A. Raif ÖZTÜRK
  • 11/09/2016 Son günceleme: 11/09/2016 14:33
  • 5.285

Bu meşhur atasözümüz, ‘iyi ile kötülerin birbirinden ayrılamadığını’ ifade etmek için söylenile gelmiştir.

Sanki tam bu günler için, değil mi? Yani mutlaka yapılması gereken FETÖ temizliklerinde, ayıklamalarında veya tutuklamalarda, haksızlıkların yapıldığı iddiaları, hatta isyanları başladı. Bu isyanları önceleri ‘algı operasyonunun bir parçası’ diye düşünmüştüm, ancak bir araştırmacı olarak bazı tutuklu yakınlarını dinledikten sonra, at izinin gerçekten it izine karışması nedeniyle, kurunun yanında yaşların da yandığını müşahede ettim. Şöyle ki:

Malumunuz olduğu üzere âhirzamanın en tahripkâr fitnesi olan şu FETÖ fitnesi; aile fertlerini de yıllardan beri birbirilerine düşürmüştü. Yani kardeş; fetöcü, fakat ağabeyi ise fitnenin ve yanlışlıkların farkında ve sürekli de kardeşiyle mücadele halindeydi. Veya evlât, kaldığı yurt veya okullarda İslâm’a hizmet ediliyor diye kandırılmış, baba ise tüm şer güçlerle ilişkileri idrak ettiğinden, işin farkında olduğu için evlâdıyla mücadele halindeydi. Veya çeşitli durumlarda aynı aileden, bir fetöcü var fakat diğerleri masum, hatta o aldatılmış kişi ile yakınları sürekli mücadele ediyorlardı.

Gelin görün ki, bu tutuklamalar sırasında fetöcü yakınıyla mücadele eden feraset sahipleri bile, tedbîren veya şüphe üzerine tutuklanmışlar. Üstelik te yoğunluk nedeniyle hâkim karşısına çıkarılamadıklarından, tamamen suçsuz yere mahkûm ve mağdur edildikleri görülüyor.

Bir başka durum: Adamın iş yerinde onlarca bankanın POS zihazları var, doğal olarak bunların içinde bir tanesi de Bank Asya’nın. Veya kişi yıllardan beri faizsiz kurum düşüncesiyle Bank Asya kredi kartı kullanıyor. Bu kişilerden de tutuklananlar var. Oysa 2015 yılında Bank Asya TMSF'ye geçtiği için, artık DEVLET GÜVENCESİNDE olduğu düşünülerek, bu POS makinaları veya kredi kartları daha da güvenle kullanılmaya devam ettirilmiş. İşte bu gerçekler dikkate alınmadan, bu basit nedenlerle birçok tutuklamalar yapılmış. Haliyle haklı olarak bu gereksiz mağduriyetler nedeniyle devlet ricaline suçlamalar, itirazlar, yakınmalar ve küskünlükler başlamış oldu. Muhalefetin de bu mağdurları sinsice savunur görünmesi, maalesef onların ve diğer şer güçlerin işine yaramaya başladı. Çünkü herkes gibi mağdur da şahsî menfaatine bakacaktır.

Konuyla ilgili; Rotterdam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ise “Türkiye’de şu anda dindar 28 Şubat var. Kemalistler, Ulusalcılar, Ateistler, Ali’siz Aleviler, kafatasçılar ve çok az da olsa bazı Milli Görüşçüler, FETÖ operasyonlarını fırsat bilerek FETÖ ile ilgisi olmayan samimi Müslümanları tasfiye ediyor. Maalesef bu saydığımız kesimler, fırsatı ganimet bilip bütün Ehl-i sünnet Müslüman’larına yönelik savaş ilân etmiş vaziyetteler. Yapılan haksız uygulamalar sebebiyle AK Parti itibar kaybediyor” şeklinde konuştu.

Bu haksızlıklar karşısında, ilgili devlet ricalinin bunları fark edeceğine inandığım için ya da hâlâ o görevlerde bulunan FETÖ elemanlarının “kasıtlı uyguladıklarını düşündüğümüz” bu yanlışlıklar için, mutlaka tedbir alınacağına da inancım olduğundan, bu mağdur yakını kişileri şöyle teselli etmeye çalışıyorum.

-“Evet, ilk bakışta siz haklı gözüküyorsunuz. Bakınız, geçmişte de bu tür haksızlıkların önüne geçilemediği için ‘kurunun yanında yaş da yanar’ atasözü, tâ günümüze kadar ulaşmış. Ayrıca, İslam hukukunda iki çeşit adalet vardır: Adaleti izafiye ve adaleti MAHZÂ. Adaleti Mahzâ; kılı kırka yararcasına icra edilen bir adalet çeşidi olup, Allah cc Rasulünün SAV ve 4 halifenin uyguladığı bir adalet çeşididir. Hatırlayınız; Hz. Osman şehid edilmişti. Katili bir türlü bulunamıyordu. Fakat ‘katil zanlısı’ olarak 19 kişi tutuklu bulunduruluyordu. Hem katil zanlılarının yakınları ‘katil bir kişi, bizimkiler masum olarak mahkûm oldu’ diyerek isyanda. Hem de Hz. Osman’ın yakınları ‘şu katilleri beslemeyin, hemen asın’ diye isyandaydı. Hz. Ali ise adaleti mahzâ ile hareket ettiği halde, iki tarafa da yaranamıyordu. Haklı olarak, ‘katil bir kişidir, oysa diğer 18’i elbette masumdur. Bu konuyu tamamen netleştirmeden, ceza verilemez’ diye diretiyordu. Hz. Ali, Allah Rasulü SAV tarafından ‘ilmin kapısı” diye övüldüğü ve Cennetle müjdelendiği halde, bu tür mağduriyetlerin önüne geçilemediği malumdur. Bu nedenle, günümüzde de bu tür mağduriyetler normal karşılanmalıdır. Sabredilmeli ve diğer günahlar için keffaretüz-zünûp kabul edilmelidir ve duaya devam edilmelidir.” ..diye teselli etmeye çalışıyorum.

Hem bu tür tesellilerdeki ve hem de bu konuyu kaleme almaktaki maksadım, gereksiz husûmetlerin önüne geçebilmek ve devlet ricaline de bu mağduriyetleri ulaştırabilmektir. Öyle Yâ, dünyanın en doğru sözlüsü ve Kâinatın Efendisi SAV “BİR KÖTÜLÜK veya BİR HAKSIZLIK GÖRDÜĞÜNÜZDE, ONU ELİNİZLE ENGELLEYİN. BU MÜMKÜN DEĞİLSE DİLİNİZLE ENGELLEYİN. O DA MÜMKÜN DEĞİLSE KALBİNİZLE BUĞZ EDİN” buyurmuştur.

Benim de elimden ikincisi geliyor. Yani elimizle veya gücümüzle engelleme durumunda olmadığımız için, dilimizle veya kalemimizle engellemeye çalışıyorum. Gerisi, bu yazının çokça paylaşılıp ilgilere ulaştırılmasına ve ciddiyetle değerlendirilmesine kalıyor.

Eğer bu sorun ciddiye alınmaz ise nasıl ki, fetö konusunda “ALDATILDIK” denilerek pişmanlıklar yaşandıysa, ileride de fetö tutuklamaları konusunda da “YANLIŞLAR YAPTIK” denilebilir ve ciddi pişmanlıklar yaşanabilir. Vesselâm…

BİLVESÎLE; KURBAN BAYRAMINIZI EN İÇTEN DİLEKLERİMLE

TEBRİK ve TESÎD EDER, TÜM İNSANLIK ve İSLÂM ÂLEMİNDE

HUZUR, BARIŞ ve MUTLULUKLARA VESİLE OLMASINI

YÜCE RABBİMİZDEN NİYÂZ EDERİM…

Yazarın Yazıları