Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 12/08/2015 Son günceleme: 12/08/2015 14:50
  • 42.928

Alperenlik...

Türk milletinin İslamla tanışıp, nefsini ruhuna, ruhunu Cenab-ı Allah'a tabi kılmasının ardından, cihana hakim olma idealinin, İlay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Alem'e dönüşmesiyle birlikte, Yesevi dergahında tutuşan manevi ateşin Orta Asya'yı, Anadolu'yu ve Balkanları baştan başa dolaşarak Türk-İslam Medeniyeti dediğimiz 1000 yıllık muhteşem terkib ile donatan, bir tarafı Yavuz, diğer tarafı Yunus olan o muhteşem ruh hali...

Ve Alperenler... Gençosmanoğlu'nun destanında "bir aşılmaz dağdılar" dediği, ilimde, sanatta, savaşta ve barışta, gönülde, akılda ve tefekkürde, insanlıkta, hoşgörüde kısacası herşey de zirve olan, zahir ve batını en güzel şekilde idrak etmiş mana erleri...

Bir konferansta Hasan Celal Güzel anlatmıştı. Balkanlar’da bir gezi esnasında yolları sıkça o topraklarda Türk-İslam ateşini yakan Alperenlerin türbelerine düşmüş. Oğlu kendisine "Baba bu Alperenler hep geçmişte mi yaşadılar. Şu anda yaşayan bir Alperen yok mu? " diye sormuş. Hasan Celal Güzel de cevaben "Olmaz mı oğlum. Tabii ki var. İşte Muhsin Yazıcıoğlu yaşayan bir Alperen" diye cevap vermiş.

Geçmişte yaşamış binlerce Alperenin hikâyelerini okuyan bizler, Hasan Celal Güzel'in dediği gibi çağımızın yaşayan Alperenlerinden biri olan Şehit Muhsin Başkanımızdan çok şeyler öğrendik. Onun tevazuu, hoşgörüsü, insan sevgisi, tahammülü, hele o insanın ruhunun derinliklerine işleyen samimi bakışları gerçekten görülmeye değer, unutulmaz özellikleriydi.

Ama bizce Muhsin Yazıcıoğlu'nu diğer insanlardan ayıran en bariz özelliği duruşuydu. O Anadolu insanına has, pervasız, hesapsız, tavizsiz ama o kadarda candan, samimi, dimdik "Alperence Duruşu"...

Hiçbir dünyalık telaş taşımayan, makam, mevkii, şan, şöhret gibi gelip geçici işlere zerre tenezzül etmeyen, inandığı gibi yaşayan, inandığı gibi konuşan "Adam gibi bir adamın" duruşu...

Kendinden sonra gelenlerin ne kadarı, ne ölçüde bu duruştan nasiplenirler zaman gösterecek. Ama kim ne derse desin bu ülkeye delikanlılığı öğreten, dosta düşmana bu milletin böyle çocukları da var dedirten adamdır Muhsin Yazıcıoğlu...

Bizlerde onun talebeleri olarak, bütün sıkıntılara, zorluklara rağmen, herkesin bu hareket bitti bitiyor dediği bir noktada, Alperen Ocakları Genel Merkezi tarafından tarafıma tevdi edilen İstanbul Alperen Ocakları İl Başkanlığı görevini arkadaşlarımızla beraber kabul ettik.

Hiçbir küçük hesap, gelecek kaygısı ve ikbal endişesi taşımayan bu girişim, maalesef bu hareket içinde de yer bulabilmiş birtakım küçük beyin takımının koltuk ve otorite kaygıları ile akamete uğradı. BBP Genel Merkezi'nde etkin bazı ağabeylerin 2 yıldır yapmış olduğumuz muhalefeti bahane ederek, aslında biz gelirsek kendilerinin silineceği korkusuyla Alperen Ocakları Genel Başkanına yaptırdıkları baskılar neticesinde, teşkilatımızın daha fazla sıkıntıya girmemesi adına ismimizi geri çekerek Alperen Ocakları İl Başkanlığı görevini bıraktık.

Pek de hoş olmayan hadiselerin yaşandığı süreç sonunda bizim için en sevindirici olay ise Alperen Ocakları Genel Merkezi yönetimini oluşturan kardeşlerimizin bu olay karşısında takındıkları net tavırdı. Ağabeylere, reislere, makam ve şöhret budalalarına "Bizler Muhsin Yazıcıoğlu'nun talebeleriyiz" diyerek delikanlıca, şereflice, adam gibi durarak "Alperence Duruş" gösteren bu kardeşlerime teşekkür ediyorum...

Bizim makam diye, şöhret diye, reklam diye bir derdimiz olmadı çok şükür. İki yıl önce söylemiştik manevi rütbelere talip olacağız diye. Hala aynı noktadayız. Görünen o ki karşımızdakiler de hala aynı noktadalar.

Bu yazıyı gazetemizde İl Başkanı olduğumuzun haberi çıktığı için, görevi bıraktığımız halde hala bizi İl Başkanı zannetmesinler diye kaleme aldım. Üzerimizde olmayan bir makam ile anılmayalım diye.

Yazımın başında ise bir sevdayı anlatmak istedim. Yesevice, Yunusca, Fatihçe ve Yavuzca bir sevda. Bizim gibi sevdalı olmayanlar elbette bizi anlayamazlar. Tıpkı Leyla'ya Mecnun gibi bakmayanların Leyla'yı güzel göremedikleri gibi...

İsteyen anlasın istemeyen anlamasın. Biz bu yolun yolcusuyuz. Delimiyiz, velimiyiz orası filmin sonunda belli olur.

Bu ülkede Alperenler var oldukça, Muhsinlerde var olacaktır şüphesiz. Bitti diyenlere inat, bir şey olmaz diyenlere inat Alperence ve Muhsince yaşamaya devam edeceğiz...

Alperence Yaşayanlara Selam Olsun...

Yazarın Yazıları