A. Raif ÖZTÜRK
  • 10/04/2023 Son günceleme: 10/04/2023 14:22
  • 2.991

Her belâ, musibet veya kazalardan sonra bu cümle çok kullanılır.

 

 

Bazı kişiler de genellikle; “yahu, bundan da beteri mi olur?” gibi itirazlarda bulundukları için bu önemli konuyu biraz açalım istedim.

Bu konuyu, bir kıssa ile netleştirelim:

Meşhurdur; bir zamanlar iki arkadaştan biri, başlarına ne kötülük gelirse gelsin “Allah beterinden saklasın” dermiş. Bu kafadarlar ağır bir suç işlemişler ve zamanın kadısı “asılarak idam edilmelerine” karar vermiş. O kişi yine “Allah beterinden saklasın” diyormuş. Öbür arkadaşı sinirlenmiş. "İdam edileceğiz idâaam! Bunun daha beteri ne olabilir ki?" diyerek azarlamış.

İdam sehpasına götürülürken, mahkûm durmadan “Allah beterinden saklasın” diyormuş. Gardiyanlardan biri dayanamamış, “Yahu, gencecik yaşta idam edilmeye gidiyorsun, bundan daha beteri mi olur?” diyerek terslemiş.

Bu sırada bir süvarinin, tozu dumana katarak gelmekte olduğunu görmüşler. Muhafızlar, “Bu da kim ola?” derken, atlı gelip yanlarında durarak seslenmiş:

“Elimde Kralımızın fermanı var. Bu idamlık canilerin cezasının asılarak değil, ibret-i âlem için KAZIĞA OTURTULARAK infaz edilmesi hakkındadır.”

O mahkûm bunu öğrenince, elini kafasına vura vura gardiyana: “Gördün mü beterin beterini!”  .diyebilmiş. Elbette buna benzer örnekler çoktur…

Bu deyim; “İçinde bulunduğun kötü durumdan dolayı, Allah’a isyan etme! Bu durumdan kurtulamıyorsan, daha kötü durumda olanları düşün ve teselli ol” anlamında kullanılır.

Bendeniz şu 06.02.2023 depreminden sonra “beterin beteri var, Allah cc beterinden saklasın” diye teselli olanları duydukça, bu kıssayı hatırlayıp, acaba bu beterin, daha beteri ne olabilir” diye düşündüm.

Merakımı giderecek bir cevap bulamayınca, semtimizde çok doğru ve isabetli sözlülüğü ile ünlü bir kanaat önderi dostumuza, bu merakımı açtım.

-“Acaba, şu 100 yılın en büyük afeti olduğu tescillenen, Almanya’nın yüzölçümü büyüklüğündeki 11 ilimizi enkaza çeviren afetten daha büyük, yani bu beterden daha büyük bir beter var mıdır?” dedim.

-EVET, VARDIR deyince, çok şaşırdım ve merakla sordum:

-Nedir efendim?

-Şu anda iktidarda Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu kadrosunun olması! demez mi?

Ben hemen şiddetle itiraz ettim:

-Efendim, lütfen konuyu siyasi mecraya çekmeyiniz! ...dedim. Ciddileşerek devam etti:

-Hem vallahi, hem billâhi, yeminle söylüyorum ki; bu konunun artık siyasetle hiç alâkası kalmadı! Vatan, Millet, Bayrak, Din ve İman kurtarma mücadelesine döndürüldü. Çünkü birbirileriyle bağdaşması mümkün olmayan görüşlere sahip olan bu ittifak; emir, taktik ve talimatları, uzun yıllardan beri ülkemizin coğrafi ve tabi zenginliklerine talip olan DIŞ ŞER güçlerden ve Kandil’den alıyor. Hem de birbirilerine öyle tezat düşünüyorlar ki, en basit bir problemi bile birbirileriyle didişmekten çözemiyorlar. Sadece tek bir “Cumhurbaşkanı adayını tespit” sorununu bile, BİR SENEDEN fazla, 13 defa toplantılar yapmalarına rağmen, şaibesiz çözebildiler mi? HÂYIR…

-Peki, niçin şaibesiz çözemediler hocam? ...dedim.

-Bir uzun yol otobüsünün şoför koltuğuna, çok farklı görüşlere ve sinsi arzulara sahip olan 6-7 şoför oturtulsa, o otobüs asla hedefine ulaşamaz! Ya takla atar veya aralarında kavga ve kargaşa çıkar… Peki, şimdi soruyorum sizlere, “yüzyılın afeti” denilen böyle büyük bir deprem sonrasında, sadece bir sorun yok ki. Her gün yüzlerce sorunla karşılaşınca, bir yılda 13 toplantıda, tek bir sorunu çözemeyen, yüzüne gözüne bulaştıran bir kadro, YÜZLERCE SORUNU, BİR GÜNDE ve her gün çözmesi mümkün mü Allah aşkına?

Dış şer ağababalarına sorsalar; onlar “haahhh tam fırsat” diyerek, Irak, Afganistan, Fas, Tunus, Arakan, vs. ülkelere yaptıkları gibi, güzel ülkemizi de işgal edecekleri kesindir. Türk milleti ise ‘zalimlere asla teslim olmayan iman, cesaret, Ruh ve karaktere sahip’ olduğu için, kesinlikle İÇ SAVAŞ çıkması kaçınılmazdır…

Ben yine itiraz etmek istedim:

-Bahsettiğiniz muhalif ittifak içinde de Profesörler var, bakanlık yapmış kişiler var?

-Evet, ama bir-iki liderden başka; kaç tane ihanet etmeyen, terör örgütlerinden, dış şer güçlerden medet ummayan ve Allah’a hakkıyla inanan var? Söyler misiniz? Şimdi düşününüz, böylesine büyük bir depremlerden sonra, hem çözümsüzlük kaosuna, hem de İÇ SAVAŞA bu ülke dayanabilir mi?..

İçinde zerre kadar Din, VATAN, millet ve Bayrak sevgisi ve zerre kadar İmanı olan bir kişi, bunlara hiç oy verebilir mi?

Allah rızası için; başımızda vaade ettiklerinin %90’dan fazlasını yerine getiren güçlü ve tecrübeli bir iktidar varken, böylesine şaibeli ve bugüne kadar verdiği namus sözlerinin bile, %10’unu uygulamayan bir adaya, asla güvenilmesin!

...Diye, daha çok devam edecek gibiydi.

Bu muhterem zatın, yerden göğe haklı tespitlerine daha fazla itiraz edemedim.

Sadece; “Allah cc bu güzîde Türk ve Müslüman halkımıza feraset versin. Basit kırgınlıklar ve şahsî hesaplar ve menfaatler sebebiyle, tek bir akl-ı selimi, bu SİNSİ tuzağa düşürmesin” diyerek, kendisinden müsaade istedik…

Seçim konusunun, bu ulvî duygular içinde değerlendirilmesini takdirlerinize arz ediyorum.

Yazarın Yazıları