Talip ERCAN
  • 15/01/2018 Son günceleme: 15/01/2018 13:59
  • 11.193

Beykoz İlçe tarihine ait geniş bir arşiv çalışmam var…

Kişiler, kurumlar, yaşanmışlıklar, acı ve tatlı anılar… Hatta vakti zamanında yaklaşık 30-40 bölüm yaptığımız “ Kalpten Beykozlular “ adlı yazı dizimde o zamanlar Beykoz İlçesinin tek yayın organı olan “Beykoz Haber “ Gazetesinde bir hayli ses getirmişti.

Son yıllarda birkaç kere bahsettiğim gibi bunu bir kitap çalışması şeklinde derleyip, toparlayacaktım. Maalesef günlük koşuşturmalar, yoğun spor haberler gündemi bu düşüncemi erteledikçe erteledi.

Beykoz ilçe tarihine not düşecek çok güzel bir çalışmaydı. O yazı dizisi için şimdilerde birçoğu hayatta olmayan Beykoz’un tanınmış simaları ile saatler süren sohbetler yapmıştım. Ben bunu bir kitap haline getiremedim ama bu ve benzeri konularda birçok kitap basıldı, her birini de keyifle okumuştum hatta birkaç kez okuduklarımda var.

Lafı uzatmayayım, o yazı dizimde Beykoz sosyal hayatında önemli simalar ve kurumlar herkesin ortak bahsettiği şeylerdi. Mesela Gaffur’un Otobüsü, Beykoz Musiki Cemiyeti, Beykoz Yardımseverler Cemiyeti gibi… Yazlık sinemalar, Boğaziçi Restoran, Dalyan Çay Bahçesi ve diğer mekanlar ortak buluşma alanlarıymış… Her ne kadar siyasi, ekonomik bazı ayrışma grupları olsa da ilçe sakinleri yokluk içinde varlık kavramını dolu, dolu yaşamış, hissetmiş.

Gelelim günümüze çokluk içinde yokluk (Burada ilk harfi değiştirmeden yazdım anlayan anlamış olsa gerek!). Etrafımızda alabildiğince Sivil Toplum Kuruluşu kısaca STK olarak adlandırılan yapılar fazlası ile mevcut. Hatta bir STK’da görev yapan ya da gönüllü olan birileri, ufak anlaşmazlıkları bahane edip başka bir STK’ya geçebilmekte, ya da yeni bir STK kurabilmekte. Etraf gıybet, dedikodu, hakaret, karalama, laf sokma, yana yatma çamura banmadan geçilmiyor.

Maalesef ki maalesef günlük koşuşturma esnasında kafalarda beliren sıkıntılar, takıntılar gün geçtikçe daha da kemikleşmekte, toplumsal ayrışmalar alabildiğince artmakta.

Hele ki hayatımıza sosyal iletişim araçları da girince daha da içinden çıkılmaz bir hal yaşanmaya başlandı. En ufak kızgınlıklara hakaret, iftira, yalan silahları ile karşılık veren, kendinden başkasını haklı görmeyen, muhataplarından nefret eden insanlar türedi Beykozumuzda… Oysa hemen her hafta, her ay bir yakın tanıdığımızın vefat haberini almaktayız, yani ölümden kaçmak mümkün değil.

Kişi kendi günahı ile sorgulanacak amenna ve saddakna ya kul hakları ne olacak? Maddi ve manevi kul hakları? İşte bu sebeple zaman, zaman köşe yazılarımda ya da diğer bulunduğum ortam ve platformlarda kişilerden, ‘gelin karşılıklı haklarımızı helal edelim’ derim. Olur ya unutulan bir kul hakkı varsa! B-Borcumuz varsa! Ödeşmek isterim.

Bu yaşıma kadar hep kendi ayaklarım üzerinde durdum, kimseden borç almadım, aksine çok kişiye verdim, çoğu da geri dönmemiştir, varsın saf ayaklarına yatsınlar, unuttuk sansınlar, yarın çok geç olabilir. Haa, unuttuğum bir borcum varsa da açık yüreklilikle de buradan çağrımdır, gelsin hesap sorsun, istesin…

Bugün yine çok farklı bir konuda karşınızda oldum… Zaten spor haberlerimiz gerek kendi spor sitemizde gerekse de Dost Beykoz sayfalarında fazlası ile var. Son cümlem şu olacak ki; ‘Bizler aşırı sosyalleşmenin zararlarını fazlası ile yaşamaktayız’. Biran önce kendimi de soyutlamadan söylüyorum, Bize ne oluyor? demenin vakti geldi de geçmekte…

2018 Yılının ilk köşe yazısına beni tanıyan seven sevmeyen tüm dostlar, arkadaşlar ile helalleşerek bir giriş yapmak istedim. Bizden yana birçok unutanımız var da haydi haklarım helal olsun, sizlerde benden haklarını varsa helal edin. Ufak şeyler için kırgınlıklar, küslükler olmasın, sağlık huzur mutluluk dolu bir yılı hep beraber yaşayalım…

Allah’a emanet olsunuz.

Yazarın Yazıları