Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Alçalmaya hiç gerek yok!

Şu fitne asrımızda; fert, aile, cemaatler ve de ülke olarak, Hüsn-ü zan’na, yani ‘birbirimiz hakkında güzel düşünce ve olumlu kanaat beslemeye’, çok ihtiyacımız var.

Çünkü bu önemli prensip, bizler için huzur ve mutluluk kaynağıdır.

TV, internet, Medya, sokak kültürü vs., benliğimizi öylesine tahrip etmişler ki, her şeye ve herkese, şüphe ve Su’i zan (kötü düşünce ve olumsuz kanaat besleme) ile bakar olmuşuz.

Bununla da kalmayıp, birbirilerimize karşı GIYBET ve İFTİRALARA kadar alçalınıyor.

Oysa Yüce Rabbimiz bizlere; Su’i zandan kaçınıp, Hüsn’ü zan ile hareket etmemiz hakkında onlarca âyet lütfeylemiş. (Bakınız: Hücurat Suresi, 12., Fetih Suresi, 6., Zariyat Suresi, 10. Ayetler, sadece birkaçıdır.) 

Hüsn-ü Zan ile yaşamaya mecbur olduğumuz halde, bizleri yanıltıp doğru yoldan çıkarmaya kararlı olan Şeytan, Su-i zannı çok câzip ve lezzetli göstermektedir.

Ünlü Zâtlardan, çok ilginç ve ibretlik bir örnek arz edeceğim.

Tâ ki şu Hüsn-ü zan ve Su-i zan konusu da kolaylığı da iyice anlaşılsın. Yukarıdaki âyetlerin tehditlerine de muhatap olmayalım.

Hacı Bektaş Velî Hz. zamanında bir adam, haram yoldan kazandığı para ile bir inek satın alır. Bir müddet sonra pişman olarak, tövbe eder ve yapmış olduğu kötü işini, yapacağı bir hayırla af ettirileceğini öğrenen bu adam, o ineği bir hayır kurumuna bağışlamaya karar verir.

O ineği Hacı Bektaş Veli Hz.’nin dergâhına götürür ve durumunu anlatır.

Fakat Hazret bu bağışı “bu bize helâl değildir” diyerek reddeder.

Oradan ayrılan adam, Mevlevî dergâhına müracaat eder.

Aynı şekilde anlattığı halde, o günkü vekil bu bağışını kabul eder.

Şeytan boş durmaz ve iki Velî Zât arasında SU’İ ZAN tuzağını kurar.

Şeytanın telkinleriyle o adam, o vekil zâta:

-“Efendim, aynı bağışı Hacı Bektaş Veliye de yaptım, fakat o “bize helâl değil” diyerek reddetti” der ve Su’i zan edilmesini bekler.

Oysa o vekil zât; “biz karga misaliysek, o Zât bir ŞÂHİN gibidir ve her leşe konmaz. Bunun için kabul etmemiştir” buyurarak, H.Bektaş Veli hakkında HÜSN-Ü ZAN yapar.

Bu mantıklı cevap karşısında, şeytanın telkiniyle soluğu Hacı Bektaş Velî Hz.’nin dergâhında alır:

-“Bak, siz reddettiniz ama Mevlâna Hz.’nin Vekili kabul etti!.. Hani bu helâl değildi?” Diye sitem eder ve Su’i zan yapılmasını bekler.

Hacı Bektaş Velî Hz. şu ibretlik cevabı verir:

-“Bizim gönlümüz bir su birikintisi gibiyse, O Hazretin ve vekilinin gönlü bir Okyanus gibidir. Bizim gönlümüz bir damla necâset (pislik) ile kirlenir. Fakat onun ENGİN gönlü, bir damla necâset ile asla kirlenemez. İşte o Hazret bunun için kabul etmiştir” der…

  • Hüsn-ü zan ne kadar da kolaymış, değil mi?..

Şimdi aklınıza “asırlar önce böyle güzel örnekler olabilir, fakat şu FİTNE asrımızda bu iş çok zor” gibi düşünceler gelebilir diye, bir örnek te asrımızdan vereyim:

Asrımızın İslâm âlimlerinden Bediüzzaman Hz.’ne bir kişi gelerek, “falan Müftü sizin Aleyhinize konuşmalar yaptı” deyince; Bediüzzaman Hz. şiddetle reddederek, “ben o zâtı tanıyorum, o böyle bir şey yapmaz. Bir yanlış anlaşılma vardır” buyurur.

Bu kişi hemen o Müftüye gider ve Bediüzzaman Hz.’nin bu tavrını anlatınca, o müftü yaptıklarından çok mahcup ve pişman olarak, tövbeler eder…

  • Bir örnek te genelden:

Bir sohbet sırasında kürsüdeki hatip, Hüsn-ü zan örneği veriyordu.

-“Siz şadırvanda abdest alırken, tuvaletten çıkan bir kişinin abdest almadan camiye girip namaza başladığını görseniz, nasıl Hüsn-ü zan yaparsınız?

Sorusuna:

-“Hocam, bunun hüsnü zannı mı olur? Adam apaçık abdestsiz namaza girmiş.”

Diye itiraz edilmişti.

Kürsüdeki zât:

-“Adam evde abdest almış olup, mahrem yerindeki bir yarasının, sızıp sızmadığı kontrol ederek, abdestinin sağlam olduğunu gördüğü için, camiye girmiş olamaz mı?” deyince, yine taşlar yerine oturmuştu.

  • Yani, her zaman Hüsn-ü Zan kapısı kolayca açılıyor.

Şeytanın sinsi tuzağına düşüp, bizleri Cehenneme sürükleyecek olan Su-i zanna, GIYBETE, hatta İFTİRALARA kadar alçalmaya hiç gerek yok!..

Hüsn-ü Zan ve İHLÂS prensipleriyle; Dünyada huzûr ve mutluluklara, Âhirette de Cennetlere koşalım İnşâAllah. Vesselâm.

 

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER