Asla siyasetten kopmak yok!

  • 0
  • 22250
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!
Asla siyasetten kopmak yok!

Dost Beykoz Başyazarı Kader Gür’ün Beykoz Belediye Başkan yardımcısı Hanefi Dilmaç ile özel röportajı.

Siyasete Milli Görüş’te Başladı… Milli Gençlik Vakfı’nın kurucusu oldu. Babasının ve amcasının ona bıraktığı muhafazakâr siyasi mirası yere düşürmeden yıllarca taşıdı. Ve sonra Recep Tayyip Erdoğan’a inanarak, “bu vizyon ülkemizi şaha kaldırır” dedi. AK Parti’nin Çavuşbaşı Teşkilatı’nı kurdu… Hiyerarşik yapısına bağlı kaldığı AK Parti onu Çavuşbaşı Belediye Başkanlığı’na aday gösterdi. Yüzde % 50’nin üzerinde oy alarak seçildiği başkanlık koltuğunu, beldesinin mahalle olmasıyla, rakiplerine değil devlete teslim etti.

Artık tecrübe sahibi olmuştu… Medeni cesaretini toplayarak “Beykoz”u niyet etti. Partisi onu değil, onun ‘ağabeyim’ dediği isimde karar kıldı. Eller birleşti; “ağabey” dediği ismin yanında yürüdü… Bu kez partisi bölgesinden % 60’ın üzerinde oy aldı.
 
Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’a inandı… Beykoz’da Yücel Çelikbilek’e. Bismillah diyerek, Beykoz Belediye Başkan yardımcılığı koltuğuna oturdu… Başkan’ın yanında hep birinci adam oldu… Sorumluluk aldı…
 
Muhammed Hanefi Dilmaç, 4 yıldır yürüttüğü Başkan Yardımcılığı sürecinde hiç konuşmadı… Eleştirilere bile cevap vermedi… Dilmaç sonunda kapılarını Dost Beykoz’a açtı. Dost Beykoz Başyazarı Kader Gür’e konuşan Hanefi Dilmaç, hiç bir şeyi eksik bırakmadı. Dilmaç, “Ben gerçek Beykozluyum” dedi.
 
 
Muhammed Hanefi Dilmaç?
 
Doğma büyüme Beykozluyum. 1967 yılında Çavuşbaşı’nda doğdum. İlköğrenimi Çavuşbaşı’nda yaptım. Orta ve Lise öğrenimi o dönem Çavuşbaşı’nda ortaokul ve lise olmadığı için Beykoz dışında yaptım. Zeytinburnu İmam Hatip Lisesi’nde yatılı olarak okudum. Daha sonra Ümraniye’de Nevzat Ayaz Lisesi’ni bitirdim.
 
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi’nde kalite kontrol uzmanı olarak çalışmaya başladım. Daha sonra değişik kademelerde görev almamla birlikte personelden sorumlu yönetici konumundayken oradan ayrıldım. 1993 yılından beri de aktif siyasetin içindeyim. Evliyim 3 çocuğum var…
 
 
Milli Görüş’ten, AK Parti’ye geçiş süreciniz?
 
Siyasete girişimde en önemli neden babam ve amcamın aktif siyasetin içinde olmalarıdır. Babam bir dönem muhtarlık yaptı. O dönem Milli Selamet Partisi ile başlayıp Milli Selam Partisi devamıyla daha sonra Refah Partisi döneminde hep aktif siyaset yaptılar. Hem amcam hem de babam.
 
Muhafazakâr bir aile yapısı içinde büyüdüm…
 
Aktif siyasete Milli Gençlik Vakfı’nda başladım. Çavuşbaşı’nın kurucu Başkan yardımcısıydım. Daha sonra kurulun Refah Partisi içerisinde de aktif görev yaptım. İcra Yönetiminde de genç yaşta olamama rağmen görev aldım. Parti kapatıldıktan sonra kurulan Fazilet Partisi’nde de aktif görev aldım… O’nun da kapatılmasıyla kurulan AK Parti’nin Çavuşbaşı Kurucu Belde Başkanı olarak görev aldım.
 
Ben geçmişimi asla inkâr etmiyorum.
 
Biz siyaseti idealleri uğrunda yapan isimler olduk her zaman. Bireysel siyaseti ön planda tutmayız. Bizim için düşünceler ve kurum önem taşır. Milli Görüş içinde almış olduğumuz siyasi terbiye bizi buralara taşıdı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın bu camiaya kazandırdıklarını asla inkâr edemeyiz.
 
 
İtaat kültürü önümüzü tıkadı!
 
28 Şubat 1997’de bir süreç yaşandı. Bizim üzerimize çok gelindi. O dönem çok büyük sıkıntılar yaşadık. O sürece biz birbirimize kenetlenerek göğüs gerdik. O süreçte camia içinde yaşanan ayrışmada yenilikçi kanadın beni daha iyi temsil edeceğini, bu gidişle hayallerimiz gerçekleştiremeyeceğimizi düşündüm. İtaat kültürü nedeniyle hep olduğumuz yerde sayıklıyorduk.
 
Yenilikçi kanatta, daha modernize edilmiş bir anlayış, Türkiye gerçeğine daha uygun siyaset yapılabileceğini düşündüm.
 
 
Neden AK Parti?
 
AK Parti kurulduğu zaman Genel Başkan Recep Tayip Erdoğan ile Türkiye’nin buralara geleceğini öngörüyorduk. Genel Başkanımızın bakışı, vizyonu, mücadeleci ruhu… Ve kadrosunun çok güzel işler yapabileceğini düşünüyorduk. Eğer olacaksa bizim dünya görüşümüzü hayata geçirebilecek kadronun orada olduğunu düşündüm. Ben siyaset yaparken, kendimle ilgili bu günleri göremiyordum, fakat partimin ülkemizi çok ileriye taşıyacağını hesaplıyordum… Burada bir hedefim de çocuklarımıza güvenilir bir gelecek hazırlamaktı.
 
Çavuşbaşı Belediye Başkan adaylığı süreci?
 
Biz siyaset yaparken hiçbir zaman makam mevki gözetmedik… Bunu samimi söylüyorum. Ben Belediye Başkan olurum düşüncesiyle hiç biz zaman hareket etmedim. Ama Allah (cc) nasip edince oluyor. Çavuşbaşı’nda o dönem Belediye Başkanı ağabeyimiz vardı… İyi de bir Belediye Başkanlığı yaptı. Çok zor bir bölgede belediyeciliğin ne olduğunu insanlara öğretti. Bizim bölgede kanun nizam o dönemlerde pek bilinmezdi. Dönemin Belediye Başkanı 5 yıl bunun mücadelesini verdi. Fiziki olarak ta birçok hizmet yaptı. Asla bunu yok sayamayız.
 
 
Osman Başkan aday olsaydı, ben olmayacaktım.
 
O dönemde ben belde başkanıydım ve yerel seçimlerde Sayın Başkan Beykoz Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu. Parti içinde yapmış olduğumuz istişare sonucunda da ben Çavuşbaşı Belediye Başkan Aday adayı oldum. Osman Başkanımız Çavuşbaşı’nda Belediye Başkan adayı olsaydı ben asla aday olmayacaktım. Öyle bir şey düşünmüyordum.   Osman Başkanın Beykoz’u çok ciddi düşünmüş olması sonucunda bizim de Çavuşbaşı’nda önümüz açılmış oldu. Siyasi büyüklerimiz uygun gördü, vatandaşımız da sağ olsunlar teveccüh gösterdiler.
 
Seçim sonuçlarında aradaki farkın sebebi nedir?
 
Ben bir şey söylerken kimseyi incitmek istemiyorum. Herkesin tarzı farklı… Ben Belde Başkanı olduğum dönemde çok geniş bir kadromuz vardı. AK Parti’nin Yönetim Kurulu’nu oluştururken, siyasi, mahalle, yöre anlamında hiç korkak davranmadım. Geniş bir kadro kurdum. Bu kıstaslar benim için çok önemliydi. Teşkilatımız Çavuşbaşı’nın tamamına hâkim oldu. İnsani ilişkilerle ilgili de bir şeyler söylemek mümkün… Ben bu toplumun içerisinden çıktım. Vatandaşın yaşadığı sıkıntıları biz de yaşadık. Tabandan buralara gelene kadar birçok şeyi gördüm. Kendimi hiçbir zaman insanlardan farklı ve ayrıcalıklı görmedim. Ama buna rağmen eksiklerim olduğunu düşünüyorum.
 
 
Vatandaş adam yerine konmamayı unutmaz!
 
Bu doğru bir söz! Fakat bizim insanımızı günü birlik adam yerine koymak pek bir şey ifade etmez… Adamlığınız ve ilginiz yüreğinizden gelmeli… Yapmacık hareketleri insanlarımız kesinlikle hisseder. Vatandaşımızın yaşam tarzını benimsemek, dertleriyle dertlenmek, sevinçlerini de paylaşmak lazım. Tabi bunu samimiyetle yapmalısınız…
 
Çavuşbaşı’nda yapılan çalışmalar nelerdir?
 
Bu anlamda söyleyeceğim çok şeyler var. Ben Belediye Başkanı olmadan önce Belde Başkanı olduğum için sorunların ne olduğunu biliyordum. Kaldı ki Çavuşbaşı’nda yaşayan bir birey olarak bu sorunları direkt olarak zaten yaşıyordum. Yani ben de mağdurdum aslında. En başta her bölgenin kendine has problemleri olduğunun tespitini yapmıştık…  Seçim çalışmaları döneminde de yanımda olan iki arkadaş gittiğimiz her yerde vatandaşın anlattığı problemlerle ilgili sürekli not aldı. Her mahallenin öncelikli problemlerinin karşısında hangilerine öncelik vereceğimizi belirledik. Sonra bu doğrultuda hizmet üretmeye çalıştık… Benim Çavuşbaşı’nda en büyük dezavantajım alt yapı çalışmalarına önem vermem oldu. Çünkü altyapı çalışması, yer altına şehir de kursanız göz önünde olmadığı için vatandaş nezdinde kıymeti yoktur.
 
 
Vidanjör talebine kanalizasyon döşeyerek cevap verdik
 
Dediğim gibi, yeraltına hizmet eden belediyeler her zaman kaybederler. Alt yapı hizmetleri gözükmez ve insanları rahatsız eder. Çavuşbaşı’nda görmüş olduğunuz dağlardaki evlere en ücra köşelere yeraltından en az üç kere gittik. O dönem İSKi genel Müdürü şimdiki Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu’nun bu işte çok büyük katkısı var… Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.
 
Bizden vatandaş vidanjör istiyordu. Foseptik çukuru dolmuş onu boşaltmak için vidanjör istiyor. Biz oralara kanalizasyon döşedik. Biz bölgemizdeki havzayı kirletmeden atık suyu tamamen bölge dışına çıkarttık. Kanalizasyon Çavuşbaşı’nda çok büyük bir projedir.
 
Doğalgaz benim zamanımda geldi…
 
Çavuşbaşı’nda doğalgaz yoktu… Benim girişimlerim sonucunda bölgeye getirmeyi başardık. İçme suyu çalışması da benim dönemimde başladı… Bu üç proje bizim dönemimizde gerçekleşti. Ve hizmetler Çavuşbaşı’nın bütününü ilgilendiriyor.
 
 
Eğitimde Çavuşbaşı’nda çığır açtık
 
Çavuşbaşı’nın tamamı 2B. İnşaat yapmanın problemli olduğu bir bölgedeyiz. Buna rağmen eğitimde de büyük hizmetler yaptık. Yeni okullar inşa ettik. Bu çalışmalarda Beykoz Eski Kaymakamı Aydın Ergün’ün de hakkını yememek lazım. Onun da büyük gayretleri oldu. Zafer Sarıyer İlköğretim Okulu’nu birlikte yaptık. Nene Hatun İlköğretim Okulu, Külliye’nin olduğu yerde 3 tane lise var. Çok Programlı Liseyi Çavuşbaşı’na ben getirdim. Bunlar hep bizim gayretlerimizin sonucu kıt kanaat imkânlarımızla yaptığımız işlerdir.
 
Beykoz’da gidip de giremeyeceğim ev yoktur.
 
Siyasetin içerisinde uzun yıllar varız… Bizimle beraber başka insanlar da vardı. Saman alevi gibi gelip giden birçok insan var. Ben yöneticilik yaptım. Şu anda Beykoz Belediyesi’nde görev yapıyorum. Bunlar çok önemli şeylerdir. Bu durumda olmak bana Allah’ın bir lütfü… Derler ya; ‘tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.’ Bu tam ban göre bir söylemdir. Tarlada izim var, harmanda da gözüm var. Beykoz’da gidip de giremeyeceğim ev, kahvehane gibi hiçbir yer yoktur.
 
 
Çavuşbaşı’nda birçok şeyin Osman Şimşek döneminde yapıldığı söyleniyor?
 
Eğer benim yaptığım çalışmaları görmezden gelip her şeyin Osman Başkan döneminde yapıldığını söylerseniz bu bana karşı yapılmış bir haksızlık olur. Osman Başkan döneminde de elbette ki birçok şey yapıldı. Asla hakkını inkâr edemeyiz. Eğer şu söyleniyorsa, Osman Başkan yaptı, Dilmaç onun gerisinde kaldı… O zaman karşılaştırma yapmak durumunda kalırız ki; bu da bana yakışmaz.
 
Osman Şimşek bizim ağabeyimizdir
 
Bizim dönemimizde yapılan bir tek alt yapı projesinin maliyeti ile daha önceki yapılanların maliyetlerini karşılaştırabiliriz. Osman Başkan Çavuşbaşı’na belediyecilik mantalitesini yerleştirdi. Tabii o dönemde Çavuşbaşı’nda hiç bir şey yoktu… Bir Kur’an kursunu belediye binası yapıyorsunuz. Ve kapısına yazılan, “Belediye Hizmet Binası” yazısı bile vatandaş için bir hizmetti. Çünkü o dönemlerde bunlar yoktu.
 
Başka belediyelerin kullanmadığı aracı size hibe olarak vermesi ve onun belediyenin kapısına çekilmesi bile bir hizmetti vatandaşın gözünde. Yokluk dönemi olduğu için öyle algılandı. Araç sayısı, sosyal hizmetler gibi birçok alanda bizim de çok büyük katkılarımız oldu. Osman Başkan çalışmalarını yaptı, 5000’lik planları ben yaptım. O planlarla ben Çavuşbaşı’nda alt yapı hizmeti ürettim. Bunu kimse bilmez.
 
Osman Başkanın hiçbir projesini yarım bırakmadım
 
Osman Başkan’ın bıraktığı hiçbir işi yarım bırakmadım. Personeline bile dokunmadım. Sosyal Tesis yapıldı. Parasını büyük oranda ben ödedim. Çavuşbaşı’nın Beykoz’a devredildiği süreç incelensin nasıl bir belediye devrettiğim ortaya çıkar. En önemlisi bana göre gelir gider hesaplarıdır… Bunlara bakılsın.
 
En büyük gelir imar… O da bizde hiç yoktu.
 
Asla enkaz devralmadım. Ama çok itibarlı, sistemi tamamen oturmuş bir belediye devrettim. Ben çıkıp konuşmayı sevmiyorum… Bizim İller Bankası gelirimiz çok komik bir rakamdı. Belediyelerin en büyük geliri imardır. O da bizde hiç yoktu… Belediye Başkanlığı’na % 51 oyla seçildim.
 
Çavuşbaşı’nın mahalle olma sürecini anlatır mısınız?
 
Mahalle olma sürecinde… T.C Devleti kanun çıkarttı. Dedi ki, ‘Büyükşehir Belediyeleri sınırları içerisinde olan belde belediyelerini, buna mukabil Türkiye genelinde de nüfusu 2000’in altında olan belediyeleri kapatacağız’ dedi. Ve TBMM’den karar çıktı. Onaylandı… Daha sonra bu mahkemeye taşındı. Mahkeme daha sonra bana göre de çok uygun olmayan bir karar verdi. Büyükşehir sınırları içindeki belde belediyeleri kapatılabilir, Anadolu da, nüfusu 2000’in altında olan belediyelerin kapatılmasını gerek görmedi.
 
Tam tersi olması gerekirken, böyle bir karar çıktı. Bunu muhalifler bize karşı kullandı. Konuyu bilmeyen vatandaşa, ‘belediye tepki göstermedi’ şeklinde ifadeler kullanıldı. Hatta Belediye Başkanı ile birlikte Ankara’ya yürüyelim denildi. Sonra vatandaşla görüşmedi, kendisi gitti dediler. Yahu TBMM’nin almış olduğu bir kararı ben nasıl eleştiririm. Benim nüfusum 23 bin, 150 bin nüfusu olan yerler kapatıldı. Samandıra, Yenidoğan, Orhanlı buralar da kapatıldı… Biz tavrımızı ortaya koyduk. Yerel yöneticilerin burada yapabileceği çok bir şey yoktu.
 
 
Benim istifamı istediler…
 
Muhalefetten, hatta parti içinden benim istifa etmemi istediler. Belediye Başkanlığı’ndan tepki olması için istifa etmem gerektiğini söylediler. Sonra neden istifa etmediğim sorusu soruldu. İstifa iradesiz insanların işidir. Bir şeye refleks göstermek için istifa etmek bana göre kaçıştır. Ben hep şunu savundum… Eğer bir işi başarmak istiyorsanız masada olacaksınız. Masada yoksanız zaten kaybetmişsinizdir. Ben istifa etmiş olsaydım ne olacaktı ki? Hiçbir şey.
 
Çavuşbaşı Çekmeköy’e bağlanacaktı…
 
Ben buna karşı çıktım. Çavuşbaşı’nın Çekmeköy’e bağlanmasını isteyenler de vardı. Hatta benim akrabalarım, bana yakın insanlar da vardı. Benim evimin olduğu yer Çekmeköy’e çok yakın. Baklacı Mahallesi’nin birçoğu Çekmeköy’e bağlanmamızı istedi. Ama genelinde diğer dört mahalle Beykoz’u istedi. Biz Beykoz’un beldesiyiz. Ben Beykoz’da doğmuşum… Masada olmasaydık bu iş çok farklı olabilirdi. Buna rağmen son seçimde % 60’ın üzerinde oy aldık.
 
 
Beykoz’a bakış açınız nedir?
 
Beykoz benim memleketim… Olmazsa olmazım. Burada doğdum ve büyüdüm. Bütün dostlarım ve çevrem hep burada. Yönetim bazında çok sıkıntıları olan, buna rağmen bana göre dünyanın en güzel yeri Beykoz.
 
İçerisinde kalıp, mücadele edilmesi gereken çok önemli bir yer Beykoz. Türkiye’nin en güzel yerinden bize yer verseler, ne benim annem, ne de benim çocuklarım bunu kabul eder. Biz Beykoz’da çok huzurluyuz… Beykoz’da yaşayan insanlar gerçekten çok huzurlular. Beykoz’un coğrafi ve hukuki anlamda birçok sorunu var. Beykoz’da yaşıyorsanız vurdum uymaz davranamazsınız. Beykoz’un sorunu bitmez. Mülkiyet problemi bitti. Bu kez başka sorunlarla uğraşacağız. Her çağ kendisiyle birlikte bir sorunu beraberinde getiriyor.
 
Kader GÜR / Özel Haber
Prof. Öztürk, Beykoz’u yönetmeye talibim
Önceki Prof. Öztürk, Beykoz’u yönetmeye talibim
Bakan Yardımcısından Beykoz Başsavcılığına ziyaret
Sonraki Bakan Yardımcısından Beykoz Başsavcılığına ziyaret
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz