A. Raif ÖZTÜRK
  • 20/06/2021 Son günceleme: 20/06/2021 15:47
  • 3.001

 

Eğer, bilim Kurulu uzmanlarının ve diğer yetkililerin zorunlu kıldığı ‘Corona ile ilgili sosyal mesafeye’ dikkat etmezsek, hem kendimizi, hem de diğer insanların sağlık ve hayatlarını çok ciddi tehlikelere atmış oluruz. Bu konudaki sosyal mesafe ilân edildikten sonra, tüm dünya üzerindeki insanlığın %90’ı, buna azami derecede uyum sağlamıştır.

Oysa hem sosyal hayatımızın mahvına sebep olacak ve hem de Ebedî Âhiret hayatımızı Cehennem azabına dönüştürecek olan öyle ciddi tehlikeler var ki, onlar için uygulanması gereken sosyal mesafeler, hiç umurumuzda bile değil!..

Hatta bu konudaki sosyal mesafeleri çok daha ciddi bir kararlılıkla TEŞVİK etmek gerekirken; aksine iptal ettirmek için seferber olunuyor. Nasıl mı?.. Şöyle ki:

Tüm şer güçler, genellikle TV yayınları, diziler, reklâmlar, İnternet, medya, hatta Milli Eğitim sistemimiz bile ittifak etmişler de maalesef farkında değiliz. Mankurtlaştırılmışız.

Bu konudaki o çok ciddi “sosyal mesafe emri” ise herhangi bir kuldan, kuruldan veya fâni bir kişiden değil, bizlerin ve Tüm Kâinâtın Yüce Yaratıcısından gelen “ZİNÂYA YAKLAŞMAYIN,” yani “zinaya karşı, mutlaka bir sosyal mesafe koyun!” emridir.

Ben bugün bu sosyal mesafeye uymamanın, özellikle dünyadaki sosyal hayatımızdaki zararlarından, sadece özet olarak bahsedeceğim…

Son yıllarda, özellikle de son aylarda; ana haber bültenlerinde ve medyada, üzüntüyle, kaygıyla, hatta nefretle izlediğimiz en önemli haberlerden birisi, KIZ arkadaş-ERKEK arkadaş cinayetleri, tecavüzleri ve o genç kızları darp veya kaza süsü verilmiş ölüm haberleridir. Hatta aile katliamlarına kadar varan sosyal kavgalardır.

Bu sosyolojik arızalara üzüntüyle, kaygıyla, nefretle bakmak, hatta ağlayıp sızlamak yerine, “biz bu hallere nasıl düştük?” “Bu acıklı durumlardan nasıl kurtulabiliriz?” gibi sorulara çözümler aramak, sadece biz eğitimcilerin değil, herkesin ortak derdi olmalıdır.

Âhir zaman insanı için hazırlanan Rehber (kullanım kılavuzu niteliğindeki) Kitapta Yüce Rabbimiz; “Zinaya yaklaşmayın. Zira, o bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” ..buyuruyor. (İsra S., 32. Âyet.) Dikkat ediniz; “Zina yapmayın” yerine “zinaya yaklaşmayın” emri, çok net olarak “araya çok ciddi bir SOSYAL MESAFE koyun” anlamındadır.

Tefsirlerin bazılarında bu anlam şöyle açıklanıyor: Sadece zinadan değil, Zinaya meyil ettirecek davranış biçimlerinden bile uzak durun ve çok sakının! Çünkü hafife alınan o meyildeki gayrimeşru zevk ve lezzet bile, şeytanın da vesvese teşvikiyle, geri dönülemeyecek kadar etkili, karşı konulamayacak kadar lezzetli ve haz vericidir. Şayet böyle bir meyilde, kişiler sağlam bir îmana sahip değillerse, diğer şartlar da uygun olursa, (en hafifiyle) dünyada 9 ay gayrimeşru ıstırap çektirecek veya kürtaj(!) ve evlât katili olunacak, Âhirette ise Cehennemi netice verecek hataya düşersiniz” anlamı çıkmaktadır.

İnsanlığın Başmuallimi Hz. Muhammed SAV, "Sakın bir erkek, yanında bir mahremi de olmadıkça, yabancı bir kadınla yalnız kalmasın" prensibini bildirmiştir... [Buhârî,  Nikâh 111, Cezâu's-Sayd 26, Cihâd 140, 181; Müslim Hacc 424, (1341).] Âdetâ koruyucu hekimlik gibi…

İnsanlığın saadeti, huzûru ve selâmeti için gönderilen bu Kılavuzdan SAV, bu konudaki diğer bir tavsiyesi de şöyledir: "Beraberinde kocası olmayan kadınların yanına girmeyin, zirâ şeytan, insanoğluna (damarlardaki) kan gibi, hemen nüfuz eder. Yani, şehvetinizi tahrik ve zinaya teşvik için, üçüncüsü şeytan olur." Hatta harama bakmak bile yasaktır.

Nasıl ki; Elektriğin çarpmasının, barutun ateşle teması halinde patlamasının şakası olmadığı ve kaza veya ölümlere sebep olduğu kaçınılmazdır. Aynen bunun gibi; bulûğa ermiş olan, mahremi (kardeşi, anne-baba, teyze-dayı, amca-hala) olmayan genç kız ve erkeklerin de (evli veya dul olsalar da) yalnız birliktelikleri halinde, fıtratları gereği şeytanın tuzağına düşmeleri de o derece kaçınılmazdır.

  • Şu birkaç kesin kurallara rağmen, günümüzdeki anne ve babaların, “erkek arkadaş” veya “kız arkadaş” adı altındaki yaklaşımlara müsamaha nazarıyla baktıkları için, nasıl ciddi hatalar yaptıklarının, hatta acı ve gözyaşlarına sebep olacak cinayetlerin işlendiğinin ispatı olan haberlerden bir kaçına göz atalım:

Manisa'nın Yunusemre ilçesinde, Tennur Ö. (31), bir süre önce tartışarak ayrıldığı kız arkadaşı (!) Rabia Bayram'ı (23) ve kız arkadaşının annesi Fatma Bayram'ı (48) öldürüp, başına dayadığı tabanca ile intihar etti…

Adana'da kız arkadaş (!) meselesi yüzünden çıktığı belirtilen kavgada, 15 yaşındaki Taner Salman'ı bıçaklayarak öldüren şüpheli tutuklandı. 

Bayraklı'da, Y.Y. (18), bir süre önce ayrıldığı kız arkadaşının (!) yeni erkek arkadaşı (!)  Doğuş Ömer Şafak'ı çıkan tartışmada bıçaklayarak öldürdü. 

..Ve daha niceleri hepinizin malumudur. Her gün ana haber bültenlerinde yâ “kız arkadaşı” veya “erkek arkadaşı” cinayetlerine çokça şahit oluyorsunuz.

Bu konudaki gayrimeşru müsamahalar ve davranışlar arttıkça, kavgalardaki ve cinayetlerdeki artış da maalesef çığ gibi büyümektedir… Peki, çözün nedir?..

KESİN ÇÖZÜM: 1.) Aile büyüklerinin, Devlet ricâlimizin ve özellikle de ilgili Bakanlıklarımızın, bu konuya titizlikle eğilmeleri ve yukarıda arz edilen; bu rezâletleri teşviklerin tümüne karşı, ciddi tedbirler almaları şarttır.

2.) Tüm okullarımızda, Din, îman ve ahlâk eğitimi özendirici ve ZORUNLU olmalıdır. Lütfen düşününüz:

Allah’a ve O’nun cc. her şeyi gördüğüne, Meleklerin onları kameraya aldıklarına, âhiret hayatına, Mahkeme-i Kübra’ya ve yaptıklarının cezasının mutlaka Cehennem olduğunu bilen kişiler, hiç bu tür âdî cürümleri işleye bilirler mi?.. İşlemek bir yana, bu konudaki SOSYAL MESAFELERE azâmî dikkat ederek, çok ciddi tedbirler alırlar. Vesselâm…

Yazarın Yazıları