektedir.

 

Evet, onun neler hissettiğini bilemiyoruz ama göz göre göre yanmaya, felâkete ve helâkete gittiğini, şuur sahibi her insanlar olarak çok net anlıyor ve her zaman da onun yandığını görüyoruz.  

·        Hani bu gerçeği gören insan, o kelebeğe acıdığından ve âkıbetini de bildiğinden, ona söz anlatabilseydi, pervaneye elbette şöyle yalvaracaktı:

-“Bak pervaneciğim, vazgeç bu yanlış davranıştan. O parlak ve câzip gördüğün şeyden sana zarar gelecek. Ondan uzak dur. Kendine ve şu güzel bedenine yazık edeceksin. Bak, sonraki pişmanlığın hiç bir işe yaramayacak. İş işten geçmiş olacak. Tam zevk aldığın zamanda, güzelim hayatın mahvolacak…”

·        Saygıdeğer dostlarım, bu olayda çok net olan şu:

O pervane göz göre göre ateşe düşeceği, rengârenk kanatlarını ve güzelim hayatını mahvedeceği halde, kendi yanlış davranışlarını da maalesef DOĞRU zannediyor olmasıdır.

Şayet doğru zannetmeseydi, asla böyle yapmazdı…

 

Evet, bu pervaneden alacağımız çok ibretler ve dersler var.

Birkaçını ben arz edeyim, devamını sizler düşünün:

·        Öncelikle, şu pervanenin kaderi veya akıbetiyle, insanoğlunun akıbeti birbirine çok benziyor.

Yani; insanoğlu da bir takıp cazip ve parlak şeylere meyledip veya müptela olup, kendisini Cehennem ateşine müstahak ediyor…

…… Yalnız çok önemli bir kaç fark var:

O pervane, o parlaklık ve cazibeye kapıldığında, acı akıbeti hemen tecelli ediyor.İnsanoğlununki ise çok az bir kısmının cezasını dünyada görüp, çok önemli cezaları ve acı akıbeti ise Âhiret âlemlerine bırakılıyor.

Bir de; o pervaneye ateşe düşmemesini ikaz eden yok. Ateşe düşerek yanması normal sayılabilir. Fakat insan için durum böyle değil.

Öncelikle AKIL verilmiş. Bir takım parlak ve câzip şeylere takılmayalım diye her dönemde uyarıcı Peygamberler gönderilmiş. Onlara suhuf ve Kitaplar gönderilmiş. Âhir zamanda ise Hz. Muhammed SAV ve Kur’ân gönderilmiş. Hz. Muhammed’den SAV sonra ise asır ve kutup imamları ve Müceddidler gönderilmiş.

İşte o İlâhî hatırlatmalardan birkaçı şöyle:

·        Şeytan ki: (Allahın lâ’netine uğrayınca) “Ya Rabbî, Senin kullarından mutlaka bir pay edineceğim (onları kendi tarafıma alacağım). Mutlaka onları saptıracağım, onları(şunu da edineyim, bu işimi de tamamlayayım, şöyle vakit geçireyim gibi) birtakım temennilerle oyalayacağım. ……… ” (Nisa S., 118, 119. Âyetler:)

Bu şeytanlar onları (İnsanların çoğunu) yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar. (Zuhruf: 37. Ayet.) [Prof. Dr. Suat Yıldırım meali.]

·        (Resulüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü (olan, Kıyamet ve Âhiret) hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bir bakarsın) iş olup bitmiştir. (Meryem S. 39. Âyet.)

O gün, zalim kimse (ahrette, acı akıbetini görünce) pişmanlıktan ellerini ısırıp şöyle der:“Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!”(Furkan S. 27. Âyet.)

 

Bizlere düşen; iş işten geçmeden, parlak ve cazip günahlardan bilinçli bir şekilde korunarak, sınavda olduğumuzun idraki içinde, bu emanet vücudumuzu selâmetle sahibine teslim etmektir. Vesselam…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER