Muharrem ERGÜL
  • 19/02/2021 Son günceleme: 19/02/2021 15:08
  • 5.763

Uzun zamandır çok önemsediğim bu kitabı sizlere tanıtmak istiyordum.

Korona salgını nedeniyle hepimizin evlerimize kapandığımız bu dönemde en çok ihtiyacımız olan şeyin kitaplar olduğunu düşünmüşümdür.

Sosyal medyanın çamurlarının ve pisliklerinin üzerimize sıçramasını önlemede de kitapların önemli yerlerinin olduğu şüphe götürmez.

Annem Belkıs, muhaceret, mübadele ve göç hikayelerine meraklı olanlar için hazine değerinde biyografik bir eser.

Eser, Gündüz Vassaf'ın kalemiyle Belkıs Hanım'ın Ustrumca'dan, İstanbul Üniversitesi'ne oradan Harward'a oradan Moskova'ya ve tekrar İstanbul'a gelişi sıra dışı olaylarla anlatılıyor.

Öksüz bir Rumeli kızının, Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırlarında başlayan hayatı bize gündelik yaşantının unutulmuş pek çok ayrıntısını tanıtarak bizleri bilinmeye evlere misafir ediyor.

Osmanlı İmparatorluğu, Cumhuriyet Türkiye'si ve ABD'de yüzyıla yakın süren çarpıcı bir yaşantının ışığında kadının toplumdaki yeri de uzun uzun anlatılıyor.

İmparatorluğun son yıllarında Balkanlar'da dindar bir ailenin, Müslüman Türklerin katledilmesi öncesi günlük yaşantısı ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor.

Yunan işgali altındaki Anadolu ve İstanbul'da tek başına yaşayan genç bir kadının Robert Koleji'nden sonra Darülfünun (bugünkü İstanbul Üniversitesi) Felsefe öğrenciliği Belkıs Hanım'ın anılarında birer birer canlanıyor.

Genç Cumhuriyete alışmasının acı tatlı serüvenleriyle yer yer de hüzünlü anılarla geçmişe özlem duygularımızı açığa çıkartıyor.

Kitapta, "sosyal beceriksizliklerimiz, gizli polis, vatandaş Türkçe konuş" gibi bölümler bugün hala güncelliğini koruyan konular olarak karşımıza çıkıyor.

İstanbul semalarında kızlı erkekli uçak turları ve başımızdan eksik olmayan "yasak kitaplar" macerası günümüzde de halen devam ediyor.

II. Dünya Savaşı yıllarında Harward'da erkekler arasında okuyan tek kadının Amerikan akıl hastanelerinde yarım asır süren psikologluk tecrübesi.

Soğuk savaş yıllarında Ankara'da Türk komünistlerinin ibret verici serüvenleri.

Kitaptaki iki önemli tespiti Belkıs Hanım'ın ağzından sizlerle paylaşayım.

"Ama maalesef kaybettiklerimiz sadece yemeklerimiz değil.

Bence Cumhuriyet'in en önemli hatalarından bir alfabenin değiştirilmesidir.

Bunun yapılmasının birçok nedenleri var elbette.

Alfabe değişmesini savunanlar da var. Onlara da hak veriyorum. Ama alfabe değiştirilerek bütün mazimize demir bir perde çekildi. Ne oldu bu sefer Batı'yı aynen taklit etmeye başladık. Bu gayet kötü.

Üstelik dilimiz hem fakirleşti hem de eski Türkçe'nin sağladığı yeni kelimeler üretme yeteneğini kaybetti.

Eski Türkçe, edebiyatımızı, şiirimizi zenginleştiren mecaza da yatkındı. Bu harflerin değişmesiyle cahil oldum gibi geliyor bana.

Ama, asıl üzüntüm gelecek kuşakların zengin bir yazılı tarih ve edebiyatla bağlarının tamamen kopmuş olmasıdır.

Japonlar pekala modernleşebiliyorlar, o klasik ve karmaşık alfabelerinden de vazgeçmiyorlar."

Belkıs hanımın ikinci tespiti şöyle:

"New York'da Türkçe konuşan ve Kırım'da Stalin'in mezaliminden kaçan birçok Tatar'la tanıştım onlardan birinin bana söylediğini hiç unutmayacağım.

Ben talebe olarak kendi başıma Amerika'ya bursla gitmiştim. Ama Hükümet'in de Amerika'ya talebe gönderdiğini söyleyince, siz hala Batı'ya talebe mi gönderiyorsunuz? Kendi kendini yetiştirecek müesseseleriniz hala yok mu? diyerek beni şiddetle azarlamıştı."

Kitapta anlatılanlarla Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna tanıklık edilirken, bir yandan da dindar bir ailede doğan kız çocuğunun sekülerliğine uzanan değişimini de göreceksiniz.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz