Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Aşırı sıcaklardan niçin kavruluyoruz?

(Çok İLGİNÇ ve İBRETLİK)

 

Yıllar önce ilk öğrendiğimde fikir dünyamı alt üst eden, beni hayretler içinde bırakan, hatta fizik ve astronomi kurallarına ilmen aykırı olduğu için, hâlâ araştırmacı havsalalara sığmayan bir gerçekle karşılaşmıştım. Eminim ki, sizler de hayretler içinde kalacaksınız…

55 Sene kadar önce bizim kuşağın Lise yıllarımızda, dünyamız Güneşin etrafında 150 000 000 Km. uzaklıkta döndüğünü, 23,5 derece eğikliğinden dolayı (Güneşe yakın kısımların çok ısındığı için) yaz mevsiminin oluştuğunu ve Güneşe BİN km yaklaşmamız halinde yanıp kavrulacağımızı, BİN km uzaklaşmamız halinde ise donacağımızı okuyorduk.

Bu teori elbette herkese çok mantıklı ve akla çok yakın geliyordu, fakat öyle değilmiş…

Teknoloji geliştikçe, yani 25-30 yıl geçince Astronomi araştırmaları netleşmeye başladı ve Dünyamız güneşin etrafında sürekli 150 000 000 Km sabit uzaklıkta dairesel değil, ELİPTİK döndüğü ve Güneşe en yakın olduğunda 147 300 000 Km yaklaştığı, bu yaklaşmada ise YAZ mevsimi yaşandığı tesbit (!) edilmişti. Tabii ki bu da çok çok mantıklı, akla ve fizik kurallarına da çok uygundu. Öyle yâ biz sobaya veya herhangi bir ateşe ne kadar çok yaklaşıyorsak, ısıdan etkilenmemiz de o kadar çok artıyordu.

Astronomi araştırmaları yakın bir tarihte iyice gelişip ölçümler tamamen netleşince, dünyamızın güneşe en UZAK olduğu mevsimin YAZ ve 4-6 Temmuz olduğu, en YAKIN olduğu mevsimin KIŞ ve 3-6 Ocak olduğu teori değil, artık ÇOK NET ve tamamen İLİM haline geldi.

 

sicak resim wigQ LuSAJ

 

Fakat bu kez de fizik kuralları da, akıl ve mantık ta tamamen alt-üst oluyor. Yani Güneşe en YAKIN olduğumuzda YAZ mevsimi yaşamamız gerekirken, acaba NİÇİN KIŞ mevsimini yaşıyoruz? Tersi olması gerekmiyor muydu?

  • Hani Güneşe BİN km. yaklaşınca kavrulurduk? Bin km değil, 4 MİLYON 800 bin Km yakınlaştığımız halde niçin yanmıyoruz, hatta niçin tam tersine KIŞI yaşıyoruz?..

Çok daha da önemlisi; 4 MİLYON 800 bin Km yakınlaştığımız halde, Güneşin câzibe (çekim) kuvvetine kapılıp Güneşe yapışmamız gerekirken, (Dünyamız bu tehlikeyi sezmişçesine) niçin ve nasıl tekrar Güneşten uzaklaşmaya başlıyor?..

  • İşte dostlarım, bu soruların ilmi ve mantıkî cevapları henüz yok!

Sadece teori kabîlinden “Dünya Güneşe en UZAKTAYKEN, 23,5 derece eğiklikten dolayı ışık Dünyamıza dik vurduğu için veya bu eğiklikten dolayı (kuzey veya güneyi) güneşe daha yakınlaştığı için YAZ yaşıyoruz” vs. yorumlar ve varsayımlar ileri sürülüyor. Fakat en YAKIN olduğunda da 23,5 derece eğiklik yine var. Ayrıca; Dünyanın tüm çapı 12 756 Km değil mi? Tam eğik bile olsa bu eğiklikten dolayı Güneşe sadece 6 378 Km yakınlaştığı halde, eliptik döndüğünde ise 4 800 000 Km uzaklaşıyor. Bu gerçeklerle, bu teori de tamamen çürümüyor mu?

  • Peki, akıl, mantık ve fizik kurallarıyla tamamen çeliştiği halde, gerçekte Güneşe en UZAK olduğumuz zamandan, yani TEMMUZ-AĞUSTOS aylarında NİÇİN KAVRULUYORUZ? Mademki Güneşe 4 MİLYON 800 bin Km uzaktayız, donmamız gerekmiyor mu? İşte burası çok önemlidir…
  • ŞU RADDEDE, ŞU SORULARA LÜTFEN CEVAP BULALIM:
  1. Yaşam için en ideal eğiklik olan, mutlaka ciddi bir hesaba dayanan Dünyamızın 23,5 eğik ayarlanması, hiç tesadüfen olabilir mi? Bu hesabı Dünya yapmış olabilir mi?..
  2. Dünyamız Güneşe (4 800 000 Km) EN YAKIN mesafeye geldiğinde yanıp KAVRULMAMIZ gerekirken, gerçekte KIŞI yaşamamız hiç tesadüfen olabilir mi?..
  3. Dünyamız Güneşe EN YAKIN mesafeye geldiğinde, Güneşin çekim kuvvetine kapılmamız gerekirken, Güneşten uzaklaşmaya başlayıp o müthiş tehlikeden kurtulması hiç tesadüf olabilir mi?..
  4. Dünyamız Güneşe EN UZAK (üstelik te 4 800 000 Km) mesafeye geldiğinde, Güneşin çekim kuvvetinden kurtulup uzayın derinliklerine savrulmamız gerekirken, tekrar Güneşe yaklaşmaya başlayıp, o müthiş tehlikeden kurtulması hiç tesadüf olabilir mi?..

Üstelik te sadece bir kez değil, BİNLERCE yıllardan beri, her sene ve aynı hassasiyette!..

  • İşte bahtiyar dostlarım, burada yüce Rabbimizin bizlere olan ÇOK ÖNEMLİ mesajlarını doğru okumamız gerekiyor. Şöyle ki:

Ey akıl sahipleri, çok ciddi düşününüz?

Görüyorsunuz ki, dünyanızın 23,5 derece eğikliğinden tutun da Güneş etrafındaki 4 800 000 Km uzaklaşıp yakınlaşan eliptik dönüşüne kadar, her türlü hareketiniz benim Kudretimin tasarrufu altındadır. Yasin Sûresi 38. Âyet: “Güneş de (sistemiyle) kendisi için belirlenmiş bir kanunla, yörüngesinde akar, gider. Bu ise kudreti her şeye üstün olan, ilmi her şeyi kuşatan Allah'ın çizdiği kaderdir.”

Vaad ettiğim Kıyameti koparmam da Güneşe en yakın olduğunuzda, Dünyanızı tekrar Güneşten uzaklaştırmayı hikmet gereği ihmâlime veya takdirime bağlıdır.

  • Mademki gerçekler böyle, henüz elinizde fırsat varken beni gerektiği gibi tanıyın! Benim emir ve yasaklarıma riâyet edin! Mutlaka gelecek olan EBEDÎ Âhiret hayatınıza göre, çok kısacık olan Dünya hayatınızdaki SINAVINIZI mutlaka kazanın ki, ebedî hayatınızda, bu dünyadaki kavrulmalarınızın BİNLERCE katı olan Cehennemlerde değil, EBEDÎ Cennetlerimde yaşayasınız…

Evet dostlar. Yüce Rabbim bizleri, şu kavurucu yaz sıcaklarında, gerçekleri ve sınavda olduğumuzun idraki içinde, Yüce Rabbimizi gerektiği gibi tanıyarak, O’nun cc emir ve yasaklarına riâyet etmemizi ve EBEDÎ cennetlerinde yaşamamızı lütfeylesin, ÂMÎN…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER