Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 01/10/2009 00:11
  • 12.226

Ramazan Bayramı’nın ikinci günü bir dizi ziyaretlerde bulunmak amacıyla gittiğim Ankara’da, ailemle birlikte, Anıtkabir’i de enine boyuna gezme imkânı buldum.

Anıtkabir’e daha girer girmez Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Atatürk’ün manevî havasının ihtişamını hissediyorsunuz. “Nereden nereye?..” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Güzel ülkemiz ne badireler atlatarak bu günlere gelmiş. Bugünkü sefalı günlerimizi borçlu olduğumuz cefalı insanları tanıyorsunuz orda… Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere diğer cefalı ve vefalı insanlar… 

Anıtkabir Müzesi’nde canlı gibi figüre edilen savaşlar gerçekten çok etkileyici… Yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle bütün bir millet tek yürek… Bir tarafta dua eden bir neferimiz, diğer tarafta başörtüsüyle cepheye mermi taşıyan o zamanlar genç bir kız olan ninelerimiz… Aralarında hiçbir husumet yok… Herkesin tek bir amacı var: Vatan topraklarını düşmana çiğnetmemek; namusu ve şerefi payimal ettirmemek… Bir kadının başörtüsüne el uzattığı için Fransız askerini bir kurşunla yere seren ve Maraş’ın kurtuluşunu başlatan Sütçü İmam da orda…

Büyük önder Atatürk’e sevgilerini göstermek için Anıtkabir’e ziyarete gelenlerin durumu da farklı değil… Yaşlısı genci, kadını erkeği, sakallısı sakalsızı, başörtülüsü başörtüsüzü… Hepsi başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu ülkenin cefakâr insanlarına sevgilerini göstermeye gelmişler. Kimsenin arasında hiçbir bir sorun yok ya da birilerinin provoke ettiği gibi kimsenin Atatürk veya Atatürkçülükle en küçük bir sorunu yok.  Herkes birbirine çok nazik davranıyor. “Sen başörtülüsün buraya ayak basamazsın!..” demiyor. Anıtkabir’i kamusal alan ilan etmiyor. Zaten bir devlette kamusal olmayan bir alan yoktur. Kamusal olmayan alan başka milletlerindir. Bu devletin değil.

Herkes Başkomutan’a dualar yolluyor. Önünde saygıyla eğiliyor. Onun mozolesi önünde fotoğraf çektirmek için sıraya giriyor. 

Liderlik yapmak gerçekten önemli bir meziyettir. Ama Kurtuluş Savaşı gibi badireli ve sıkıntılı yıllarda liderlik yapmak daha da önemli bir meziyettir. İşte bunu Anıtkabir’e gidince anlıyorsunuz… “Yirminci yüzyılın tartışmasız lideri Atatürk’tür!..” diyorsunuz. Çünkü o yıllar yoklukta var olmak gibi bir şey… Etnik kökeni ne olursa olsun bütün Anadolu insanını bir arada tutmak ve var olmak mücadelesine tutuşmak… İmkânsızın da ötesinde bir şey… Ama tek yürek olunca zor da olsa başarılıyor… Ülkemize medeniyet getireceklerini iddia eden medeniyetsiz ve güçlü devletler Anadolu topraklarından atılıyor…

İşte milletimize bu imkânsızı başartan imanlarıdır… Büyük önder Atatürk’ün etrafında tek yürek olmalarıdır… Aralarında hiçbir ayrım yapmamalarıdır…

Üç tane bir, ayrı ayrı yazılınca, üç değerindedir. Ama bitişik yazılınca, 111 değerindedir. Değerleri birden on veya yüz katına çıkar. İşte bir milletin tek yürek olması böyle bir şeydir. Kuvvetleri, birden, on veya yüz katına çıkar. Manevî kuvvetleri artar. İşte Kurtuluş Savaşı’ndaki birliktelik böyle bir birlikteliktir. Yoksa yedi düvele karşı verilen savaş nasıl kazanılırdı?..

Zaman zaman birilerinin provoke etmesiyle, laiklik, çağdaşlık, modernize gibi kavramlar da kullanılarak, dindar halkıyla arasına mesafe konulmak istense de, aradan geçen uzun sürece rağmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yaşadığı çetrefilli yıllardaki gibi, hâlâ halkı arasındaki birlikteliği ayakta tutmakta, Anıtkabir’de herkesin tek yürek olmasını sağlamaktadır. Başörtülü başörtüsüz ayrımı yapanların iğrenç yüzüne manevî tokadını çakmaktadır. Zaten o, İngilizlere, Fransızlara, İtalyanlara ve Yunanlılara’a karşı kadınlarımızın başörtüsüne el uzatılmasın diye savaşmamış mıdır?.. Dini için, milleti için savaşan bir büyük önderin ismi; milletine ve dindaşlarına baskı aracı olarak kullanılmaktadır… Ne dersiniz?.. Her şey amacından ne kadar saptırılmış değil mi?..

Yazarın Yazıları