Mustafa ÇALIŞAN
  • 10/05/2020 Son günceleme: 10/05/2020 23:16
  • 4.257

Anne: 9 ay karnında taşıyan; 5 yıl sırtında taşıyan, 15 yıl yanında taşıyan ve 60 yıl gönlünde taşıyan, kalbinin tamamını vermiş, vücuduyla, kanıyla, canıyla her şeyi ile insanın bir parça olmuş bir varlıktır O…

 Küçücük bir tabutta 90 yılın yükünü, meşakkatini,  külfetini,  elemini,  ağırlığını, çilesini, sıkıntısını, derdini, tasasını, varını, yoğunu, dünyalık adına her bir şeyi geride bırakmış olmanın rahat ve huzur içinde nur saçan yüzü ile, huzur dolu mütebessim çehresi ile gülümseyerek kapalı gözleriyle dünyanın 5 para etmezliğini ilan edercesine ve fakat RABBİSİNE kavuşmuş olmanın hazzı ve mutluluğu ile adeta melekler gibi bir başka âleminde olduğunu hissettiriyordu O…

Ve  “inna lillihi ve inna ileyhi racüun” kutlu fermanını ilan ediyordu;  O’ndan geldik O nu gidiyoruz.”…

 O küçücük tabutunda o kadar mutlu ve huzurluydu ki, adeta fani dünyadan baki âleme geçmenin rahatlığını yaşıyordu. O baki âlemde O’nu bekleyen o kadar çok ahbabı ve sevdikleri var ki saymakla bitmez; en başta sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimiz, bütün peygamberler, sahabe efendilerimiz,  evliyalar, enbiyalar, asfiyalar hepsi ahret yurdunda.

O “Kabir kapısına ağlayarak değil, gülerek girme “ sırrına erenlerdendi…

 Cennet annelerin ayakları altındadır mesajı, bize cennet kapısının anneyi sevmekten geçtiğini müjdeler. Anne evi, anne eli, anne sıcaklığı, anne sevgisi, anne merhameti ve en şefkati dünyada karşılığı olmayan emsalsiz bir hazinedir.

Bütün anneler birer şefkat kahramandır. Bir merhamet abidesidir. Bir sevgi semboldür. Hayatını gözünü kırpmadan evlatları feda edecek yürekte bir insandır.

Ta mini mini çocukluğumuzdan itibaren manevi ve maddi eğitimimize o rehber olur, yol ve yön gösterir. İlk elif bayı, ilk namaz surelerini, ilk Kuran-ı Kerim okumayı, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, güzeli çirkini, helali haramı o öğretir. Yani ilk muallim, ilk öğretmen, ilk hoca O olur.

Ana başa taç imiş… Her derde ilaç imiş… Bir evlat pir olsa da; gene anaya muhtaç imiş… Diye boşuna söylenmemiş.

Allahın rahmet ve merhametinin dünyadaki tecellisi ANNE olsa gerektir.

Her anne mübarektir,  mukaddestir. Annenin iyisi kötüsü olmaz. En kötüsü annesiz kalmaktır!

İşte bu çok özel vasıflarla donatılmış ve çok muhterem duygularla yaratılmış annelerden biri de benim annemdi.

Ve annem için de emri hak vukuu buldu.

 “Her canlı ölümü tadacaktır” fermanına hoş geldin dedi.

VE V A S İ Y E T N A M E!

Annemizin vefatının ardından ana ocağında toplandık.  Kuranlar okunuyor, cüzler dağıtılıyor, hatimler bitiriliyor, manevi bir iklimi akrabalarımızla, eş dostla birlikte yaşıyoruz. Gecenin ilerleyen saatlerinde yeğenlerimden Kadir Berk elinde bir zarfla geldi ve bana uzattı: “ Amca bak ne buldum! “ Zarfı aldım baktım. Kapağında VASİYETNAME yazıyor.   Merakla içini açtım ve yüksek sesle okudum;
           

“2008 Ocak. Bismillahirrahmanirrahim, Esselatü vesselamü aleyke ya Resülllah.

Allahım önce sana müracaat ediyorum. Ben ölünce Eyyübil Ensarinin mezarlığına defnedilmemi istiyorum. Ey yüce Allahım lütfün çok büyük bu arzumu gerçekleştir. Evlatlarıma kolaylık ihsan eyle. .Senin her şeye gücün yeter. Yavrularımın babasıyla beraber olsun. Biz aciz kullarını düşünen hiçbir yerde daraltmayan sensin. Allaha hamd ve şükür derim. Hasbünallahi venilmel vekil… ŞÜKRİYE (Islak imza)…

Bu satırların yazıldığı zamanda bizim Eyüp Sultanda ne kabir yerimiz var.  Ve de ne böyle bir düşüncemiz. Ki, babam halen hayatta idi. Ve derken babamız rahmetli oldu.  Rabbim nasip etti Eyüp sultan kabristanında rahmetli Zübeyr Gündüzulp, Bekir Berk, Sungur ağabeylerin üst tarafında bir yerde iki kişilik yer ayarladık. İlk olarak babamızı oraya defnettik.  Ardından emri hak vukuu bulunca 24 Mart 2018 recep ayının 6 günü rahmet yüklü bulutların eşliğinde yüzlerce, binlerce cemaatin HELALLİĞİ VE İYİ BİLİRDİK ŞEHADETİ ile annemizin 10 sene öncesi vasiyetini yerine getirmeyi Mevla’m lütfetti, nasip etti, ihsan etti, ikram etti. inayet eyledi…

O bir Kuran aşığı idi. O bir Kuran sevdalısı idi.

Hayatını Kuran endeksli yaşamaya vermiş olmanın mükâfatını da hemen gördü. Vefatının duyulması ile birlikte birkaç gün içinde pek çok sayıda hatimler okundu. Ve halen de okunuyor. Öyle ki,   hiç haberimiz olmadan Anadolu’daki kardeşlerimiz telefon edip hatim duamızı yaptık diye bildiriyorlar.

Bu da hayatınızın merkezine neyi koyuyorsanız o şekilde yaşıyor ve vefat ediyorsunuz.  Yani Efendimizin kutlu hadisi şerifi tecelli ediyor;

“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz…”

Yazarın Yazıları