Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 06/10/2022 Son günceleme: 06/10/2022 21:59
  • 3.485

Almanya’ya corona virüs nedeniyle 1 yıla yakın süredir gitmemiştim, Geçmişte Almanya'da çalıştığım dönemde yılda 12 kere Türkiye'ye gelirdim. Türkiye'ye dönüş yaptıktan sonrada her yıl en az 8 defa Almanya'ya gitmeye başlamıştım.

COVİD korkusuyla ikinci torunum Hilmi’yi görmek için ancak geçen hafta Almanya’ya gidebildim.

Essen kentinde değişen hiçbir şey yok. Fiyatlarda çok hafif bir artış var, ama Türkiye ile kıyaslandığında Almanya ucuz kalmış. Almanya’ya her gidişimde yaptığım  gibi ilk önce Kanal Avrupa Televizyonunda Zeki Şahin'in Avrupa Masası programına; ATİAD 2. Başkanı Müfit Tarhan ve Memleket Partisi Almanya Başkanı İdris Er ile birlikte katıldım. Türkiye’de Almancılara olan tepkiyi tartıştık. Tabii ki, Türkiye’deki gelişmelerde konuştuğumuz konular arasındaydı. Almanya'daki Türklerin genel olarak Türkiye'deki gelişmelere tepkili olduğunu da gördük. Ayrıca Feniks Televizyonunda programa katıldım. 26 Eylül pazartesi akşamı Berlin’de yeni kurulan Türk-Alman Gazeteciler Birliğinin Başkanı Ali Yıldırım’ın davetlisi olarak bir konferansta konuşmacı olarak yer aldım. Bu konferans vesilesiyle eski dostlarımızı tekrar görme fırsatı yakaladım.

Genel olarak Alman hükümeti pek başarılı değil. Almanya Başbakanı Olaf Scholz bu işi tam anlamıyla kotaramıyor. Koalisyon ortağı Yeşiller Partisi ise tam anlamıyla bir savaş uzmanı konumunda. Ukrayna’ya tam destek verirken, Rusya'nın AB ülkelerine petrol ve doğalgaz satmamasını kınıyorlar, fakat diğer yandan da Rusya’ya diğer AB ülkeleri ile birlikte her türlü yaptırımı uyguluyorlar.

Almanya'da en çok tartışılan konuların başında enflasyon geliyor. Almanya’da enflasyonun 7,9 kadar yükselmesiyle ve son olarak %10’u bulmasıyla, Alman halkının 2. Dünya savaşı sürecinde yaşadığı enflasyon korkusunun bir benzerini yaşamalarına neden oluyor. Almanlar, Türkiye’deki %180 enflasyonu görmediklerinden kendilerini batmış zannediyorlar. Almanya’da bu gelişimde dikkatimi çeken ilginç bir durumda; gerek Kuzey Ren Vestfalya'da, gerekse Berlin’de sokak lambalarından çok azının yakılmış olması, bunlar Almanya için pek tabii ki iyi gelişmeler değil ama o kadar ürkülecek bir durumda yok.

Şimdilerde Almanya’da herkeste bir Angela Merkel özlemi var. Angela Merkel 20 yıllık Başbakanlık sürecinde, gerek Putin’le, gerek ABD Başkanlarıyla aynı göz hizasında konuşmuş, ülkeler arası ilişkilerde bu ülkelere fazla taviz vermemişti. Şimdiki Dışişleri Bakanı ve Başbakan bu ilişkileri pek başarılı yürütemiyor, taviz üzerine taviz veriyor ve ABD'nin politikalarını tamamıyla uygulamaya sokuyorlar. İlk olarak Alman Savunma Bütçesini 100 milyar Euro arttırması, yeni silahlar ısmarlaması bunun bir göstergesi. Anlaşılan Almanya’nın korkusunu yenmesi biraz zaman alacak.

Almanya’da iktidarı yüzde %1,5 oranında SPD’dan az oy aldığı için kaybeden Armin Laschet politikadan tamamen çekilmek üzere. Normal bir  parlamenter olarak Alman Parlamentosuna gidip geliyor olsa da, Hıristiyan Demokratlarda herhangi bir görev almamış durumda. Görünen o ki, yakın zamanda Hıristiyan Demokratların koalisyon ortağı olacağı  Başbakanlık sürecinde bir bakanlık bekliyor. Almanya'da CDU’da Armin Laschet’in Özel Kalem Müdürü olan Serap Güler politik kariyerine hız kesmeden devam ediyor.

Alman Parlamentosunda ilk defa bu kadar çok Türk kökenli parlamenter ve Türk kökenli kadın parlamenter bulunuyor. Fakat bu parlamenterlerin bazıları Almanların özel olarak seçilmesini istedikleri Türk kökenli siyasetçiler. Parti tabanında çok fazla oy almadan Alman parlamentosunda yer alan bu parlamenterler pek faal değiller.

Almanya’ya genel olarak baktığınız zaman sıkı bir Cumhurbaşkanına sahip. Frank-Walter Steinmeier Cumhurbaşkanı olarak sahip olduğu saygınlığını devam ettiriyor. Doğru ve yerinde hamlelerle dış politikaya da yön veriyor. Fenix Tv’nin sorduğu sorularda Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Türkiye yaklaşımı dile geldi. Kendisinin Türkiye’ye objektif ve iyi bir yaklaşım gösteriyor, ama aynı yaklaşımı Başbakan Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı için söylememiz güç.

Almanya ziyaretimde edindiğim önemli izlenimlerden biri de; Türkiye’nin AB üyeliği Almanya’da gündemden düşmüş. 2010 yılına kadar Almanya’da yaşadığım dönemde, Türkiye'ye dair konuları, Türkiye'deki politik gelişmeleri, Türkiye'nin AB üyeliğini, Almanya’da katıldığım televizyon programlarında, açık oturumlarda sık sık konuşurduk. Almanya’yı bu ziyaretimde ise; artık Türkiye’nin pek politik gündemde yer almadığını gördüm. Almanya'da politik çevrelerde Tayyip Erdoğan karşıtlığı var. Avrupa Parlamentosu'nun aldığı bir kararda, önümüzdeki seçimlerde Tayyip Erdoğan'ın tekrar başkan olması durumunda, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik konusunu gündeminden çıkaracağı söyleniyor. Bu durumda diğer liderlere daha fazla iş düşüyor. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu'nun Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda gibi ülkelere giderek ülke liderleri ile görüşmesi ve Türkiye’de muhalefet olarak izleyecekleri politikaları anlatması gerekiyor. Aynı şeyi Meral Akşener içinde söyleyebiliriz. Meral Akşener'i Almanya başta olmak üzere Avrupa tanımıyor. Eskiden Avrupa'nın her yerinde yoğun çalışmalar yapan Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'deki marjinalliğini Avrupa'da da sürdürdüğü için artık pek ilgi görmüyor. Almanya’da ‘Presse Kulüp’ dediğimiz basın kulübünün pazar günleri gerçekleştirilen toplantılarında uzun süredir Türkiye’nin adı anılmıyor, gündeme gelmiyor. Bu Türkiye için bir kayıp, bu kaybın önlenmesi gerek.

Almanya’daki üçlü koalisyon hükümetinin yapmak istediği önemli konu; göçmen yasasındaki değişiklikler ve göçmenlere daha fazla hak verilmesine yönelik. Çifte vatandaşlığı önümüzdeki yıl kabul etme aşamasına gelen Almanya, ayrıca ülkeye gelecek  yeni ve vasıflı göçmenlere vatandaşlık hakkı verilmesi için 5 yıl olarak öngörüyor. Bu süreyi istedikleri takdirde 3 yıla kadar düşürecekler. Bu önemli gelişmenin yanı sıra, son zamanlarda yabancı düşmanlığının fazla ortaya çıkmadığı Almanya acaba çok kültürlü bir ulus olma yolunda mı? Sokaklarda dolaşırken, Berlin başta olmak üzere tüm şehirlerde bu havayı hissediyorsunuz.  Eskiden Alman çoğunluk, Türk azınlıktan bahsedilen Almanya’da artık Türkler fazla göze çarpmazken, siyahi insanlardan tutun, Suriyeli insanlara kadar çok çeşitli insanlara rastlamak mümkün. Almanya basını da göçmenler konusunda rahatsız edici haberlerin pek yer almadığı görülüyor.

Yazarın Yazıları