Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Altın ayları ve manevi fuar mevsimi

Otomobil, yat, makine, elektronik, tekstil, ayakkabı, kitap veya ev ihtiyaç maddeleri fuarlarını hepimiz biliriz. Bu fuarları, ya da panayırları, tanıtımdan başka en çok ta ucuza temin etme avantajı umduğumuz için dört gözle bekleriz...

Bir de, bazı giyim mağazalarının % 50’den fazla indirim yaptığı duyulunca, o mağazada mutlaka izdiham yaşanır. Mağaza açılmadan 3-5 saat önce kuyruğa girilir. Hele-hele aynı para ile bir yerine, iki veya üç malzeme almamız bizleri çok mutlu eder değil mi?

Evet, sevgili dostlarım şu günlerde öyle bir fuar mevsimine girdik ki, bir yerine 2-3 değil, 100 değil, 700, 1000, hatta bazı gün ve saatlerde 30 000 kat avantaj kazandırdığı halde, çok zaman çeşitli meşguliyetlerimiz nedeniyle, o fuarlardan haberimiz bile olmuyor.

Özellikle gençlerimize hatırlatmak istiyorum.
Bu avantajlarla yüklü fuar ayları bu sene, 12 Ocak’ta başlayıp 3 ay sürecek!
Bu yüzlerce avantajlarla dolu olan fuar, ÜÇ AYLARDIR ve her birimizi çok ilgilendiriyor.

Her birimiz, bu fuarlara çok muhtacız.

Çünkü her birimiz istesek de istemesek de veya inansak da inanmasak da, kaçınılmaz bir gerçek olan ÂHİRET’İN yolcularıyız. Ahrette geçerli olan her şeyi şu kısacık ömürde kazanacağız ve bu kazançlarımız derecesinde, orada karşılanacağız…
Ya iltifat göreceğiz (inşallah) veya ceza çekeceğiz… (Allah cc. muhafaza etsin.)

Hani, Ö.S.S. veya benzeri sınavlardan sonra, kazandığımız puanlara göre muamele görüyoruz ya, işte öyle bir şey…

Sadece bir fark var; buradaki sınavların tekrarları var. Fakat Ahret ile ilgili sınavımızın tekrarı kesinlikle yok! İşte onun için bu sınavı, asla şansa bırakmamalıyız. Her avantajı ve her fırsatı, en güzel ve en verimli bir şekilde değerlendirmek zorundayız. Asla “ben gencim, sonra hazırlanırım” dememeliyiz, çünkü asrımızda genç ölümler de çok arttı…

Peki, bizler bu konuda ne durumdayız?

İçinde bulunduğumuz asır, yüzlerce teknik imkânlarla dolu olduğu gibi, binlerce fitne ve tuzaklarla da dolu olduğu malûmdur. Tedbir almadan, ne tarafa baksak günaha giriyoruz. Titizlikle bir tercih yapmazsak, nereye gitsek gıybet,fitne, israf, İlâhi emirlere itaatsizlik gibi, bir sürü günahlarla yüklü dönüyoruz evlerimize…
Eve dönünce kurtuluyor muyuz? Asla! “TV.” denen bir âletle yüz-yüze kalıyoruz ki, yine kararlı bir tercih yapamazsak, bu konuda sürekli çöküş yaşıyoruz demektir!
Daha tedbirli, bilinçli ve kararlı yaşayanlara ne mutlu…

İşte, bizim bu ahvalimizi bilen ve merhameti sınırsız olan yüce Rabbimiz, biz ihmalkâr ve günahkâr kullarına bu mübarek aylarda, öyle bir fırsat veriyor ki; Ahrette ki mizanda, yâni büyük mahkemede, bizleri kurtaracak olan sevaplarımızı arttırmak için,1000’ler kat avantajlı günleri (üç ayları) bizlere ikram etmiş.

Yeter ki biz O’nu cc. tanıyalım, O’na cc. yönelelim, verdiği sayısız nimetlerine şükredelim, sınamak için bazen uygun gördüğü musibetlere sabredelim, yasaklarına riâyet ve emirlerine itaat edelim. Hiç olmazsa, bu mübarek üç aylarda kendimize çeki-düzen vererek, bu “bire-BİNLER” fırsatlardan azami bir şekilde istifade edelim…

Şu mübarek günlerde en makbul ibadet namaz-oruç vs. gibi farz ibadetlerden sonra, Kur’ân okumaktır. Kur’ân ile ve Kur’ân ilmiyle meşgul olmaktır. Aslında diğer tüm ibadetler de KUR’ÂN ile değer kazanıyor. Bunun için mutlaka Kur’ânı, en güzel okumayı öğrenmeliyiz…

Şu hadisi Kutsiyi hiç unutmayalım:
“Bir kimsenin Kur’ân okuması, kendisini Bana dua etmekten ve benden bir şeyler istemekten alıkoyarsa, ben ona şükredenlerin sevabını ve istemediği halde, isteyenlerin istedikleri güzellikleri de veririm”.(Ebû Said El-HudrîRd.A.)

“..O gün (Ahrette) insanlar… .. zerre kadar bir hayır işlediyse onu (..n karşılığını) görür, kim zerre kadar kötülük (günah) işlediyse o’da onu(..n karşılığını) görür…(99. S., 7. ve 8. Âyet)

Şimdi bizlere düşen: Ciddî bir nefis muhasebesi yaparak, bu mümbit (verimli ve çok kârlı) zemin ve zamandan, sevdiklerimizle birlikte, azamî bir şekilde yararlanmaktır. Vesselâm…

BİLVESÎLE: Hepinizin üç aylarınızı ve Regaip gecenizi tebrik ve tes’îd eder, sizlere, aile efradınıza, sevdiklerinize, ülkemizin güzel insanlarına ve tüm İslâm ve insanlık âlemine barış, huzur, hayırlar ve bereketler getirmesini, yüce Allah’tan cc. niyaz ederim…

Dünya üzerindeki tüm mazlum mümin ve Müslümanlara, özellikle de 70 yıldan beri zulümler altında inleyen, sürgünlere, katliamlara ve soykırımlara maruz kalan Filistinli, Gazzeli, Kudüslü kardeşlerimize, umulmadık yerlerden yardımlar ve ZAFERLER niyaz ediyorum.

Yüce Rabbimiz Özellikle; Savaş haricindeki masum ÇOCUKLARI, kadınları, hastaneleri, ibadet yerlerini vs. hedef alan ZÂLİMLERİ ve tüm destekçilerini zelil, rezil ve kahr-u perişan eylesin.

Yüce Rabbimiz her birimizi, bu mübarek aylarda Dünyamız ve özellikle Ahret hayatımız için en verimli kazançlar elde etmeye muvaffak kılsın. Âmin…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER